"Kulumuz Eyyub'u de an. O, Rabbine "Şeytan bana sıkıntı ve acı vermektedir." diye seslenmişti. "Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"
Sad suresi 38/41-42
İnsanlar hayatı boyunca birçok hastalığa yakalanmıştır. Bunların bazıları maddi ve fiziki, bazıları ise manevi ve psikolojiktir.
Maddi hastalıklar için nasıl doktora gidip çare aranıyorsa; psikolojik hastalıklar için de öyle aranmalıdır.
Şimdilerde meşhur olan bir düşünce var. 'İmanın yeteri kadar sağlamsa manevi olarak hastalanmazsın.' düşüncesi...
Bu kanaati duyan insan, manevi hastalığıyla mücadele etmekle kalmayıp imanını da sorgulamaya başlıyor.
Halbuki insanın madde ve manası bir bütündür. Sadece etten kemikten müteşekkil olmadığı gibi yeryüzünde ruh olarak da dolaşmaz.
İç sıkıntısı, daralma, bunalma, depresyon, mutlu olamama hali.. Bütün bunlar çağımızın hastalıklarıdır. Birçok insan bu sıkıntılarla mücadele etmektedir.
Bu hastalıkların sebebi iman veya ibadet veya ahlak eksikliği değildir. Bilâkis imani hassasiyeti yüksek bir çok insan da bu dertten muzdariptir. Yani 'İmani yoksunlukla psikolojik hastalıklar doğru orantılıdır.' dememiz mümkün değildir.
'Allah'la yeterince konuşabilseydin, psikoloğa gitmene gerek kalmazdı.' veya 'İnşirah süresini hakkıyla okusaydın asla bunalmazdın.' ifadeleri de oldukça yanlış ifadelerdir.
İnsanların yaşanmışlıkları, travmaları, kayıpları farklı farklı olabilir. Kimisi iradi olarak çok güçlüdür ve hayatı boyunca asla manevi sıkıntı çekmez. - bence böyle insan yok denecek kadar azdır veya yoktur.- Kimisi ise daha hassas tabiatlıdır ve bu gibi hastalıkları geçirme ihtimali daha fazladır.
Gelelim bahsi geçen ayet-i kerimeye... Hz. Eyyub (a.s.) Bir peygamberdir ve çok çetin imtihanlara tabi tutulmuştur. Evlatlarını, malını ve sağlığını kaybetmiş ve hiç isyan etmeden, uzun süre sabit kadem sabrını göstermiştir. Allah’ın vahyine muhatap bir peygamber olarak şeytanın kendisine sıkıntı verdiğinden ve acı çektiğinden dem vurmuştur. Müfessirlere göre buradaki sıkıntı ve acı şeytanın bunca imtihandan sonra Hz. Eyyub'u Rabbine karşı isyan etmesi noktasında zorlamasıdır. Bundan dolayı bir peygamber olan Hz. Eyyub'un bunaldığını ve Rabbine iltica ettiğini görüyoruz.
Duasının ve sabrının neticesinde Hz. Eyyub’e yıkanılacak ve içilecek bir şifa suyu lutfedilmiştir, hastalığından kurtulmuş ve kaybettiği ne varsa Allah tarafından tekrar kendisine verilmiştir.
Bize bakan yönüyle bu ayet vahye muhatap Hz. Eyyub'un dahi bunalıp sıkılabileceğini… Dua ve sebeplere riayetle insanların bu sıkıntılardan kurtulabileceğini gösterir.
Bir başka örnek ise rehberimiz Resulullah Efendimize vahyolunan inşirah suresidir. 'Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi, belini çatırdatan o ağır yükü senden kaldırmadık mı' ifadeleriyle Resulullah’ın zor ve sıkıntılı zamanında ilahi bir yardım ile yükünün kaldırıldığıdır. Vahiy muhatabı önce Resulullah daha sonra biz müminler olduğu için biz de sünnete ittibaen İnşirah suresini okuruz. Ve dahi şifa anlamında elimizden geleni yaparız. Rahim ve Şafi olan Rabbimizden şifamızı bekleriz. Vesselam...