Haz insanın isteklerini yerine getirdikçe mutluluğun kısa süreli haline denir. Peki istekler gerçekleşince neden mutluluk kısa sürer? Çünkü hayali kurulan istekler elde edildikten sonra eski cazibesini yitirir böylelikle marjinal fayda doyum noktasına ulaştığında, gerçek fayda azalır ancak yeni çağda insanlar isteklerine kavuşunca onlardan elde edeceği faydayı doyum noktasına ulaştırmadan sıkılmaya başlıyor çünkü yaşadıkları; yaptıkları, yedikleri, giydikleri her şey göstermek veya sosyal medyada paylaşmak temelinde kurulmuştur.
İnsanların andan koparak yaşadıkları her anı sosyal medya mecralarında paylaşmaları ve bir sonraki hedefe doğru hızlıca hareket etmeleri hızlı tüketim çağını da beraberinde getirmiştir. Paylaşım temelli yaşayan bu insanlar baktıkları her şeyde aslen, görmeyi zamanla unutmaya başlıyorlar. Oysa her şeyin yaratıcısı Yüce Allah bir sanat inşa etmiştir. Kabak sebzesini çoğu insan sevmez ama bakmayı düz bir şekilde yapmayan göre(bile)n insan her bir diliminde büyük sanatın gizlendiğini görebilecektir. Bediüzzaman Hazretleri bir şeftaliyi yemeden önce ona uzun bir müddet bakmıştır çünkü ondaki güzelliği görmüş ve hayran kalmıştır. Onun deyimi ile "güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür ve güzel düşünen hayatından lezzet alır." Ancak artık zamanın hızlı aktığını ifade eden insanlar hep bir koşturma gayretinde olduklarından düşünmekten ziyade görmeyi bile bir kenara bırakmış haldeler mevcut sanat, dünya üzerinde iken gerçek olmayan mercekler ile onları yakalamaya çalıştıklarından gerçeklerden uzak olarak zamanı geçirmeye gayret ediyorlar.
Geçenlerde bir arkadaşımla yolda yürürken güzelce büyümüş bir ağaç gördük bizimki başladı fotoğrafını çekmeye, birkaç saniye içinde "yürüyelim, ışık güzel değil! fotoğraf güzel çıkmıyor" dedi. Oysa ağacın renkleri ve yaprakları çok güzeldi, durup bakmak, ona ve dahası rabbine hayran olmak yerine dünya acelemize devam ettik. Bir zamanların tartışması haline gelen bakmak ve görmek arasında ki farkın bu denli büyük olması ürpertici gerçekten. Gün geçtikçe insanlarımız gizli sanatları aşikâr etmek, araştırmak yerine ufacık şeyleri bile çekerken emek harcayıp ön plana koyabiliyorlar.
Hızlı Yaşamak Mıdır Can Sıkan? Sıradanlık Mı?
Hazların ve hızların giderek artması insanların dünyadan kopmaları veya dünyayı kendi benliklerinden uzaklaştırmaları fıtri açıdan bir dengesizliğe yol açmaya başlamıştır. Dünyayı sanal gerçeklik denen bir platforma sığdırmak, saniyeler içerisinde neredeyse herkesin ne yaptığını görebilmek insanın tanrıya mahsus işleri kendisinde görmek istemesi gibidir. İnsanın dünyadan bu denli kopmak istemesi, uzaya ilk giden insanlardan beri devam etmektedir. Mars ve Venüs başta olmak üzere dünya dışı bir yaşam arayan insanlık hazları doğrultusunda daha fazla tüketme isteğindedir. Ancak gerçek manada gezegenlerde bir yaşam inşa etmeye çalışmak fazla maliyetlidir. Bu sebeple insanlar gene dünya dışı olan sanal bir alem kurmaya yönelmişlerdir. Yapılan dizi ve filmlerden ön bir fragmanı verilen bu alemin bir o kadar sıra dışı bir o kadar da yeniliklerle dolu olduğu görülüyor. Her ne kadar sanal gibi de olsa insanlar oraya gidip orada yaşayabilecekler. Meta evreni ile ilgili filmlerden görüldüğü kadarıyla gözlüğü takan insanın dünyadan tamamen soyutlanıp gitmesi yani dünyada olacak hiçbir şeyi görmemesi belki de yaşayacağı tehlikeye karşı koyamaması demek oluyor. Yenilikleri bu denli isteyenler ise belki de sosyal medyadan sıkılmış ve yeni şeyler tüketmek istediklerinden dolayıdır.
Yenilikler ve Fıtrat Ne Zaman Dengelenir?
Yenilik fikri ve benzersiz olma gayreti her zaman çekici gelmiş ve insanların beğenisini kazanmıştır ancak biraz önce söylendiği gibi bu gayretler insanların her türlü fıtri yapısını bozacak türdendir. İnsan fıtratı gereği yaşamını sürdürmek için tüketmelidir ama bu tüketim dengeli olmalı ve sonucunda bir üretim sağlayarak insanlara fayda sağlamalıdır. Bakıldığı zaman yeryüzündeki her zerrenin bir yeteneği vardır ve bu yetenek enerjiye dönüştüğünde bir çıktı verir, bu doğrultuda insanların dünyada yaşamlarını sürdürebilmeleri için uyum içerisinde yeteneklerini sürdürmeleri ve bir çıktı olarak insanlara ve kendisine, fayda Rabbine de şükür gayretinde bulunmalarıdır. Üretimin ödülünün gene üretmek, israf etmemek olduğunu bilen insan sosyal işlerinin muhasebesinde dengeli olacağından dolayı doğru çıktılara ulaşması pek mümkün olacaktır.