“İstanbul'da 112 Acil Servisi ile koordine hareket ederek devlet hastanelerinin yeni doğan servislerine dadanan çete, 12 bebeğin ölümüne neden oldu! Aralarında doktor, hemşire, 112 görevlisi gibi sağlık çalışanlarının yer aldığı 47 şüphelinin 22'si tutuklandı.”
Bu haber bir çok gazetede yer aldı. Sosyal medya binlerce insan tarafından paylaşıldı.
Bu olayın meydana gelmesine sebep olan en önemli husus para hırsı. Çok para kazanma, zengin olma, daima lüks içinde yaşama, nefsani arzularını tatmin etmek için ihtiyaç duyduğu paraları temin etme.
Bir insanda para hırsı olduğu zaman para temin etmek için her yola başvurur. Kimisi kumar oynar her şeyini kaybeder. Kimisi saadet zincirlerine girer, parasını kaptırır. Kimisi yüksek fon getirileri vaat eden kişilere neyin var neyi yoksa verir. Sonunda her şeyi buhar olur gider. Bazıları da devletin dolandırmanın yollarını arar.
İşte bu yeni doğan çetesi de para hırsını tatmin etmek için de devlete göz dikmiş. Ve üstelik de ailelerin yaşama ümidi olan, göz aydınlığı olan yeni doğan bebekler üzerinden. Lüzumsuz yere hastanede uzun süre yatırıp devletten daha çok para almışlar.
Doktor yerine hemşireler doktorculuk oynamışlar, yeni doğan bebekler doktor kontrolünde değil, yalnızca hemşire kontrolünde yanlış bir şekilde tedavi uygulamışlar. 12 çocuğun ölümüne sebep olmuşlar. 12 ailenin ümitlerini söndürmüşler.
Bu tür çetelerle mücadele etmek devletin görevi. Ama verilecek cezalar caydırıcı olmazsa başka çetelerin oluşumunu engellemez. Bu yüzden sadece bu çete üyelerine uygulanacak cezalar değil, özel hastaneler için de caydırıcı olmalı. Cezalar caydırıcı değil ki, buna benzer devleti dolandırma pis işleri bir türlü bitmiyor.
Bu son yeni doğan çetesi ise çocukların ölümüne sebep olduğundan hepsinden kötü. Yani para hırsı gözlerini öyle bürümüş ki, yeni doğan masum yavruların ölümüne bile aldırış etmemişler.
Bir de olayın para hırsı boyutu var. Hırs Allah tarafından insana verilen bir duygu. Bu duyguyu insan iki şekilde de kullanabilir. Ya hakiki, ya da mecazi. Para hırsı , makam hırsı, şöhret hırsı mecazi hırstır. Said Nursi, Mektubat isimli eserinin 9. Mektubunda, aşk, inat, endişe-i istikbal ve hırs gibi duyguların mecazi ve hakiki yönleri bulunduğuna dikkat çeker ve hırsla ilgili olarak şöyle der:
“Hem mala ve câha karşı şiddetli bir hırs gösterir.. bakar ki: Muvakkaten onun nezaretine verilmiş o fâni mal ve âfetli şöhret ve tehlikeli ve riyaya medar olan câh, o şiddetli hırsa değmiyor. Ondan, hakikî câh olan meratib-i maneviyeye ve derecat-ı kurbiyeye ve zâd-ı âhirete ve hakikî mal olan a'mal-i sâlihaya teveccüh eder. Fena haslet olan hırs-ı mecazî ise, âlî bir haslet olan hırs-ı hakikîye inkılab eder.”
Allah insana verdiği duyguları çıkarıp atmak mümkün değil. Hırs gösterme demekle de bu olmaz. Bu yüzden irademizi kullanarak hırsımızın yönünü mecaziden hakiki olana çevirebiliriz. Çünkü insan fanidir. Para, mal gibi şeyler de fanidir. Helal olan kazançla yetinmek, haramdan uzak durmak insanın hem dünyevi, hem de uhrevi hayatı ve mutluluğu için çok önemli.
Bu yüzden insan fani olduğunu düşünmeli, şöhret peşinde koşmak yerine, manevi mertebeler kazanmaya, ahiret azığı elde etmeye, para hırsına kapılmak yerine de, hakiki mal olan salih amellere yönelmelidir. Duygularını kontrol edip yönetmesini bilen bir insan, her duygunun mecazi olanının kendisine zarar vermesinin önüne geçer.
Akıllı bir insan hırsını yönetmesini, onu mecazi olandan hakiki olana çevirmesini bilir. Böyle yaptığı zaman dünya ve ahiret mutluluğunu ortadan kaldıran, bir çok tuzaklara düşmesini sağlayan para hırsından kendisini kurtarır, dünya ve ahirette mutlu olacağı amelleri ve davranışları yapmaya çalışır.
Para hırsıyla hareket edip de yanlış yollardan para elde eden hiç kimse huzuru, mutluluğu, gönül rahatlığını satın alamaz. İçindeki huzursuzluk ve sıkıntılardan da kurtulamaz.
Benim çok önemsediğim bir atasözü var: Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz.
Bu prensip insanı bir çok tehlikelerden kurtarabilir.
Ayrıca haram yoldan, meşru olmayan vasıtalarla, devleti ya da başkalarını dolandırarak çıkar elde etmeyi önleyecek en önemli konu vicdanlara konulacak yasakçıdır. Vicdanlara da bu yasakçı çocuk yaşlarda konur. Sağlam bir Allah ve ahiret inancı, sorumluluk bilinci oluşturur. Haram helal kavramı zihinlerde yerleşmediği sürece haksız kazançların, zulüm ve haksızlıkların önünün alınması imkansızdır.