Dirilişe Dönüş

Elif Akçan

Sema’ya kanatlanan tebessümler gördüm bugün.

Her biri, arkasında elemin izini bırakarak,

Uçuşan, acının gölgesinde kalmış bir nebze sevinç çığlıklarıydı.

Umudun, kanadı kırılmış bir güvercinin boynunda belirmesiydi.

Zeytinsiz kalmış bir zeytin dalının, geride kalmışlara baston olmasıydı.

Çünkü ne yürümesini sağlayacak bir uzvu vardı, ne de dayanak olacak bir dalı…

Ama her şeye rağmen semada hâlâ tebessümüne yer vardı.

Çünkü onlar, ümitsizliğin bacağını kırmış yegâne kahramanlardı.

Ve şimdi dönüyorlardı evlerine.

Harabeye dönmüş, yıkık dökük evlerine…

Bir mezar taşı bile olamayacak harabezar evlerinin duvarlarına dönüyorlardı.

Kim bilir ne hatıraların izi vardı o duvarlarda...

Belki de neşeden renk alan duvarlardı onlar.

Her ihtimale karşı dönüyorlardı ve yılmıyorlardı.

Böylesi bir vahşetin kucağından kurtulma sevinci,

Belki de onları yürüten, koşturan, hatta dirilten şeydi.

Onlar, o virane olmuş memleketin içinde açan çiçeklerdi.

Onları bu denli diri tutan ve ye’se düşürmeyen,

Sımsıkı tutundukları emelleriydi.

Bu emeller, canlarını ve mallarını şüphesiz Allah’a satmış olmanın nişanesiydi.

Dillerinde, “Allah bize yeter.” Kelamı

Gözlerinde, şehadete âşık ışığın selamı vardı.

Sizce bu sadece basit bir heva mı,

Yoksa kalplerini iyileştiren bir deva mı?

Elbette, benimsemiş oldukları davanın zafere ulaşmış olduğunu gösteren tabiri caizse fragmanın devamı.

İşte bu yüzden, tüm bu gidişler ve dönüşler…

Bırakmak zorunda kaldıkları yurtlarından geriye hiçbir şey kalmamış olsa bile,

Belki bir parça toprak kalmıştır ümidiyle,

O aziz toprağı öpmek için bile olsa dönüyorlardı tüm benlikleriyle.

Bu dönüşlerin, yeniden dirilişe tebdil etmesiyle

Yeni baharlar yeşerecek Allah’ın izniyle.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.