Eda Taşpınar, 1 Mayıs 1980 İstanbul doğumlu. İsveç asıllı bir anne ile Türk bir babanın çocuğu. Çocukluğu Moda Deniz Kulübü’nde geçmiş. 11 yaşındayken ailesiyle birlikte Miami’ye yerleşmiş. Boca Raton’da 2 yıl okumuş. Sonra Türkiye gelmiş Robert Kolej’de eğitimine devam etmiş.
London College of Fashion’da bir yıl eğitim almış. Bazı okullarda moda eğitimi aldığı bilinen Taşpınar, Londra ünlü markalara moda konusunda asistanlık yapmış. Ticaretle uğraşıyor. Televizyon tecrübesi var. Tasarım işiyle meşgul. Başarılı bir iş kadını aslında.
Bütün bunlar bizi ilgilendirmez. Herkes bir kazanç elde etmek için aldığı eğitimlere göre kendisine bir yol bulur ve devam eder.
Tasarımcıysan, modayla uğraşıyorsan işini de usulüne kaidesine göre yapacaksın. Camide üstelik de mihrabın önünde uygunsuz bir şekilde fotoğraf çektirip bunu da sosyal medyada paylaşmak da ne oluyor?
Dine, dinin kutsal mekanlarına şu kadarcık saygısı olan birisi böyle bir yanlışlık yapmaz.
Müslüman da olmayabilir bir insan. Kendi tercihi. Müslüman olup olmaması Allah ile kendi arasında bir şey.
Ama bin yıldır Müslüman olan bir milletin yaşadığı ülkeye gelmişsin. Bu ülkenin ekmeğini yiyorsun. Bu ülkenin değerlerine, manevî değerlerine, ibadet ettiği camilerine saygısızlık edemezsin. İnsanların dini değerleriyle alay etmektir bu.
Amerika’da yaşamışsın. Londra eğitim görmüş, çalışmışsın. Dünyayı görmüşsün. Başka kültürleri tanımışsın. Bu kadar vurdumduymazlık olur mu?
Camide fotoğraf çektirilir. Biz de camilere gittiğimizde özellikle tarihi büyük ve güzel olan camilere gittiğimizde o caminin güzelliklerini çekiyor ve paylaşıyoruz. Bu o camiye gösterilen sayıyı ve cami sevgisini ifade ediyor.
Ama uygunsuz bir kıyafetle, tasarımını yaptığın elbiselerin reklamını yapmak için camide uygunsuz poz vermek de ne oluyor?
Git sokakta yap tasarım reklamını. Sahnelerin parlak ışıkları altında yap. Ağaçların altında yap.
Yani başka bir yerde yap. Cami ibadet yeridir. O camide hiç ibadet edilmese bile orası camidir.
Keşke oraya girdiğinde Müslümanlara saygı için bir başörtüsü takıp uzun bir etek giyerek resim çektirseydin. Camiye saygı duyuyorum, huzur veren mekan filan deseydin.
Camilere girerken Müslüman olmayan kadınlara başörtüsü ve uzun etek verilir. Neden? Camiye saygısızlık olmasın diye. Müslümanlar rencide olmasın diye.
Onlar da bu verilen kıyafetleri giyerler, camiyi incelerler, namaz kılanlara bakarlar, okunan Kur’an’ı dinlerler.
Şöhretini ayakta tutup, ticaretini artırmak için uygunsuz kıyafetle camide poz vermek hiç yakışmadı sana. Zaten savcılık da soruşturma başlatmış.
Bu sanatçılara, bu popüler olmuş kişilere ne oluyor anlamıyorum. Canı sıkılan ya imam hatiplilere dil uzatıyor. Ya da gidiyor camide uygunsuz kıyafetle moda pozları veriyor.
Sanatçılar, bu ülkenin memesinden süt emen, burada yaşayan, burada ticaret yapan, para kazanan kimseler, yaşadıkları ülkenin manevi ve kutsal değerlerine saygılı olmayı öğrenmeli.
Eda Taşpınar’ın kadınlara yönelik kozmetik ürünlerle ilgili ticaretteki vizyonu, “kadınları mutlu etmek” miş.
Bir insan önce kendini mutlu etmeli. Şimdi camide uygunsuz poz vererek hangi kadını mutlu ettin acaba?
Sen bu yanlış davranışınla kadınları mutlu etmedin ve yarısı kadınlardan oluşan Müslüman milletimizi mutsuz ettin, huzursuz ettin. Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkıştın.
Umarım yaptığının yanlış olduğunu idrak edip Allah’tan af, bu milletten de özür dilersin.