Değerlerin Erozyonu: Toplumun Geleceği Üzerine

Aysu Gümüş

Toplum, bireylerin bir arada uyumlu bir birliktelik oluşturmasıyla var olur. İslam’ın öğütlerinde de birliktelik her zaman vurgulanmış, bu birlikteliğin en masum ve en temiz hali olarak aile ön plana çıkarılmıştır. Aklı başında yapılmış bir evlilik ve bu evlilikle kurulan akrabalık bağları, toplumun temel yapı taşlarını oluşturur. Bozulmamış bir toplumda işler yolunda gider ve bu toplumlar, geleceğe güvenle bakabilir.

Şimdi soralım: Bir toplumu istikbale hazırlayan, onu güçlendiren unsurlar nelerdir?

İlk olarak, sağlıklı evlilikler ve bu evliliklerden doğacak çocuklar. Yani anne ve babalar, toplumun temelini oluşturur. Temelin sağlam yükselmesini sağlayan en önemli kişiler ise öğretmenlerdir. Öğretmenler, sağlıklı toplumların göz bebeğidir. Çoğu zaman, öğretmenlerin çocuklar üzerindeki etkisi anne ve babalarınkinden bile daha derindir. Öyle ki, bugün ben bile hâlâ ilköğretim öğretmenimin bizlere öğrettiği pek çok kuralın ve değerin etkisi altındayım.

Ahlak kuralları sağlıklı nesiller yetiştirirken çok büyük önem arz eder. Adab-ı muaşeret dediğimiz bu kuralları, önce anne ve babalarımızdan, sonra da öğretmenlerimizden öğreniriz. Yemek yeme adabı, tertipli giyinme, tırnak kesme, temiz kokma gibi temel alışkanlıklar, bu süreçte kazanılır.

Peki, daha sonra ne olur?

Ahlaki kurallarla donanmış çocuklar, zamanla kendilerine rol modeller edinirler. Bu rol modeller, toplumda yaşayan veya geçmişte yaşamış; ismi hâlâ anılan önemli şahsiyetler olabilir. Üstat Sezai Karakoç, bu rol modellerin aydın kesim olduğunu söyler.

Aydın kesim ya da rol model olarak adlandıracağımız kişilerin toplum üzerindeki etkisi son derece önemlidir. Sezai Karakoç: edebiyat, felsefe, sosyoloji gibi alanlardan anlamayan kişilerin aydın kisvesine bürünmesinin, toplum için büyük bir tehlike arz ettiğini vurgular.

Peki, bugün aydın kesim kimdir? Gençlerin hayranlıkla izlediği, örnek aldığı bu kişiler gerçekten topluma katkı sunan bireyler midir?

Sosyal medyada binlerce hatta milyonlarca takipçiye sahip olan kişilerin, bugün toplumun aydın kesimi olarak mı görüldüğü sorusu üzerinde düşünmek gerekiyor. Bu kişilerin toplum üzerindeki etkisi sorgulanmalıdır. Gerçek aydın, okuduğu kitaplar ve bir bilim ya da sanatta gösterdiği başarılarla tanınır. Ancak günümüzde, ne yazık ki topluma sunulan en önemli ölçüt beğeni sayısı olmuştur. Sosyal medyada etkili olan bu hesapların topluma ciddi zararlar verebileceği açıktır. Örneğin, değerlerin yozlaştırılması sosyal medyanın etkisiyle hızlanabilir. Popüler fenomenler, gençlere yüzeysel başarılar, hızlı tüketim alışkanlıkları ve gösteriş merakını aşılarken, toplumun temel ahlaki ve etik değerlerinin erozyona uğramasına neden olabilirler. Ayrıca, sosyal medyada yayılan yanlış bilgi ve manipülasyon da toplum için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Fenomenler bazen doğru olmayan bilgileri yayarak takipçilerini yanlış yönlendirebilirler. Özellikle sağlık, din, eğitim gibi hayati konularda bu yanlış bilgiler, bireylerin yanlış kararlar almasına yol açabilir ve toplumda ciddi hasarlara neden olabilir.

Bir toplumu bozmak için tanka ya da tüfeğe gerek yoktur. Asıl tehlike, o toplumun mayasını, yani değerlerini bozmaya çalışmaktır. Günümüzde, dili bozma, dine nifak sokma, kıyafete ve değerlere olan önemi küçümseme gibi çabalarla bu bozulma süreci hızlandırılmaktadır. Nesillerin bozulması, zannedildiği gibi tankla tüfekle değil, çok daha sinsi yollarla gerçekleşir. Bu yolların en etkilisi, bireylere inançlarını unutturmak ya da inançlarından utandırmaktır.

İnancını kaybeden bir genç, hayat motivasyonunu da kaybeder ve doğru yolu bulmakta zorlanır. Bugün de gördüğümüz üzere, tüm inançlarını bir kenara bırakmış, sapkın bireylerin yaptığı kötülükler akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Daha yaşı 20’li olmayan çocukların işlemiş olduğu suçlar listesi müthiş kalabalıktır. Bunun sebepleri elbette ki tartışmaya açıktır. Ahlak, edep, inanç gibi değerlerin değersizleştiği aşikardır.

Bu noktada ailelerin son derece dikkatli olması gerekmektedir. Zira, toplumumuzda şeytana hizmet eden gençler dolaşıyor. Bir yerlerde unutulmuş ya da unutturulmuş inancımız var. Bizler, ekmek kırıntılarını cam kenarına koyup kuşlara merhametle ikram eden bir neslin torunlarıyken, nasıl oldu da merhametini kaybetmiş evlatlar yetiştirir hale geldik?

Yaşadığımız çağ son derece tehlikeli ve acımasız. Bir acı daha dinmeden, diğerinin patlak verdiği dünyada yaşıyoruz. Böylesi bir dönemde, değerlerimize daha sıkı sarılmak, nesillerimizi korumak zorundayız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.