Yirminci Lem’a
İhlası kaybetmenin zararları
□ Teveccüh-ü nas istenilmez, belki verilir, verilse de onunla hoşlanılmaz, hoşlansa ihlası kaybeder, riyaya girer.
□ Ey İhtilafa düşmüş ehl-i hak ve ashab-ı hakikat! Bu musibet zamanında ihlası kaçırdığınızdan ve rıza-yı İlahiyi münhasıran gaye-i maksat yapmadığınızdan, ehl-i hakkın bu zillet ve mağlubiyetine sebebiyet verirsiniz.
□ Umur-u diniye ve uhreviyede rekabet, gıpta, haset ve kıskançlık olmamalı ve hakikat nokta-i nazarında olamaz.
□ Kıskançlık ve hasedin sebebi: Bir tek şeye çok eller uzanmasından ve bir tek makama çok gözler dikilmesinden ve bir tek ekmeği çok mideler istemesinden, müzahame münakaşa, müsabaka sebebiyle gıptaya, sonra kıskançlığa düşerler.
□ Dünyada bir şey-i vahide çoklar talip olduğundan ve dünya dar ve muvakkat olması sebebiyle insanın hadsiz arzularını tatmin edemediği için, rekabete düşüyorlar.
□ Ey musibetzede ve ihtilafa düşmüş ehl-i hak ve ashab-ı hakikat! Bu musibet zamanında ihlası kaçırdığınızdan ve rıza-yı İlahiyi münhasıran gaye-i maksat yapmadığınızdan, ehl-i hakkın bu zillet ve mağlubiyetine sebebiyet verdiniz.
□ Umur-u diniye ve uhreviyede rekabet, gıpta, haset ve kıskançlık olmamalı ve hakikat nokta-i nazarında olamaz.
□ Ahirete ait olan amal-i salihada dahi rekabet olamaz; kıskançlık yeri değildir.
□ Kıskançlık eden ya riyakardır; amal-i saliha suretiyle dünyevi neticeleri arıyor.
□ Sadık cahildir ki, amal-i saliha nereye baktığını bilmiyor ve amal-i salihanın ruhu, esası, ihlas olduğunu derk etmiyor.
□ Rekabet suretiyle evliyaullaha karşı bir nevi adavet taşımakla, vüs’at-i rahmet-i İlahiyeyi itham ediyor.
□ Ey ehl-i hakikat ve tarikat! Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek gibidir. O defineyi omuzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir, memnun olurlar.
□ Din ile dünyayı kazanmak ve ilm-i hakikatle maişeti temin etmek, tamah ve hırs yolunda rekabet etmek gibi müthiş ittihamlara maruz kalmak.
□ Fenn-i adab ve ilm-i münazaranın uleması mabeynindeki hakperestlik ve insaf düsturu olan şu “Eğer bir meselenin münazarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır.” Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münazarada bilmediği bir şeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur.
□ İnsaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.
□ Ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim ihlası kazanırlarsa vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar.
□ Ehl-i hakikat, hakikatten gelen ulüvv-ü cenap ve ulüvv-ü himmet ve tarik-i hakta memduh olan müsabakayı tam muhafaza edemediklerinden ve na-ehillerin girmesi yüzünden bir derece su-i istimal ettiklerinden, rekabetkârane ihtilafa düşüp hem kendine, hem cemaat-i İslamiyeye ehemmiyetli zarar vermiş olurlar.[1]
[1] İhlas Risaleleri 20. Lem’a, Risale-i Nur Külliyatı.
Bir sonraki yazımız: Ehl-i din, Ehl-i hak ve ashab-ı diyanetin rekabetli ihtilaflarının sebepleri