İmani sohbetlere katılmak ve devam etmek için önümüzde birçok engel ve bahaneler olabilir. Bu engelleri uzun yıllar tecrübelerime ve okumalarıma dayanarak şu şekilde sıralayabilirim.
1. Tembellik ve tenperverlik ederek nefsimize yenik düşüp evde oturmayı tercih etmek.
2. Vazifedarlık ile üzerimize aldığımız müşkül görevlerin altında ezilerek aşırı yorulmak.
3. Şan ve şöhretten gelen kibir ve unutkanlık hastalığı.
4. Rahata düşkünlük meyli.
5. Fütura kapılmak (rehavete kapılma ve gevşeme).
6. Dünya malına aşırı hırs gösterme.
7. Dünyaya ve kariyer şöhretine kapılarak zamanının çoğunu bu istikamette harcamak.
8. Korku ve cimrilik.
9. Kardeşler arasında boş yere küskünlük ve dargınlık.
10. Ölümden kendisini uzak tutarak maneviyatı unutmak.
11. Bananecilik fikri ile bana değmeyen yılan bin yaşasın demek
12. Eskiden yapmış olduğu hayır ve hasenatına güvenip ucba kapılmak
13. Dünyada olup bitenleri hızla takip edip ruhumuzu yorarak bitkin düşmek.
14. Uzaklık, taşıt, misafir, mevsim, nafile oruçlu olma gibi bahanelere sığınma
15. Kur’an’ı ve imani bahisleri az okumak veya terk etmek.
16. Uzun süreli tatil yaparak derslere ara vermek.
Bu engeller sadece bunlardan ibaret değildir, şu an aklıma gelmeyen daha farklı engel ve bahaneleri sıralamak mümkündür.
Bu konuda Bediüzzaman Said Nursi Barla Lahikası adlı eserinde talebelerine yazdığı bir mektubunda derslere ara vermemek gerektiğini vurgularken sadece birkaç noktayı hatırlatarak şu ifadelere yer vermektedir:
□ Aziz kardeşlerim! Bahar ve yazın meşgaleleri, hem gecelerin kısalması, hem şuhur-u selâsenin gitmesi ve ekser kardeşlerimin bir derece hisse alması ve daha sair bazı esbabın bulunması elbette bir derece neş'eli kış dersine fütur verir. Fakat onlardan gelen fütur, size fütur vermesin. Çünki o dersler, ulûm-u imaniyeden olduğu için, bir insan yalnız kendi nefsine dinlettirse yeter. Bâhusus siz daima bir-iki hakikî kardeşi de bulursunuz.Hem o dersi dinleyenler yalnız insanlar değil. Cenab-ı Hakk'ın zîşuur çok mahlukatı vardır ki, hakaik-i imaniyenin istima'ından (dinleme) zevk alırlar. Sizin o kısım ders arkadaşınız ve müstemi'leriniz (dinleyici) çoktur. Hem mütefekkirane, o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî zîneti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş: Semavat zemine gıbta eder ki; zeminde hâlisen lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni'-i Zülcelal'inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i san'atını birbirine göstererek Sâni'lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.
□ Hem de ilim iki kısımdır: Bir nevi ilim var ki, bir defa bilinse ve bir-iki defa düşünülse kâfi gelir. Diğer bir kısmı, ekmek gibi, su gibi her vakit insan onu düşünmeye muhtaç olur. Bir defa anladım, yeter diyemez. İşte ulûm-u imaniye bu kısımdandır. Elinizdeki Sözler ekseriyet itibariyle inşâallah o cümledendir.
□ Maddiyatda tevaggul eden maneviyatta gabileşir ve sathi olur.
□ Hıfz-ı Kur’ani her müşkilata galip ve lezzet-i hizmet-i imaniye her kederi unutturur.
Ders ve sohbet zamanlarını aklımızdan çıkarmayarak içinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun, kendimizi ona göre kurgulamamız gerekir. Yerimiz, uzak olsun yakın olsun, amir olalım memur olalım, halimiz fakir olsun zengin olsun, mevsim yaz olsun kış olsun, aracımız olsun veya olmasın, misafirimiz gelsin veya gelmesin, yorgun olalım veya olmayalım, moralimiz bozuk olsun veya olmasın bu şartlar altında mutlaka derse katılmayı kendimize vazife bilerek manevi havadan hissemizi almaya çalışalım.
Zaten bilindiği üzere pandemi dönemi iki yıl bizleri perişan etti. Bu dönemde insanlar evine kapanmak zorunda kaldılar. İki yıl süre ile bir araya gelememenin vermiş olduğu ferdi kalma alışkanlığı merdumgirizlik hastalığına sebebiyet vererek arkadaşların bir kısmında bir nevi bağımlılığa dönüştü. Ancak hastalık ve benzeri mücbir mazereti olanlar bahsimizin haricindedirler. Onlar da hususi dairelerinde eğer mümkünse sürekli okumalarını yaparak şirket-i maneviyeden hisselerini almaya çalışsınlar inşallah.
Derslere katılmakla, misafirimiz varsa onun da istifadesini sağlamış oluruz, moralimiz bozuksa moralimiz düzelir, yorgunsak dinleniriz, hava soğuksa ılıman, sıcaksa serin olur. Yollar uzaksa yakın olur. O gün oruçlu iseniz iftarınızı dershanede açmaya gelin.
Üzerimizdeki tozu toprağı bir silkeleyelim. Ayrıca her an içine düşeceğimiz musibetlerden şefkat tokatları ile uyarılmadan uyanmayı ve kendimize gelmeye gayret edelim. Kardeşlerimizi bir musibete veya bir zorluğa düşerken değil her zaman hatırlayarak onlarla birlikte tefekkür etmeyi kendimize şiar edinelim.
Başka söze ne hacet, Bismillah deyip niyet edelim gerisi kendiliğinden gelir inşaallah. Rabbim bizleri iman ve Kur’an istikametinden ayırmasın. Allah-u Zülcelal Hazretleri dünyevi ve uhrevi bütün matlub ve maksudumuzu ihsan eylesin. Bilhâssa dualarımızı dergah-ı uluhiyetinde kabul buyursun. Amin.