Hayatın Geçiciliği ve Aşkın Sonsuzluğu: Bir Yolculuk

Aysu Gümüş

TRT1’den ramazan kapsamında muhteşem bir dizi daha geldi. Vefa Sultan, seyredenler eminim hayran kalmıştır. Dizinin başında ser müderrislik* hırkası uğruna ahireti unutmuş; evrendeki tüm bilimlere, ilimlere sahip olduğunu düşünen gençlerin hayatlarını gösteriyor. Peki ama en nihayetinde hırka kime yâr oldu?

Ne baş rolümüze ne de övünerek ondan sonra giyene… Gasilhanede ölü bir bedende son buldu hırkanın yolculuğu… ‘Hareketsizdi ama hala ihtişamlıydı!’ O ölü bedenden söküldüğünde, “ah ben giysem” diyerek hayalini kuran olmayacak mıydı? Makamlar mevkiler işte… Hayat getiriyor bazen ansızın, bazense yıllarca çalışmanın hediyesi olarak. Mevkilerimiz biz gittikten sonra kapanmıyor, üzerimizden sökülen hırkalar, cüppeler, takım elbiseler kalıyor ve bizler gidiyoruz.

Hayata geliş amacımız bir imtihandan ibaret olduğundan esas dönüşümüz olan yere ne derece hazırlık yapıyoruz. Ölümler oluyor ama peşinden doğumlarda gerçekleşiyor. Ölümü ne kadar tefekkür edebiliyoruz. Mezara girenle ne süre girebiliyoruz? Bazen düşünmek lazım kefen yakışacak mı bedenimize, beyaz herkese yakışmaz derler.

“Hayatın bizlere neler getireceğini bilemeyiz”. Bu sözü çok işittik ve kullandık değil mi dostlar.

Peki ya hayatın getirdiği Aşk…

Aşk; ne güçlü bir kelime. Kimilerinde değerin, sevginin, muhabbetin toplanması. Kimilerinde ise karşılığı olmayan bir içsel mücadele. Sonu ya meczup olup dağları delmek ya da kül olmak… Peki yine Vefa Sultan dizisinde sorulan o şahane soru! ‘Aşkın Mevla’ya mı, Leyla’ya mı’ olduğuydu.

Kaderinde aşkın yazılı olması... Mükemmel bir hediye. Rabbin kaderine bu güzel duyguyu bahşetmiş ama beşerde kalacak mı o aşk? Aşkı tadanlar bilir, aklından bir an bile çıkmayan o yaren seni hayalden hayale sürükler… Allah, aşkı doğru zamanda doğru kişide, onu gönülde yaşamayı nasip etsin. Sonrası zaten sende… Gönlünde beşer aşkını tattın ya hani, şimdi Mevla’yı tanıma zamanı o muazzam kudreti bilme, zikretme zamanı! Ne diyor Hz. Mevlana:

"Aşk her türlü akı karasından arınmış bir sudur,
Ona akıl ile varılmaz, o ancak gönülle sezilir."

Gönlümüzde beşer aşkını hissedebileceğimiz gibi Mevla aşkını da hissedebiliriz. Önce ak ile karayı ayırmak, dünya ve ahiret medcezirinden vazgeçmek lazım. Belki hayat bize bu güzelliği de getirecek bilemeyiz.

Bildiğimiz şu ki Kader gayrete aşıktır… Ne bekliyoruz bu koskoca dünyada. Gönlümüzde mevla aşkını tanıyıp dünyada cenneti yaşamayı mı? Yoksa ser müderrislik hırkası giymek için yarışmayı mı?

Elbette dünyayı tümüyle terk etmek mümkün değil. Ancak, bizi giydiren, yediren ve bir nefesine muhtaç olduğumuz bu evrenin Yaradan’ın lütfu olduğunu bilmeden yaşamak olmaz. Bu sürprizlerle dolu hayatı ben gerçekten çok seviyorum… Hayatın sahibini tanımak üzere.

Vesselam.

*Ser Müderris: Medreselerde eğitim veren öğretim üyesidir. Bugünkü tam karşılığı profesörlük.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.