Biz ne yaptık?
İslam'ı ne kadar da yanlış anladık!
İslam’ın 'Nefsini öldür' diye bir şey emretmediğini, nefsin ancak öldüğün gün öleceğini, doğrusunun 'Nefsini tezkiye et' olduğunu bilemedik.
'Kibre girme' diye diye Allah'ın aziz ve şerefli yarattığı halifesini -kendimizi- yerden yere vurduk.
'Herkes yahşi ben yaman' ifadesini hatalı tevil edip kendimizi sevmeyi unuttuk.
'Kul hakkına riayet' önemliydi elbet ama 'Evvelen kendi hakkına riayet olmalı' diyemedik.
'Çok günahkarsın' diyerek suçluluk duygusunu iliklerimize kadar işlettik.
Giyinmede 'Dikkat çekmeyelim' diye pejmürde bir sıfata büründük.
'Bir lokma bir hırka yeter' bunu belledik ama 'Allah güzeldir güzelliği sever.' 'Allah nimetinin eserini kulunun üstünde görmek ister' hakikatini unuttuk.
'Başımı veririm başörtümü vermem' deyip zalime kafa tuttuk ama namaza riayette bu denli kararlılık gösteremedik.
Kur'an'ı okuduk ezberledik ama öğrendiklerimizi hayatımıza geçiremedik.
Camide erkeklerden kaçtık ama otobüste yanlarına oturduk, pazarda kıran kırana onlarla pazarlık ettik.
Alışverişlerde ' Pazarlık sünnettir' dedik ama yalanın, yalan yere yeminin haramlığını göremedik.
Özel gecelerde emek edip yüz rekat namaz kıldık da aynı ayette geçen birbirinin lazımı namaz ve zekatı ayrı düşürüp yüz lira cebimizden çıkarıp yoksula veremedik
Riya olur diye umumun içinde nafile namaz kılamadık.
Kur'an'ı elimizden düşürmeyip caminin yolunu yol ettik ama yine de zulme meylettik, mazluma kıydık.
Hele camilerde profesör kesilip öyle kılma, böyle okuma, diye diye insanları ibadet yaptığına bin pişman eyledik.
İman hakikatlerini bir kenara koyup kıldan tüyden meseleleri baş tacı ettik.
Abdest alırken ağızda kalan yaşlığın orucu bozup bozmamasını dert ettik de ölmüş kardeşimizin etini afiyetle mideye indirmekle de orucun bozulabileceğini hiç aklımıza getirmedik.
Muhteşem (!) bir kader anlayışıyla, nasipte varsa beni bulur deyip gayreti, alın terini bir kenara attık.
'Kaderim böyleymiş kabahatli ben miyim' deyip cürümleri kadere bağladık.
İş işten geçtikten sonra, 'İşimiz Allah'a kaldı artık' lafıyla mütevekkil(!) duruşumuzu ortaya koyduk ama normal zamanlarda işimizin kime emanet olduğunu, bizi kimin çekip çevirdiğini; görüp gözettiğini akledemedik.
...
Şimdi;
Adına Müslüman diyen kişi, dinini doğru bilmeye ve düzgün yaşamaya baksın.
Hurafelerle, batıl itikadla insanları yanıltmasın.
Menfaati için halis niyetlileri, Kur'an'la aldatmasın.
İşe gelip de yapılanlar yüzünden kimse İslam'ı, kimse Allah'ı suçlamasın.