‘Boş zaman’ kavramı insanlık tarihi boyunca çalışmanın zıddı olarak görülmüştür. Serbest zaman olması, bireyin kendine ait olan bu zaman dilimini nasıl değerlendireceğinde özgür olması ve herhangi bir sorumluluk almaması olarak da görülmektedir. Bu durum da ‘boş zaman’ kavramının; çalışmanın zıddı gibi görülmesinde etkin rol oynamaktadır. Öte yandan çalışabilmek için dinlenebilmek de gerekmektedir. Yani aslında boş zaman, çalışmanın tamamlayıcı öğesi olarak görülebilir. ‘Boş zaman’ kavramı tarihsel süreçlerde dönemsel olarak değişkenlik göstermiştir. Endüstri Devrimi’yle birlikte çalışma saatlerinin artması; boş zamanları bir ihtiyaç olarak açığa çıkarken çalışmanın karşılığı olarak tanınan bir hak da olmaya başlamıştır. Modernizm ile beraber kişisel gelişim ya da düşünsellikten ayrıştırılarak metalaştırılmış ve ödül bağlamında tüketime teşvik edici bir role bürünmüştür. Tarihsel süreçte karşımıza çıkan ‘oyun’ ise çeşitli şekillerde ‘boş zaman’ı değerlendirme aracı olmuştur. Teknoloji çağı ile de ‘oyun’ farklı bir boyut kazanmıştır, boş zaman ve eğlence kavramları şekil değiştirmiştir.
Çağlar arasında ‘boş zaman’ kavramının değişiminin yanında ayrıca başka yaşamsal değişimler de olmuştur. Teknolojik gelişmelerle yaşam alanları da şekil değiştirmeye başlamıştır. Şehirleşme ile yaşam alanlarında oyun alanları olan sokaklar gitmiş, geleneksel oyun etkinlikleri yavaş yavaş kaybolup yerini teknolojinin getirisi olan sanal oyunlara bırakmaya başlamıştır. Çocukların ve gençlerin sosyalleştiği, öğrendiği, yaşama katıldığı sokaklar maalesef sanal dünyaya evrilmiştir.
Ülkemizdeki bu değişimi Türkiye İstatistikler Kurumu (TÜİK)’in yaptığı sonuçlarda göstermektedir. TÜİK’in 2023’teki araştırma sonuçlarına göre; internet erişimi olan hane oranı %95,5 iken, 16-24 yaş arasındaki gençlerde internete kullanımı %87,1 olarak gösterilmektedir. Bunun yanı sıra çocuk ve gençlerin internet kullanımına bakıldığında 6-15 yaş grubundaki çocuklarda 2013’te %50,8 iken 2021’de %82,7’e yükseldiği görülmüş. Düzenli internet kullanan 6-15 yaş grubundaki çocukların, haftalık ortalama 12 saat 25 dakika ders içi, 6 saat 59 dakika ders dışı zamanlarında internet kullandığı tespit edilmiş. İnternet kullanımının amaçlarına bakıldığında aşağıdaki tabloda görüleceği üzere oyun oynama, sosyalleşme, öğrenme amacı kullanımlarının oranı yüksektir. Bu bağlamda boş zamanı değerlendirme, sosyalleşme ve iş/çalışma gibi hayatın işlevsel ve dinlendirici tüm aşamaları ile artık yenidünyanın sokaklarının ve meşgalelerinin internet olduğunu görüyoruz.
Düzenli İnternet kullanan çocukların İnternet kullanım amaçları, 2021
“Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” kapsamında COVİD-19 salgınının etkisinin çocuk ve gençlerdeki internet kullanımı araştırıldığında ciddi oranda bir artış olduğunu görüyoruz. Araştırma sonuçlarına göre de buradaki internet kullanımının büyük bir oranının, ders içi olarak Covid-19 dönemindeki çevrimiçi eğitimler olduğu görülmektedir. Tüm bu sonuçlara göre teknoloji çağında çocukları teknolojiden uzaklaştırmanın bir çözüm olmadığını, aksine yaşadığımız bu çağda bunların yaşamın bir parçası olduğunu görüyoruz. Öte yandan teknoloji bağımlığı ise ebeveynleri korkutan başka bir faktördür. Yaşadığımız çağda ebeveyn olmanın anne-babaları en çok zorlayan nedenlerden biri de teknolojiye çocukları kadar hâkim olamamalarıdır. Bir diğer nedeni ise çocuklarına telefon/tv/bilgisayar/tablet kullanımını “kötü”leyerek uzaklaşmasını isteyen ebeveynlerin bir rol model olarak sürekli teknoloji ile meşgul olmasıdır. Bu iki durum teknoloji kullanımının yönetilmesini zorlaştırdığı gibi kontrolsüz bir kullanımla çocuk ve gençler için teknolojiyi bir probleme dönüştürmektedir.
Yaşadığımız çağı tanımazsak ve özelliklerine hâkim olmazsak önce kendimizi kaçırır sonra da yetişkinler olarak geleceğimiz olan çocukları anlayamamış oluruz. Bir çağı karanlıktan aydınlığa çıkartacak nokta “Ebeveynlik Okulu” olsa; bu okullarda temel dersler olarak da; Teknoloji Kullanımı ve Medya Kullanımı üzerine olmalıdır. Teknoloji kullanımına ve medyaya hâkim olan ebeveynler çocukların kullanımlarını onlarla işbirliği içerisinde yaparak kontrollü kullanımı da sağlayabilirler. Teknolojinin pek çok açıdan avantajlarını kullandırırken, dezavantajları olan risk etmenlerini de göz önünde bulundurarak dikkat etmek gerekir.
Ebeveynler dijital oyunların gençlere etkileri nedeniyle endişe duymaktadır. Çocuk ve gençlerin dünyalarının büyük oranını oyunlar ve internet kullanımı etkili olurken onları büsbütün uzaklaştırmaya çalıştırmak yerine yaşlarına göre kullanım şekil ve süreleri kontrolü tutularak avantajları değerlendirilebilir. Bazı araştırmalar dijital oyunların yorgunluk ve stresi azalttığı, boş zamanları değerlendirdiği, görsel-dikkat becerilerini geliştirdiğini göstermektedir. Hatta oyun tabanlı dijital öğrenme programlarının ders başarısını arttırdığı bile gösterilmektedir. Dezavantajları kapsamında araştırmaların da gösterdiği durum ise; bilinçsiz ve aşırı oyun oynama davranışlarının bir takım psiko-sosyal ve davranışsal olumsuzluklara ve oyun bağımlılığına yol açtığıdır.
İçinde yaşadığımız teknoloji çağı gün ben gün teknolojik gelişmelerle ilerlemektedir. Bu da hızla gelişen, değişen dünyada kentleşme ile sosyal yaşamdaki alanlarında sanal dünyada giderek artmasıyla çocuk ve gençler için gerçek yaşamdan uzaklaşılmaya başlanmıştır. Teknoloji çağı, çocuk ve gençler için teknoloji imaj ve kendilerini ifade etme aracı olması ve yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline de getirmektedir. Bu ikilemler sürecinde teknoloji çağını daha yakından tanıyarak çocuk ve gençleri hayatın içine çekmek ve teknoloji kontrollü kullanmak adına ebeveynlere büyük rol düşmektedir. Bu roller ayrıca ele alınacak bir konu olması sebebiyle bu konuda yapılabilecekleri de bir sonraki yazı da “Ebeveynler Okulunda Teknoloji Kullanımı ve Medya Kullanımı” üzerinde ele alalım.
Teknoloji çağında kendimize daha çok yakınlaşabilmek dileğiyle…
Gaye Kağan
Uzman Klinik Psikolog