Son zamanlarda ‘Öz Şefkat’ ile ilgili bazı kitaplar okuyorum. Bunların hepsi de Budistlerin fikirlerinden yola çıkılarak hazırlanmış. Bakış açıları Allah merkezli değil, insan merkezlidir. Diyeceksiniz ki, bunun neresi yanlış. Yanlış olan şey, insanın her şeyin kaynağı olduğunu iddia etmesi… Yanlış olan şey, insanı merkeze koyarken Allah’ı rafa kaldıran bir bakış açısına sahip olması.
Biraz araştırdım. Kuantum Manyetizma Şifa Sistemi gibi bir çok yeni türedi bilimsellik maskesi altında sunulan yöntemler, insanların kendilerini ilah yerine koyan, her şeyin, her gücün insanda olduğunu kişilere kabul ettirmek isteyen bir anlayışa sahip.
Ankara Üniversitesi’nde doktora yaptığım yıllarda bir hocamız, “İnsanda tanrı olma potansiyeli var.” deyip dururdu. Sonra anladım ki, hoca da insanı merkeze alan, Allah’ı bilinçli olarak insan hayatından çıkan pozitivizmin ve onun uzantılarından dolan hümanizmin etkisinde kalmış.
İnternet üzerinde kısa bir araştırma yaptım gördüm ki, yüzlerce yazı var insanın şifacı olması ile ilgili. Nasıl şifacı olunacağını, şifacı olmanın özelliklerini, ruhsal şifacı olmanın belirtilerini, şifacılığına nasıl hazırlanılacağını konu edinen bir çok yazı, kurs vs. bir taraftan korkunç bir rant kapısı olmuş durumda bu şifacılık. Biyoenerji konusu da bir insanın şifacılığıyla bağlantılı yeni trend rant kapılarından…
Asıl kaynağı ise Batıda yapılan çalışmalar. Şifacının İngilizcesi healer. Bu kelimeyi yazın internette karşınıza ne kadar çok malzeme çıkacaktır. Ruhsal şifacı ise, Spiritual Healer olarak isimlendiriliyor. Hinduizmle de bağlantılı bu şifacılık Batıda büyük bir rant kapısı. Kurslar, terapiler vs.
Bunlar insanın Allah ile bağını bilinçli bir şekilde unutturmaya yönelik, kökleri pozitivizm, hümanizm, Budizm, Hinduizm olan top trendler.
Demem o ki; bir Müslüman şuurlu, bilinçli olmalı. Sosyal medya üzerinden sunulan bu şifacılık oyunlarına gelmemeli. Ve asla şifacının insan olduğu yalanına kanmamalı. Bizim inancımıza göre Allah Şafidir, yani gerçek Şifacı, gerçek Şifa Veren. İnsanların, ilaçlar, yöntemler bunların hepsi bir vesiledir. İnsan aciz ve zayıf olarak yaratılmıştır. Fiziksel olduğu kadar ruhsal rahatsızlıkları olabilir.
Bir çok duygularla donatılmış tek varlık insandır. İnsanın kendisi şifacı olmadığı gibi, doktorlar da şifacı değildir. Onlar da Allah’ın mükemmel olarak yarattığı insanın rahatsızlıklarına iyi gelecek yolları, yine Allah’ın yaratmış olduğu bitkilerden vs. üretilen ilaçlarla tedavi etmeye çalışan kimselerdir.
Bu hümanist, Budist, pozivitist şifacılık anlayışı Allah’ın insana müdahalesini ortadan kaldırıp insanı sahipsiz ve sığınaksız, çaresiz bırakmaktadır aslında.
Bu yüzden şifacılık iddiasında bulunanlara dikkat etmek lazım. Elbette gerçek bilimin, tıp biliminin, psikiyatrinin buluşlarından faydalanacağız. Ama her şeyin vesile olduğunu, gerçek Şifa verenin Şafi olan Allah olduğunu unutmayacağız.
Şuara Suresi 80. Ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor bir peygamberin dilinden: “Hasta olduğumuz zaman bana Şifa veren O’dur.”
Bizi yoktan var eden, mucize bir vücut veren, bizi sayısız duygularla donatan, rızkımızı veren, nefes alıp vermemizi sağlayan, varlıkları bizim hizmetimize veren Allah’ın bizi imtihan etmek için bazen de hasta ettiğini, bizi hastalığı misafir olarak gönderdiğini unutmamamız gerekir.
Günümüz dünyası bize her yönden dinimizi ve Allah’ı unutturmaya çalışıyor. Benliğimizi ön plana çıkarıyor, bizleri birer kibir ve gurur abidesi yapmaya çalışıyor. Halbuki insan zayıftır, acizdir. Bir mikrop bazen sonunu getiriyor. Bu yüzden bizim kendimizi ilah yerine koymamızı sağlayan şifacılık gibi yanıltıcı tuzaklara düşmememiz, Allah’a yönelmemiz, O’nu isimleriyle tanımamız lazım. Allah’a inanmak, O’nu isimleriyle tanımak ve sevmek, sevgimizin gereğini ise ibadet ve güzel ahlakla yapmak en büyük amacımız olmalı.