Engin bir ruhun emarelerine dair ortak bir kabul olmayabilir yazacaklarım. Fakat yine de, ruhumun ilhamıdır, diyerek yazacağım.
Enginlik nedir? Uzayıp giden, yüksekte aranan bir şey mi yoksa bir buz kalıbı gibi durup hak edenin üzerine damla damla bazen de yağmur olup yağan bir şey mi?
Bilemiyorum ama tercih etmem gerekirse ikinci şıkkı tercih ederim. Çünkü ayağı yere basmalı insanın. Ruh dünyası ötelerle bağlantılı ama ayağı yerde olmalı.Hatta şehadeti bile yakın vadede arzulamamalı. Vazifem bitince Ya Rabbi, diyerek beklemeli. Halkın içinde Hakk’la beraber olmalı. Zira, herkes uçup kaçarsa kim temsil edecek dinin ruhunu?
Gelelim, bana göre engin bir ruhunuz varsa:
-Gökle aranızda bir tavan olmayacak.
Başınızın üzeri ilahi yağmurlarla ıslanacak, o yağmurlar deminize damarınıza karışacak, gözlerinizde ışık, yüzünüzde Nur olup yanacak. Bakan bir daha bakacak, bakmak isteyecek, oturup yamacınızda soluklanmak isteyecek, siz istemeyeceksiniz ama halk sizi yanında isteyecek.
-Zahiren herkes gibi olacaksınız.
Görünürde sığ, alalade, yalın bir kimse olarak oturacaksınız çevrenizdekilerle. Sizinle konuşanlar bir cevhere rastladığını konuştukça anlayacaklar. Artezyen bulmuş gibi etrafınızda dönecekler. Siz ise membaın kaynağına (CC) işaret edeceksiniz. “Biliyorum” diyerek nara atmayacaksınız, bilmediğinizi haykıracaksınız her fırsatta, bilmediğinizi… Bu suretle “ene”yi boğazlayacak yük etmeyeceksiniz kendinize.
-Alemi “iyi” bileceksiniz.
Alemi “iyi” bilmeyen “iyi” bilinemez. Peygamber Efendimiz (sav) ashabından bahsederken hepsi için “radıyallahü teâla anhüm ecmain (Allah cümlesinden razı olsun)” buyuruyor. Şâh-ı Nakşibendi Hazretleri’nin buyurduğu gibi:
“Âlem buğday ben saman,
Herkes yahşi ben yaman!”
deyimini terennüm edeceksiniz.
-Manevi alemlerde aşılmadık hicap bırakmasanız da hep kapı eşiğindeymiş gibi tevazu sahibi olacaksınız.
Ne güzel der Necip Fazıl:
O erler ki gönül fezâsındalar
Toprakta sürünme ezâsındalar
Yıldızları tesbih tesbih çeker de
Namazda arka saf hizâsındalar…
İnsanlar belki de sizinle konuşmak için manevi olarak uyanık kalacak, sizi rahatsız etmemek için yediğine içtiğine bile dikkat edecek, yanınıza gelirken kendini yoklayacak, sanki içinin okunduğunu ve de ihtiyaca binaen karşısındakine durumunun bildirildiğini (Allah tarafından) düşünecek. Ama siz bunlardan habersiz sadece, evet sadece Allah’ın bildiği, azıcık da halka fısıldadığı bir veli olacaksınız. Biri size bu payeyi verirse de “Estağfirullah” deyip renkten renge gireceksiniz, ellerinizi hicapla yüzünüze kapayacaksınız. Rabbimin sizi kendi yolunda ihsanen çalıştırdığına hamd edecek Ona karşı borçlu olduğunuz şuuruyla daim sa’y ve gayreti kuşanacaksınız. Allah yolunda olmayı en özel ve en güzel paye bilecek, dünya makamlarına nefsinizle nazar etmeyeceksiniz.
-Ser levha edindiğiniz sözleriniz olacak.
Her an rabıta-i mevt gibi önünüzde çakılı duracak. Çakılmamak için hep o sözlerle karşı karşıya gelecek, kendi hesabınızı kendiniz göreceksiniz.
-Günahlarınızı unutmayacak, her daim istiğfarla iki büklüm olacaksınız.
Her yanı pürkusur kabahat edanızdan vazgeçmeyecek, gözyaşlarınızı tenhalarda dökeceksiniz.
-Rabbin muhabbetine muhalif tüm rüzgârları yörüngesine koyacak, savrulmamak için azami gayret göstereceksiniz.
Zor olacak, hem de çok zor. Ama Rabbin inayet eli ile başaracaksınız. Rabbim yaptıkça hidayetinizi arttıracak, siz bu sefer aşk ile yapmaya devam edeceksiniz.
-Kalbiniz sırların mezarlığı olacak.
Rabbin ikram nevinden gönderdiği sırlar, sessiz sessiz orada uyuyacaklar, Allah’la mahreminiz olacak. Siz ise ser verip sır vermeyecek, Rabb’in bahşettiğini ikram-ı ilahi nev’inden değerlendirmekte gaflete düşmeyeceksiniz.
Alvarlı M. Lütfi Efendi Hazretleri’nin dediği:
Değildir bu bana layık bu bende
Bana bu lutf ile ihsan nedendir? dilinize pelesenk olacak.
-Harap eller görünce tamir ehli olacaksınız.
Yıkık duvarı onaran Hz. Musa (AS) ve Hz Hızır (AS) gibi zamanın yetimi olan gençlerin ahlak hazinelerine göz dikenlere karşı sağlam surlar öreceksiniz. Ömrünüz imarla geçecek. Üşenmeyecek, muhalif esintilerin ırgalamasına, yolunuza oturmalarına izin vermeyeceksiniz.
Kısacası, Rabb’e pervane olacak, pervaneler yetiştireceksiniz. Ateşe karınca olacaksınız, zamanın alevleri göğü kavursa da azminizi bileyecek ve bu mukaddes çabadan vazgeçmeyeceksiniz.
İşte enginliğe giden yolda bildiğim emeklemeler… Olacaksınız derken, olacağız, kastımdır. Rabbim bizi bize bırakmasın. Tasarrufunu üzerimizden almasın. Bizi kendisine (CC) sadık bendeler kılsın. Her azamızı mu’ti birer neferi eylesin.
Yazandan ve okuyanlardan Mevla razı olsun.(Amin)
Kalın Selamette..