On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı bize elveda diyor artık. Şöyle bir bakalım, neler yaptık bu ay boyunca ve bundan sonra da neler yapmalıyız?
Ramazan ayı boyunca oruçlarımızı tuttuk. Yani normal günlerde yeme-içme gibi yapılması helal olan davranışları yapamadık. Çünkü Rabbimiz öyle emretmişti. Helal olan şeyleri Allah’ın emriyle terk ettiğimize göre, Allah’ın yasakladığı şeyleri de yapmaktan vazgeçebiliriz. Çünkü oruç tutarken yapılmaması gereken şeyleri yapmamayı emir veren de; her zaman içki, kumar, zina, ana-babaya isyan gibi büyük günahları işlemeyi yasaklayan da aynı Allah. Bu yüzden eğer varsa kötü alışkanlıklarımız, bunlardan bir an önce kurtulmalıyız. Ramazan orucunun bir adı da sabırdır. Ramazan bizi sabretmeye alıştırdı. Bu sabrımızı günahlardan uzak kalma hususunda da kullanmalıyız.
Diğer taraftan Ramazan boyunca bir taraftan oruç tutarken bir taraftan da namazlarımızı kıldık. Hiç namaz kılmayan birçok Müslüman Ramazan’da namaz kılmaya ve ayrıca yirmi rekat ilave nafile namazı da kılmaya alışıyor. Demek ki ibadetleri yapmaya doğru içimizde güzel bir istek var. Bunu sadece Ramazan’a has bir durum olarak düşünmemek gerekir. Çünkü yüce Rabbimizin namaz emri günde beş defadır. Bu beş vakit namaz bize günlük olarak verilen nimetlere karşı bir şükür görevidir. Nimetleri veren Allah’a şükrümüzü yapmalıyız.
Bu yüzden Ramazan ayı bitince namazı bir kenara bırakmak yerine, sabırla devam etme kararlığında olmak gerek. Çünkü ecel gizlidir ve her an gelebilir. Deprem felaketi de gösterdi ki ölüm hiç beklenmeyen bir anda ansızın gelebiliyor. Namazlarımızı kılmamış bir şekilde ahirete göçtüğümüz zaman, imandan sonra en büyük hesabın namaz olacağını bilelim ve namazlarımızı kılmayı asla ihmal etmeyelim.
Ayrıca Ramazan’ın bir adı da Kur’an ayıdır. Bu mübarek ayda Kur’an okur Müslümanlar. Kur’an’ı güzel okuyanlardan dinler. Bir Ramazan’da birkaç hatim yapanlar olduğunu biliyorum. Bu güzel bir bir davranış. Ama bu takdir edilecek davranış neden sadece Ramazan’a has kalsın ki… Kur’an okuma alışkanlığımızı Ramazan’dan sonra da devam ettirmeye bir engel yok.
Ancak şu hususa dikkat etmek gerektir: Kur’an-ı Kerim bize Allah’ın mesajıdır. İman, ibadet, ahlak ve ahkam ayetlerini içinde barındıran bu ilahi kitabın mânâ ve mesajlarına da ihtiyacımız var. Çünkü bizzat Kur’an ile muhatap olmanın insanı iman, ibadet, ahlak ve ahkam hususlarındaki etkisi çok fazla.
Bunun için Kur’an’ı Ramazan ayı bittiğinde de az da olsa okumaya devam edelim, bir de okuduğumuz yerlerin anlamlarını en azından Diyanet mealinden okuyalım. Anlayamadığımız yerler hususunda ise Diyanet'in Kur’an Yolu tefsirine başvuralım. Google’a Diyanet Tefsiri yazdığınızda hemen karşınıza çıkıyor.
Diğer bir husus da yardımlaşma. Ramazan bir yardımlaşma ayıdır. Zekat ve sadakalar yoğun olarak Ramazan’da verilir. Zaten oruç ibadeti aç ve susuz kalarak yapılan bir ibadettir. Bu ibadet açlık vasıtasıyla aç olan insanların halini hatırlatmaktadır. Ramazan’da kazandığımız yardım etme alışkanlığını devam ettirmek gerek. Çünkü fakir fukara insanlar yalnızca Ramazan’da hatırlanmamalı. Onları her zaman hatırlamak gerekir. Fakir ve yoksul olan insanları bizzat bulup onlara yardım eli uzatmalıyız.
Hasılı Ramazan ayı bizden ayrılıp giderken, bize bu güzel davranışları armağan olarak bırakıyor aslında. Önemli olan bizim bunları almamız; sabırla, sebatla uygulamamız. Kötü davranışları bırakıp iyi davranışları yapmak, bize farz olan namaz ibadetimizi günlük beş vakit olarak yerine getirmek, fakir ve yoksul insanlara yardım etme ahlakını devam ettirmek bizim gerçek mümin olmamızın da en önemli göstergeleri arasındadır.
Allah ile olan bağımızı yalnızca Ramazan’da değil, her zaman korumak imanımızın gereğidir. Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınmadığımız zaman şeytanın oyuncağı olacağımızı da yazalım aklımızın bir köşesine.