O ne der bu ne der diye diye hayatımızı bir türlü dosdoğru bir yola koyamadığımız gibi iç huzuru da yakalayamıyoruz. Oysa ki yüce kitabımız olan Kur'an Kerim’de geçen emir ve yasaklarını sımsıkı sarılmak istikametimizi kitap ve sünnete göre hareket edebilirsek, kısacası hayatımızın merkezine koyabilirsek bambaşka bir hale geliriz.
Hz. Ayşe validemiz, Peygamber Efendimizin yaşayış hakkında bilgi almak isteyenlere "Siz Kur'an-ı Kerim’i okumuyor musunuz?" diye karşılık veriyor.
Herhangi bir konu hakkında görüş belirtirken bana göre şöyledir böyledir diye konuşuruz oysa ki "Elhamdülillah müslümanım" diyorsak hayatımızın her alanına nasıl yaşayacağımızı Kur'an ve Peygamber Efendimizin yaşayışına göre düzenlememiz gerekiyor.
Günümüzdeki problemlerin çoğu da bir türlü yönelemediğimiz ve kaçmakta olduğumuz; okuyup, anlama ve tatbik etmeye yanaşmadığımızdan nefsimize ağır geldiğindendir.
Allah Resûlü (s.a.v.) de amcasının etrafında dönüp duruyordu. Büyük bir gayretle, "Amca ne olur ‘la ilahe illallah' de... Ne olur 'lâ ilahe illallah’ de... De ki Allah katında senin için şefaatçi olabileyim!" diyordu. Ebû Talib bir türlü bu davete icabet etmedi ve o anlarda ibretlik bir söz söyledi: "Yeğenim, senin doğru olduğunu biliyorum. Getirdiklerinin hak olduğunu da biliyorum. Ama ben şu anda iman edersem, Ebû Tâlib ölüm korkusuyla bu cümleyi söyledi diyecek Kureyşli kadınların diline düşmek istemiyorum." Bu nedir biliyor musun? El ne der putudur. Bu put kimlerin ocağını batırmadı ki...
Çok doğru. "İnsanlar ne der?" diye kahrolası bir put vardır. El âlem ne der?...
O gün Ebû Tâlib'in ocağını batıran da buydu. Allah Resûlü (s.a.v.) ne kadar ısrar ettiyse de Ebû Tâlib bir türlü bu takıntıyı aşamadı. bu gibi vahim durumlardan kurtulabilmemiz konusunda ciddi bir şekilde düşünmemiz gerekiyor.
Aile hayatımızda bir konu hakkındaki görüşlerde bakıyorsunuz ki hemen ortaya "millet ne der?" diye bir tabir ortaya çıkıyor bir süre sonra farkında olmadan yaşayışımızda o şekilde devam ediyor.
En önemli şeylerden bir tanesi öğrendiklerimizi doğru bir şekilde uygulamaktır.
Sözde kalan doğrular bizi gerçek ve istediğimiz Kur'an’ı yaşantıya götürmez.
Acaba ‘O ne der?’ bu ne der duygusu hepimizin yaşadığı bir duygu olsa da, müslüman olduğumuzu unutmamamız, dolayısıyla Kur'an Kerim ve Peygamber Efendimizin (s.a.v) yaşayışına göre hareket etmemizden başka kurtuluşumuz bulunmamaktadır.