Hafızlık merasimleri niçin bazılarını rahatsız ediyor?

Editör

Bu ülkede dinini-diyanetini bilen insanların çoğalmasını, çocukların Kur’an öğrenmesini, ezberlemesini yani hafız olmasını istemeyen, hazmedemeyen, bundan rahatsız olan belli bir grup var. Bunlar, 1950 öncesi tek parti diktatörlüğüne özlem duyan, o günlerin gelmesini isteyen belli bir zihniyetin temsilcilerinden başkaları değil.

Zaman zaman “Ezan Türkçe okunmalı” demekten çekinmeyen, hatta idarecisi oldukları şehirlerde bunların provalarını yaptıranlar da mevcut.

Bir bakarsınız 4-6 yaş grubu öğrencilerinin velilerinin izniyle Kur’an öğrenmesine, dini değerlerimizi almasına karşı çıkarlar. Ve üstelik bu eğitimi verenlere de verip veriştirmeyi ihmal etmezler.

Bir bakarsınız aynı zihniyet sahipleri Kur’an’ın genç insanlar tarafından öğrenilip ezberlenmesini hazmedemezler. Ne zaman bir hafızlık mezuniyet programı yapılsa hemen onu dillerine pelesenk ederek devrimlerden dem vurmaya “laiklik elden gidiyor” türküsü tutturmaya başlarlar.

Son günlerde bir çok ilde, ilçede diyanete bağlı ve bazı özel Kur’an kurslarından mezun olan hafızlarla ilgili törenler düzenleniyor. Bu törenlere diyanetten üst düzey görevliler de katılıyor.

Vayy! Siz misiniz hafızlık merasimi yapan. Nasıl olur böyle laik bir cumhuriyette bu tür merasimler yapılır?

Bundan rahatsızlık duyanların başında Cumhuriyet gazetesi geliyor. Her hafızlık merasiminde Cumhuriyet gazetesi hemen iş başına geçiyor. Örneğin 14 Mayıs 2022 tarihindeki haberinde Cizre’de yapılan hafızlık merasimini dilini dolamış. Haberde şöyle deniliyor:

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitimi dinselleştirme çalışmaları devam ediyor. Şırnak İl Müftülüğü tarafından, hafızlık eğitimlerini tamamlayan yatılı Kuran kursu öğrencileri için Cizre’de icazet merasimi düzenlendi.”

Haberde Diyanet işleri Başkanlığının eğitimi dinselleştirme çalışmaları yaptığına vurgu yapılmış. Nasıl bir haberse. Diyanetin görevi zaten islam dinini insanlara anlatmak, öğretmek, dinin kutsal kitabı olan Kur’an’ın öğrenilmesini yaygınlaştırmak, isteyenlere ezberlenme imkanlarını sağlamak değil midir?

Tabi törene vali, kaymakam diyanetin üst düzey görevlileri de katılmış. Bunda gocunacak ne var? Vali sadece belli gruptaki insanların valisi değil, vali herkesin valisidir. Kaymakam da hakeza. Diyanet görevlilerinin de zaten işleri bu. Valilerin, kaymakamların milletin faydasına olan etkinliklere katılmasının kime ne zararı olabilir ki?

Aynı gazete bir başka gün, Eskişehir’de yapılan hafızlık projesi ve Isparta’da yapılan icazet töreni için şu başlığı atmış: “Laik eğitim gericilerin kıskacında: Eskişehir'de 'hafızlık' toplantısı, Isparta'da da 'icazet töreni'!”

İmam hatip liselerinde başlatılan hafızlık projesi için Diyanet ile Milli Eğitim’in yaptığı iş birliği “laik eğitimin gericilerin kıskacında olduğu” şeklinde veriliyor. Dinimiz ile ilgili yetkili kurumların yaptığı faaliyetler bile sözüm ona gericilik olarak takdim ediliyor.

Bir de başka bir zaman attığı şu başlığa bakın:

Trabzon’da yüzlerce kişilik icazet töreni! “Cumhuriyete karşı bir kalkışma.” Bu başlığın atılmasına sebep olan haber de şu şekilde ifade edilmiş:

“Of Müftülüğü tarafından Çarşıbaşı Büyük Camisi’nde, hafızlığını tamamlayan 254 kişi için gerçekleştirilen törenden önce şehirde 'sarıklı cüppeli' tur atıldı.”

Neymiş efendim Müftülük, müftülüğe bağlı Kur’an kursundan mezun olan hafızlar için tören yapmış. Bunlar sarıklı cüppeli imiş. Bu olay Cumhuriyete karşı kalkışma olarak manşete taşınıyor. Peki hangi cumhuriyete karşı bir kalkışma bu? Demokrasinin hakim olduğu cumhuriyetlerde dinî eğitim vermekle görevli kurumların yaptığı merasimler asla bir kalkışma olarak düşünülemez. Ama cumhuriyet ile kastedilen demokratik cumhuriyet değilse o başka. Ve gerçekten de bunun özlemi çekilen adı cumhuriyet kendisini diktatörlük ve dinsizlik olan bir cumhuriyetin olduğu anlaşılıyor. Bunu da merasimlere tepki verenlerin cümlelerinden anlıyoruz.

Cumhuriyet'e konuşan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, "Çare Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’dir" diyerek merasime tepki göstermiş.

Anayasanın konuyla ilgili 24’üncü maddesinin dördüncü fıkrası şöyle demektedir:

“Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır”.

Milli Eğitim de Diyanet İşleri Başkanlığı da anayasal iki kurumdur. Bu iki kurumdan Diyanete bağlı kurslarda zaten onlarca yıldır Kur’an öğretiliyor ve hafız yetiştiriliyor. Son yıllarda Milli Eğitim de diyanet ile işbirliği içinde hafızlık projesi yürütüyor. İsteyen kişilere velilerinin teklifi ve izniyle diğer derslerin yanında hafızlık eğitimi veriliyor. İmam Hatipte Okuyan öğrencilerden bazıları da hafız oluyor. Yani Anayasa’ya göre bu eğitimler, “kişilerin kendi isteğiyle, küçüklerin de kanunî temsilcilerinin talebiyle” yapılıyor.

Cumhuriyet gazetesi sıradan bir gazete değil. Kemalist ideolojinin savunucularının temsilcisi. 2022 yılında çareyi Atatürk cumhuriyetinde görebiliyor. Dikkat ediniz Türkiye Cumhuriyeti değil, Atatürk cumhuriyeti.

Bediüzzaman o dönemin anlayışını ifade ederken, “istibdâd-ı mutlaka “cumhuriyet” nâmı verildiğini, irtidâd-ı mutlakın rejim altına alındığını, sefâhet-i mutlaka “medeniyet” ismi verildiğini, cebr-i keyfî-i küfrîye “kanun” ism takıldığını” söylüyor. Adı cumhuriyet, ama ebedî ve millî şeflerin despotizminin hakim olduğu bir cumhuriyet. Dinsizliğin din gibi görülüp devlet tarafından eğitimin içine dahil edildiği bir dönem. Keyfi muamelelerin kanun ismiyle dayatıldığı bir rejim. Her türlü sefahat ve ahlaksızlığın medeniyet kılıfı altında yapıldığı yüz karası bir zaman dilimi.

Allah demek yasak. Kur’an yasak. Arapça ezan yasak. Laiklik adı altında dinsizlik serbest. Allah ve ahiret inancı yok. İşte bazılarının özlediği Atatürk Cumhuriyeti.

Din duygusunu ve dine olan ihtiyacı hiçbir gücün tamamen ortadan kaldırması mümkün değildir. Zaten o kadar baskı ve zulümler dini ortadan kaldırmaya güç yetirememiştir. Artık o günler çok geride kaldı. İnşallah bu ferasetli millet böyle bir geriye gidişe, gerçek gericiliğe, gerçek istibdada, keyfi muamelelere kendi iradesiyle müsaade etmeyecektir.

Atatürkçülüğü özledikleri dinsizliğe perde yapanların gericilik, laiklik karşıtlığı olarak göstermeye çalıştığı Milli Eğitim -Diyanet İşbirliği ile imam hatip liselerinde gerçekleştirilen hafızlık eğitiminin amacı yetkililer tarafından şu şekilde açıklanıyor:

“Okullarımız bünyesinde hafızlık ve örgün eğitim derslerinin bir arada verilmesinin avantajıyla geleceğin hafız doktorları, hafız mühendisleri, hafız sporcuları, hafız bilim insanları ve hafız hukukçuları yetiştirilmesinde Eskişehirimiz öncülük yapacaktır. Dört mevsim Kuran iklimi yaşayan bir gelecek için.”

Demek ki asıl hedef, hafız doktor, hafız mühendis, hafız sporcu ve bilim adamları yetiştirmek.. Yani ahlaklı dürüst, sahtekarlık yapmayan insanları topluma kazandırmak, güvenilir insanlar yetiştirmek. Tam da bu milletin ihtiyaç duyduğu kişiler. Bunun insanlığa zararı değil, çok büyük yararı olur.

Hafız olarak Milli Eğitim bünyesinde yetiştirilecek olan öğrencilerin normal fen bilimleri eğitimini de alıyor olması, bağnaz olmayan, dünyayı tanıyan, bilimle barışık insanların yetişmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Önemli olan, bu öğrencilere gerçekten kaliteli bir eğitim verilmesi. Meselâ Kur’an’ın kendisini ezberletirken anlamlarının da güzelce öğretilmesi. Bu başarıldığı takdirde ülkemizin maddî ve manevî bakımdan ilerlemesine çok önemli katkılar sağlanmış olacaktır.

Şu Hadis-i Şerif hafızlığın helal-haram duyarlılığına sahip kimseler yetiştirmeye vesile olmasını dile getirmektedir:

“Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allah bu sayede o kimseyi cennetine koyar. Ailesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.”
(Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148)

Muhabbetle kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.