Ne Mutlu Kardeşiz Diyene!

Editör

Türkiye yıllardır terörle mücadele ediyor. Son on senede terörle mücadelede yapılan strateji değişikliği, yüksek teknoloji ürünü yerli ve milli İHA ve SİHAların kullanılması, devlet kurumlarında ve özellikle askeriyede FETÖ ihanet şebekesi mensuplarının temizlenmesi gibi etkenlerin de yardımıyla terör zaten bitme noktasına gelmişti. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ve sayın Bahçeli’nin ortam hazırlamasıyla Terörist başı Abdullah Öcalan’ın PKK ve uzantılarına silah bırakma çağrısıyla birlikte terörsüz Türkiye hedefine biraz daha yaklaşılmış oldu.

Kandil bu çağrıya olumlu cevap verdi. Ancak arkasında başka bir planları olup olmadığını zaman gösterecek. Devlet aklının olabilecek her türlü senaryoya hazırlıklı olduğunu ümit ediyoruz. Çünkü devlet, içinde hainlerin yardımıyla barış ortamının hendeklerle baltalandığını unutmuş olamaz.

Türkiye ortaya hiç yoktan çıkmış, bir anda mantar biter gibi bitmiş bir ülke değil. Bin yıldır İslam’ın potasında erimiş köklü bir devlet geleneğinden bahsediyoruz. Selçuklunun bir bakıma devamı sayılan Osmanlı’nın 600 yıllık başarısının altında İslam’ın öngördüğü kardeşlik vardır. Osmanlı hakimiyetindeki bütün etnik gruplar, sorunsuz bir şekilde huzur içinde yüzyıllarca yaşamıştır. Müslüman olmayanlar bile belli şartlarla rahat bir şekilde hayatlarını geçirmişlerdir.

Osmanlı’nın parçalanması dış güçlerin müdahaleleri, içerde bulunan hain desteklerle süreç içerisinde gerçekleştirilmiş, Birinci Dünya Savaşında mağlup kabul edilerek bu süreç hızlandırılmıştır. Kurtuluş Savaşı Sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyetinde nifakla hareket eden yöneticiler dini rafa kaldırmış, halifeliği lağvetmiş, Müslüman milletin din ile, dini metinlerle ve değerlerle bağının kesilmesi için harf inkılabı yapılmış, şapka kanunu çıkarılmış ve insanlar zorla şapka giymeye zorlanmıştır. Allah dememin ve Kur’an okumanın, öğrenmenin yasaklandığı, camilerin ahırlara çevrildiği bu dönemde Müslüman halka çok şiddetli baskılar uygulanmıştır. Bu devrimlere karşı çıkanlardan kaç kişinin idam edildiğini tam olarak bilmek imkansız. Sürgün edilenler de işin cabası.

Türkiye Cumhuriyeti dini tamamen dışlayıp bir taraftan dinsiz ve islamî ahlaktan uzak insanlar yetiştirirken, diğer taraftan Said Nursi’nin Müslüman toplumuzu parçalamak için içimize sokulan “frenk illeti” olarak nitelendirdiği ırkçılık üzere kurulduğundan bu ülkede yaşayan farklı etnik kökenlere sahip olan vatandaşlara da çok kötü davranmaya başlamıştır. Bu bilinçli davranışlar, bilhassa Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimiz üzerinde çok olumsuz etkiler meydana getirmiştir. Birkaç kişinin hatasıyla herkesi sorumlu tutan bu jakoben zihniyet, devlete karşı düşmanlık tohumlarının ekilip yeşertilmesinde etkili olmuştur.

1980 ihtilaliyle birlikte bölge insanına yapılan kasıtlı işkenceler, öldürmeler bir çok kişide devlete karşı kin ve düşmanlık hislerinin büyümesine sebep olmuştur. Ermeni Asala terör örgütünün sona ermesinin akabinde kurulan PKK, işte bölge insanın bu korkunç yaralarından istifa etmiş, bazı gençleri kolaylıkla kandırarak dağa çıkarmıştır. Türkiye’yi gün geldiğinde zayıflatmak, parçalamak, küçültmek isteyen Rusya, Amerika ve Bazı Avrupa ülkeleri de bu terör örgütünü maşa olarak kullanmak için silah ve para dahil her türlü yardımı yapmaktan kaçınmamıştır.

Türkiye terörle mücadele ederken maddi ve manevi büyük kayıplar vermiştir. Ancak geldiğimiz noktada artık yukarıda saydığımız sebeplerin oluşması, terör örgütünü yolun sonuna getirmiştir. Burada son yıllarda devlet aklının terörist ile normal Kürt asıllı vatandaşlarımızı, kardeşlerimizi birbirinden ayırmak suretiyle hareket etmesini de unutmamak gerekir. Diğer taraftan sahada sadece teröristlerin nokta atışıyla hedef alınması da devletin asıl amacının yalnızca teröristler olduğunu göstermektedir.

Bundan sonra Türkiye, elindeki silahları kontrollü ve kayıtlı bir şekilde bırakanlar için yeni düzenlemeler yapacaktır. Ama teröre devam edenlerin ise yaşama şansı olmayacaktır.

Türkiye bu yeni süreçte, zaten var olan kardeşliğin zirveye taşındığı bir döneme giriyor. Zaten Kürt kökenli kardeşlerimize de hiçbir ayırımın yapılmadığını, onların da ülkede her türlü makamlarda bulunabildiklerini hepimiz biliyoruz. Terörle ilişkisi bulunan kim olursa olsun hak ettiği cezayı çekiyor, bundan sonra da çekecek.

Silahlar gerçekten gömülürse, kayıtlı bir şekilde teslim edilirse, teröre zaman ve para harcamayan bir Türkiye’nin vatandaşlarına daha iyi imkanlar sunacak bir duruma geleceğine, sanayi ve teknoloji yatırımlarını daha da artıracağına, dünyada daha çok söz sahibi olacağına, Türkiye üzerinde kötü emelleri olanları da bu emellerinden vazgeçireceğine inanıyoruz.

Mehmet Akif Merhumun çok haklı olarak dediği gibi:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

Tefrikanın, ayrılığın ortadan kalktığı zaman ülkemizin nasıl büyüyeceğine, nasıl bir çok sahada ivme kazanacağına bütün kalbimizle inanıyoruz.

Ne mutlu kardeşiz diyene.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.