Anahtar kavram, nefse uymanın zelilliği mi yoksa Allah’a dayanmanın rahatlığı mı?
Nasihata çok ihtiyacım var. Nefsimle mücadelem çok…
Nefsimin sesi beni depresyon anksiyete ve çeşitli hastalıklara sürüklemeye hazırlanırken, bu yolda bana yardımcı olacak dosta ihtiyacım var. Bu yolculukta dostum kim olmalı?
Nefsim imtihan icabı Yaratıcısına düşmandır. Yaratıcısını bilmek istemez. Kendini hür zanneder. Kendi kurallarını koyar. Bense nefsimin sesini kendi sesim sanıp yanılgıya düşerim. Oysa nefsim benim zıttımdır. Beni uçuruma götürdüğü anlarda nefsimi kitlemeyi bilmeliyim. Kilitler açan kapayan anahtar, inançla zırhlanan kuvvetli söz olan Bismillah’tır.
Bismillah sözü öyle kuvvetli ihtiyaçtır ki, bitmez tükenmez ihtiyaçlarımın kapısı Bismillah ismi şerifi ile açılır kapanır. Bismillah anahtardır. Anahtar olmazsa hazineler açılmaz. Bismillah sözü kuvvetli bir teslimiyet içerir. “İşim rast gitse de gitmese de hikmetine inanır, düşüp kalksam da; bu yolda olduğumun göstergesidir der” Bismillah ile başlamanın sükunetini yaşarım. Gücümü Allah’a dayadığımda en sağlam duvara dayanmış olduğumdan öz güvenimde yüksek olur, gönlüm de rahat olur.
O yüzden ki: Bediüzzaman Said Nursi: “kainat bomba olup patlasa, bismillah diyen rahattadır” der.
Fakat hırs kibir gurur içinde yaptığım her yolu mübah görüp, “kuldan bilip, ben yaptım, çalıştımda oldu” der. Yaptığım gördüğüm güzelliğin Allah’ın hürmeti nasibi ikramı olduğuna şahit olup sırtımı Allah’a dayamazsam, yolum kesilir, rezil ve zelil olurum. Bu kah yabancıdan kah en sevdiklerimden olur. En sevdiğim belki iyiliğinden yaptığını sanırken farkında olmadan zarar verebilir. Oysa gözümün değdiği güzellik ikramdır. İkramları görüp ‘şükretme’ ödevindeyim.
Allah’ın hürmeti ikramı boldur. Yeryüzünde Allah’ın misafiriyim. Her an bana değer verdiğini hissetsem. Çeşit çeşit ikramlarını sunarken, misafirliğimi bilip, sahiplenmeye kalkmasam. Nimetlerini, hürmetlerini görürsem, nimetler içinde kör gezmiş olmam. Allah’ın hürmetini gören, başka kimseden teveccüh görmek için eğilip bükülmem. Değer vermeyenlerden, değer alıcam diye, onların yanında kalmaya kalkmam. Köle gibi özgürlüğümü ona buna bağlayıp, kendimi yok etmem. Dolu başak olsam, onun bunun övgüsünden etkilenip, eğilip bükülmem, yaratılanları put edinmem, sadece Allah’a eğilirim daha anlamlı olur. Ben görsemde görmesemde, ben işitsem de işitmesem de, ben bilsem de bilmesem de; her hadisatı Allah gördü, işitti ve bildi derim. Hadisatta Allah’ı gören ruhum kazandı. Allah’ı görmeyen ruhum kaybetti. “Allah değer verdi. Allah beni muhatabı kabul etti. Allah var. O benim vekilim. Allah bana kafidir.” diyebilsem iyi hisseder sükunet bulurum.
Bediüzzaman Said Nursi: “Allah verdikleri için benden 3 şey (zikir, şükür, fikir) ister der.
Hatırla, yoldaki anahtarım Bismillah (Allah namına ismi) şerifidir. “İşim hoşuma gitse de gitmese de iyisiyle kötüsüyle kabulüm” bismillahın hayrı hikmetindendir. Nefsimden gelen iç sesim, beni ele geçirmek istediğinde zırhıma bürünürüm. Her şeyin anahtarı Allah’ın yanındadır. Allah’ın değer verdiğini bilip ikramlarına şahit olarak hadisat karşısında titremekten kurtulup, teslimiyetle selametle olurum. Bu kolay olmasa da, farkındalıkla bol bol tekrarla çok okumakla değişebilir. Gün içerisinde nelerle ikramlandığımı görmeli, şükürle selamet içinde ömür geçirmeye bakmalıyım.
Elimdeki anahtarı doğru kullanabilmek duasıyla….