Dünyanın ehemmiyetinin bir sinek kanadı kadar kıymetinin olmadığını daha da idrak ediyorum bu günlerde. Her geçen günün aslında ömür takvimimizden bir yaprak olduğunu ve gitgide sayılı günlerin azaldığını daha çok hissediyorum. Gazze’nin başına gelen bu kabul edilemez felaketin daha büyüğünün aslında kalplerimizde varlığını sürdürdüğünü fark ediyor ve esasında bizim hayatlarımızda ve bizim kalplerimizde bir infilak yaşandığını görüyor ve gördükçe yüce kudret sahibi ve her şeyi bir hikmet ve gayeye göre yaratan Allah’a çok daha fazla dayanmamız gerektiğini anlıyorum.
Hayat apartmanımızda hepimizin görünür, görünmez imtihanlarla baş ettiğimiz doğrudur. İmtihan aleminde olmamız hasebiyle bu çok normal karşılanacak bir vaziyettir. Bu imtihanın farkında olup ona göre yaşamak veyahut ona göre kendimize çekidüzen vermek bizim için küçümsenmeyecek derecede büyük bir nimettir. Çünkü bu nimet aslında imanın vermiş olduğu aklına başına al “Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” (1) gibi bir ikazdır.
Bu şekildeki bir uyarıyı anlayıp yaptığımız yanlışları düzeltme yoluna gidiyorsak bu noktada bir sıkıntı yok. Hepimiz insan olmamız gereği hata yaparız ki hatasız bir insan düşünülemez. Önemli olan ders alıp daha güzel bir şekilde yoluna devam etmek.
Ama ne yazık ki bizler etrafımızda bizi en derinden yaralayan öyle incitici hadiseler veyahut yaşayışlara şahitlik ediyoruz ki üzülmemek işten değil. En başta kendi yakınlarımız...
Ve artık bu vaziyet öyle bir hal almış ki konuşsan fayda etmiyor, konuşmasan tasdikliyormuşsun gibi algılanıyor. Hakikatleri anlatmak ve tabi başta yaşamak bu çağda nefsinin esaretinde yaşayanlar tarafından “abartıyorsun” kılıfı giydirilmiş.
“İman hakikati öyle bir çekirdektir ki, eğer tecessüm etse, bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğin şecere-i tûbası olur.”(2)
O halde ya inancımızda bir yanlışlık var -haşa-ya da bizim kendimizce kabul ettiğimiz ve inşa ettiğimiz ve ona göre yaşadığımız bir inanç sistemimiz var. Hangisi doğru?
Tüm çıplaklığıyla İslamiyet’i gösteren ve asırlardır hakikatleri fışkıran ve binlerce kanıtlara dayanan rivayetlerle bize ulaşan İNANÇ mı yoksa hiçbir dayanağı olmayan ya da tek dayanağı nefsin arzu ve isteklerini yerine getirmek olan ve dünyaya bir teşvik kamçısı gibi daha da iştah açan ve sadece dünya için yaratılmış gibi bir his uyandıran, kıldan bile ince, daima kırılmaya, yıkılmaya, parçalanmaya ya mahkûm ve benim “kalbim temiz” safsatasına bel bağlamış inancımız mı?
Vallahi biz daha büyük bir imtihandayız...
Gözümüzün önünde dünyanın zevk u sefasına dalmış kardeşlerimiz var en başta biz varız uzağa gitmeye gerek yok. İnsan başta kendi nefsinden başlamalı, başta kendine bir ayar vermeli tabiri caizse. ondan sonra başkalarının hidayeti için dua etmeli. Çünkü kimse sevdiklerini hidayete erdiremez. Ve bizim nefislerimiz ise daima kötülüğü emreder.
Söz konusu olunca elhamdülillah müslümanız hepimiz.Yaşayışa gelince gayrimüslimleri aratmayan bir haldeyiz. Başta kalbimiz sonra fikirlerimiz, hislerimiz dünya tarafından ele geçirilmiş. Adeta komut verilince çalışan robotlar hükmündeyiz ve en büyük komut da ağza çalınan dünyanın zehirli ballarıdır...
Evet, işte bu yüzden Gazze’den çok biz muhtacız duaya. Onlar Rablerinin göstermiş olduğu istikamet üzereler zaten. Zalimlerin yapmış olduğu zulüm tâbi ki kabul edilemez. Ve o zalimler elbette azapların en şiddetli olanına çarptırılacaktır. Allah imtihan eder fakat asla ihmal etmez...
“Geniş Rahmetinin hürmetine kulaklarımıza nur, gözümüze nur, kabrimize nur, kalbimize nur, bütün his ve duygularımıza nur, ruhumuza nur, önümüzde giden bir nur ihsan eyle. Allah’ım! Bize verdiğin ilmi ve nuru ve hilmi arttır. Bize bilinen zahirî ve bilinmeyen bâtıni nimetler ver. Dinimizi korumak için Allah bize yeter. Dünyamızı kazanmak için Allah bize kâfidir. Tedirgin olduğumuz kaygılandığımız her şeye karşı kerem sahibi Allah bize yeter. Tuğyan edip bize karşı gelenlere, vakti merhunu gelene kadar hilim ile davranan sonsuz kuvvet sahibi Allah bize yeter. Kötü maksatla bize zarar vermeye kalkışanlara azabı şiddetli olan Allah bize yeter.”(3)
Dipnotlar:
1-Lem’alar
2-Şualar
3-Evrad-ı Kudsiye