Muhabbet Platformu buluşmalarının 18.si İstanbul Şekercihan’ın hizmet mekanında yapıldı.
14-15 Ekim 2022 tarihlerinde gerçekleşen buluşmanın ilki 14 Ekim Cuma günü akşamı Hukukçu–Yazar Av. Ahmet Özkılınç’ın “Z kuşağı ve Din algısı: Gençlerle İletişimde Sorunlar ve Çözüm Yolları” konulu semineri izledik.
İstifadeli ufuk açan, doğru bilinen yanlışlara dikkat çeken, sorumluluklarımızı hatırlatan bir sunum oldu.
Anladığımın özetini ifade edecek olursam;
“Z Kuşağı” İmkân mı? İmtihan mı? Onlarla Çalışmalı mıyız? Çatışmalı mıyız? Suallerine cevap aramalıyız.
Aslında cevap belli. “Z Kuşağı” olarak isimlendiren kesim imkânımızdır. Onlarla çatışma değil birlikte çalışmanın yollarını bulmalıyız.
Sonraki gün hizmetlerimizin değerlendirilmesi, her il ve mahalde iman Kur’an hizmetlerinin seyri, akışı, şartlar, gidişat vb hususlar hakkında her hizmet mahallinden gelen arkadaşlar malumatlar paylaştılar.
Öncelikle altını kalın çizgi ile çizerek dikkat çeken husus “Muhabbet Platformu” isim ve resimden ibaret olmayıp muhabbet iklimini hayata geçirmiş, pratiğe yansıtmış olduğunu görmek her şeye değer bir tablo olduğunu gördük.
Şekercihan grubunun misafirperverliği ve organizasyon kabiliyetini, hizmetlerinin sunumundan dolayı özellikle tebrik ve teşekkür ederiz.
İleriye matuf “Neler yapılabilir? Neler yapılmalı?” suallerine katılımcıların her birinden güzel tespitler ve teklifler geldi. Notlar alındı.
Bunları belki sekreterya derleyip düzenleyip paylaşacaktır. Bekliyoruz. İyi olur.
Ortaya konulan tespitlerde; hizmetlere katılım, şevk ve motivasyonda pandemi döneminden kalan bir rehavete dikkat çekildi.
Çok güzel fikirler ve tespitler ortaya konuldu. Herkese teşekkürler.
Şevk ve heyecanın ateşlenmesi, yükseltilmesi, geniş dairede toplumun bütün kesimlerine erişimi konuları tafsilatlı, detaylı çalışılması ilim erbabı, akademisyenlerden daha fazla istifade edebilmek adına Araştırma- Geliştirme (AR-GE) birimlerinin kurulması teklifi kısa bir sunumla yapıldı. Zaman darlığı ve mevzunun detaylarını açıklamaya müsait olmadığından gelecek toplantılarda ele alınması görüşü ağırlıklı olarak kabul gördü.
“Hizmet Stratejileri” konulu sunum mahallimizin teklifi olarak sunuldu.
Zihinler yabancı olduğumuz bir terminoloji ile ifade edilmesi ilk bakışta hemen kabul görmeye müsait olmadığı havası ve kanaati hasıl oldu.
Terminoloji, tabir olarak yabancı, hem konunun maksadı ve muhtevası yeterli izah edilemediğinden haklı olarak katılımcı arkadaşlarımızda bir tereddüt meydana getirmesi gayet normal anlaşılabilir bir durumdur.
Ancak anlaşılamaması anlatandan kaynaklı bir husus. Meselenin ehemmiyet derecesini düşürmeyeceğini özellikle ifade etmek isterim.
Eğer bir derdimiz, bir davamız varsa. Ve bu davanın icabı olan vazifeler istenilen seviyede icra edilemiyorsa bir yerlerde eksik bir şeyler var demektir.
AR-GE Çalışmaları fantezi değil zarurettir
“İman varsa imkan vardır”
Peki imkân da var, iman da varsa ama istenilen yoğunlukta hizmet yoksa burada araştırılması gereken belirsizlikler, bilinmezlikler var demektir. Üzerinde ciddi olarak durulmalı.
“Şeriat ele bakar kalbe bakmaz” kaidesine göre kimsenin imanını, ihlasını ve niyetini sorgulama hakkına sahip değiliz. Hem caiz de değildir.
İmanın alâmeti imanın hayata hayat olmasının pratikleridir. Fiillerdir. Faaliyetlerdir. Her fiil ve faaliyet elin mahsulüdür denilebilir.
Mahsul miktar ve keyfiyet olarak ölçülebilir.
Ölçebilmek için tarif lazım. Şu sualler cevap bulmalı;
- Ne yapılacak?
- Niçin yapılacak?
- Nasıl Yapılacak?
- Ne zaman yapılacak?
- Nerede yapılacak?
- Kim/Kimler yapacak.
5N1K ile formüle edilecek olan hizmetin performansı ölçülmeli.
Performans: Sahip olunan kabiliyet, imkân ve kapasite ile ortaya çıkan neticenin göre kıyaslanmasıdır. Yani kapasite kullanım oranı da denilebilir.
İnsan kabiliyet ve kapasitemiz ne kadar hizmete tahvil edilebiliyor?
İşte bu performans değerlendirmedir.
Bir kişinin hizmete tahsis ettiği ile imkânı ile süreye oranı performans değeridir.
Veya muayyen zamanda hizmette geçen sürede ne kadar iş çıkardığı?
Kaç kişiye tebliğde bulunduğu sayı olarak ölçülebilir. Ölçülmeli
Kaç kişiye kabul ettirdiği ölçülemez. O Allah’ın işi olduğu malum.
Netice olarak
Kimin ne yapacağı ve işin nasıl yapılacağı tayin edilmezse, tanımlanmazsa o zaman her işi herkesin işidir.
Bir iş herkesin işi ise kimsenin işi değildir neticesi çıkar.
Kalbim safidir deyip özne olmaktan ziyade camit nesne gibi bir akıntıya kürek çeken davranıştan ibaret bir hizmet anlayışıdır ki beklenen bu değildir.
Dava dertli olmayı, kara sevdayı iktiza eder. Derdi olmayanın değeri de olmaz. Evvelen dert edinmek gerek. Dertli olanlarla dertleşmek gerek. Dava arkadaşlarımızın dertli olduğundan şüphemiz yok da…. Ancak derdin derecesi tartışmaya açık gibi…
Bir fiil ve faaliyet iki sütun üzerine inşa edilir
Yarısı İstek + Yarısı Teknik
İstek ve şevk motivasyon demektir. Aracın yakıtı cihazın enerji kaynağı gibi denilebilir.
Teknik, işin nasıl yapılacağını bilmektir. Usül, metot, yöntem vs.
Araç mükemmel ama yakıtı yoksa bir işe yaramaz
Yakıt var; nereye gideceği, nasıl gideceği belli değil, direksiyonda ehliyetli birisi de yoksa yine bir işe yaramaz. İkisi de olmazsa olmaz şart.
Bu unsurlar işin erbabı uzman akademisyen, tecrübe, enerji, hamiyet sahibi mutfak çalışanlarıyla tanımlanabilir.
Şevk ve motivasyon nasıl kazandırılabilir? Koskocaman bir soru ve konu başlığı.
Üzerinde günlerce belki aylarca bir ekip mutfakta çalışmalı. Beyin fırtınası istişare, araştırmalar yapılmaya ihtiyaç duyulabilir
Hangi hizmet nasıl yapılmalı? Suali de koskoca bir sualdir.
Onun üzerinde de ayrıca bir uzman ekip mutfak çalışması yapmalı.
Hatta her çeşit hizmet için ayrı bir ekip teşkil edilip çalıştırılmalı.
İşte bunun adı Araştırma- Geliştirme (Ar-Ge) çalışmasıdır. Hizmetin mutfağıdır.
Mutfak metaforu dünyanın odaklandığı bir merkezin sembol adıdır. Menemen, çorba yapmak anlaşılmasın.
Mutfakta çalışma olmazsa servis yapılacak yemek de olmaz, hizmette olmaz vesselam.
(Devam edecek inşallah)