Şeytan taşlama görevini yerine getirdik, bu bir anlamda şeytana karşı girişilen bir savaşı sembolize ediyor. Farz tavafı yapmak üzere Kâbe’ye kafile olarak gittik. Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkarak bütün görevlerimizi yerine getirdiğimizi, hayatımızın geri kalan kısmında da sürekli bu halde olacağımızın vaadiyle söz verdik.
İnsanoğlu bu alemde, büyük bir sefere çıkmış yolcu gibidir. Program olmadığı günlerde tek başıma Kâbe’ye gidiyorum, nafile tavafı yaptıktan sonra Kâbe’nin karşısında tavaf namazı kılıp, seyretmeye doyamıyor insan. Biraz Cevşen okuyorum, daha sonra otele gidip dinleniyorum. Bu yaptığımız ibadetler teslimiyet ve taatı hayatımızın her alanında hissetme duygusu ile inşaallah dua niyetinde olur.
Hac ibadeti görevi bitirdikten sonra kafile olarak Cin mescidine gidip iki rekat namaz kıldıktan sonra Hz. Hatice’nin kabristanın bulunduğu alana gidip burada ölüm üzerine sohbet edildi.
Hira Mağarası programı ile gece saat 02:30 gibi Hira dağına doğru zorlu bir yürüyüşe çıktık. Yaklaşık 45 dakika sonra en tepe noktaya vardık. Muazzam vahyin ilk indiği yer… “Yaratan Rabbinin adıyla OKU”! Rabbinin adıyla okursan okumuş olursun.
Cenab-ı Hak ısrarla okumazı istiyor zaten, biz Müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmamamızın en büyük sebebi okumamamızdan kaynaklanmaktadır. Yanı başımızda İsrail zulmünü sadece sloganlarla protesto edebiliyoruz, durdurabiliyor muyuz? Maalesef… İnşallah, Hira bizim dünyadaki arayışlarımıza hakikat adına vesile olur.
Mekke-i Mükerreme’ye bir daha geri dönmek üzere şimdilik elveda diyoruz.
Yazımızın bir sonraki durağında buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.