"Müminin durumu ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnızca mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hal gelse buna şükreder; bu onun için hayır olur. Başına sıkıntı gelecek bir olay gelse buna sabreder; bu da onun için hayır olur."
Suheyb b. Sinân er-Rûmî -radıyallahu anh-'dan merfû olarak rivayet edildiği, Rasûlullah’ın buyurduğu üzere müminin başına gelen her olay onun için hayırdır. Önemli olan müminin bu durumdan feyiz alıp düşünebilmesidir. Şayet müminin başında onu her an şaşırtmaya çalışan bir nefis vardır bu nefis bazen kötü şeyleri yaptırır bazen de meylettirir.
Bir çocuğun kötü bir şeye bulaşması ya da kendisine zarar gelebilecek bir durumda anne babasının onu korumak amacı ile tokat vurup o yanlıştan kurtarması gibi kulunu da hatalarından çoğu zaman Rabbi kurtarır. Falan bir Zat-ı Muhteremin başına bir musibet gelmiş hemen öncesinde sakat bir çocuk görmüş çocuk için üzülmüş, "ah vah daha küçücük yazık olmuş " demiş ve Rabbinden gelen o olaya sızlanmış içinden kötü şeyler geçirecek olmuş "acaba anne babasının ne günahı var ki bu çocuk bu hale gelmiş " diye düşünmüş, tam bu düşünceler aklından geçtiği esnada ayağı kayan bu kişinin gözünün hemen yanına bir demir girecek olmuş, milim fark ile gözünü kaybetmekten kurtulmuş. Hemen tövbe etmiş çünkü Rabbinden gelen hakikate karşı büyüklük gösterecek olmuş ve kısa bir anlık nefsi, abd olduğunu unutup Rububiyet göstermeye kalkmış.
İşte Mümin insanın Rabbinden tokat yemesi bunun gibidir. Bir günaha karşı hemen uyarılması halidir. Rabbimiz musibet verirken de koruyucu ve merhametlidir, bizler kul olarak kaderi, hayrı ve şerri sorgulayacak değil yalnızca ve yalnızca ona iman eden kullar olmalıyız.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Rabbin kulunu bu denli günahlardan korumak amacı ile uyarmasına "şefkat tokadı" demiştir. Bizler her ne kadar mümin olsak da çoğu zaman Rabbimizin emrettiği işleri yapamaz, yapmaz hale geliyoruz.
Üstad hazretleri Onuncu Lem’a’da anlattığı üzere ne vakit Hizmet-i Kur’aniyeden ayırılıp kendi nefsinin iyiliği için insanlardan ayrılsa o vakit Rabbinden bir tokat yediğini bildirmiştir. Bakıldığı zaman ahireti için bir çaba içerisindedir ancak hizmet yolundan ayrıldığı için Rabbimizden ona bir uyarı gelmiş bazı sıkıntılarla karşılaşmıştır.
Oysaki Fussilet suresi 8. Ayette:
"İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, onlar için eksilmeyen bir mükâfat vardır.”
Yüce Rabbimiz sadece ahiret için yararlı işler yapın buyurmamış, aynı zamanda dünya içinde yararlı işler yapmamız gerektiğini buyurmuştur. Üstat hazretleri de insanlardan kaçacak olduğunda Rabbi tarafından uyarıldığını bildirmiştir. Maalesef bizler daha aciz kullar olduğumuz için işlemiş olduğumuz hatalar ibadet etmekten dolayı değil, daha büyük günahlar olsa da Rabbimizin kulunun onun etrafından uzaklaşmasını istemeyerek onu şefkat tokadı ile uyarıyor.
Bazı alimler bir ay başlarına hiç sıkıntı gelmeden yaşadıklarında bu durumu kötüye yorumlayıp daha fazla tövbe etme gayretinde bulunmuşlar çünkü rabbimizden bizlere şefkatli bir uyarı gelmiyorsa, gelecek olan musibetin daha büyük olacağını düşünürlermiş.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecemizde Rabbimizden bizleri daima şefkatle uyarmasını dileyip bolca tövbe edelim. Şayet bizler beşer olarak unutuyoruz ve günah işliyoruz. Kul olabilmek böyledir, hata yapılır ve uyarılır; bu uyarının neden geldiğini anlamak ve bu uyarıya karşı sabretmek maharettir. Son olarak; hayatımızda Kuran-ı Kerim’e bolca yer verelim ki Rabbimiz bizi musibetiyle değil; ikramıyla, ihsanıyla terbiye etsin.