“Derimi soyunurum, Zihnimi Soyunamam”.
Muhammet Baran Aslan
Dudaklarımın ucunda intihar öpücükleri , son gece içip sızdığım uçurumdan sesleniyor ve uyandığımda Puslu bir şafak vakti . Uslanmaz , ısırgan ve hoyrat “Senden önce bir başkası”. Ve Sonrası “derimi soyunurum ancak Zihnimi soyunamam” diyor.
Ve sonra yeniden “Senden önce bir başkası” seni okuyordu diyor. ‘’ işgale ramak kala. Zira sen onun için düşünürken , o senin zihnindekine sızıyor.
Yani sen düşünüp yazıyordun, o ise zihninin damarlarından yazılarına akıyordu. “Senden önce bir başkası” seni arıyordu. “Neresi bilmiyorum ancak içip sızdığın uçurumdan sesleniyordu.”
“Sesleniyorum duymuyor musun” senden önce bir başkası, intihar öpücükleri arasından yürüyordu. Sonrası… Bambaşkası…
Eşkaline rastladığım coğrafyanın her teninde, renginde ve sesinde, derinden kesilmiş izlerin, sığındığı satırların çocukları” senden önce bir başkası”.
Düşünürken sen, düşlerken sen , hayata giydirilebilecek en güzel libas ile adı konan kefen ve anıların duraklatıldığı son dakika “Senden önce bir başkası”.
Aynı istasyonda bile beklerken, hakikatin gamzesine kondurduğun tebessümler ile göçüp giderken ardından yükselen nemli bulutların çağrısında “Senden önce bir başkası”.
Kim bu , kimden bu.. Zihnimin damarlarına hakim olan bu buğu. Beni okuyan bu ızdırap kaçıncı gecesinde.. “Senden önce bir Başkası” kaçıncı nefesinde.
Dur… Bir daha dur. Hırçın dalgaları delen, vapurdan gelen ağlamaların seslerini savur. Yoksa . “Senden Önce bir başkası” senden olan gibi kalbine vurulan ayazın gözleri ile yarin cennetinden mi kovulur.
Ah.. Ah.. deme bana. Bak işte “Senden önce Bir başkası” kabul ile revan oldu . Sen Yolcu yap beni, Ben yol yaparım. Ve sonra “Sende Önce Bir Başkası” gibi Yalnız sana taparım dedi.
Bilmem kaçıncı asırdı. Derimi soyunduğum o gece .Bilmem kaçıncı tapınaktı, zihnimi soyunamadığım ahitteki o hece. İşte ,“Senden önce Bir başkası” kendine tapıyordu her gece. Ve senin zihninden soyunamadığım ahitteki o hece.
Yoğur, yoğur bakalım, yoğur ki tenha duyguların kuluçkalanmış raflarından… Anlayamadığım “Senden önce bir başkasını” doğur.
Ve yoğur ki; tozlanmış efkarımın kaybolan mefkuresini, “Senden Önce Bir başkası” dediklerinden bana sızan düğümlenmiş cinnetimin sayha sayha titreyişine tahayyür ederek bakmasın .
Nefeslerimin içinde ki kor, “Benden Önce Bir Başkası” gibi akmasın . .
Ve şimdi… Zihnimin damarlarına sızan derimin kıyafetini “soyunuyorum”. Başı kesilen besmelenin evladını ise “Zihnimde Yeniden Doğuruyorum”…
…Senden önce bir başkası..! Sen, senden mazursun. Ancak ben değilim.