Ölümden kimler korkar? Allah’a ve ahirete imanı olmayanlar ölümden çok korkar. Çünkü bunlara göre ölüm bir yok olmaktır, toprağa karışmak ve bir daha sevdiklerinden ebediyyen ayrılmaktır.
İşte bu ebedi firak ve ayrılık düşüncesi insanı dehşete düşürür. Çünkü insanın fıtratı ebedi yok olmayı değil, ebedi olarak var olmayı, yaşamayı arzu eder. Bu ebedi yaşama istek ve arzusunu insanın içinden söküp atmak mümkün değildir.
Bir ateistin bir yazısını okumuştum. Ahirete inanmadığını söylüyordu. Ama yine de “Ben inanmıyorum ahiretin olduğuna. Ama keşke olsaydı” diyordu. İşte bir ateiste bile “keşke” dedirten şey, insanın vicdanının ve fıtratının sesidir.
Bu yüzden inançsız insanlar “ölüm” lafından pek hoşlanmazlar. Hiçbir zaman ölümü hatırlamak istemezler. Bundan dolayı ölümü, sonsuz ayrılığı hatırlarına getirmemek, bu düşüncenin yıkıcı eleminden kurtulmak için eğlenceye, alkole, uyuşturucuya sığınırlar. İnsan aklını geçici olarak kaybettiği zaman bunları düşünmez belki ama ayık olduğu zaman aklına gelir yine. Daha doğrusu etrafındaki canlıların ve insanların ölmesi hep bir hatırlatmadır. Ölümü ve sonsuz ayrılığı hatırlatır ve insanın kafasına bir tokmak gibi vurur.
Ölümden, başka kimler korkar peki? Müslüman ve mümin olduğunu söylediği halde imanın gereğini yerine getirmeyen insanlar çok korkar. Hatta bu salih amel işlemeyen kimseler, günah işlemeye ve ibadetleri yapmamaya devam ederlerse, zamanla Allah’ı ve ahireti inkar etmeye bile başlayabilirler.
Ölünce yaptıklarının hesabını vereceğini bilen bir kimse elbette ölümden dehşet alır. O halde ölümden korkmamak için, ölümü sevmek için mümin olan insanların imanlarının gereğini yerine getirmesi gerekir. Yani; Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınır. Ölümden korkmamak, ölümü sevmek zor bir iş. Ama insan gideceği yere azığını hazırlarsa o zaman zor değil. çünkü sevdiği Allah’a kavuşacaktır insan. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi, kim Allah’a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever.
Ölümden çok korkan insanların bir kısmı da dünyaya, dünya nimetlerine çok bağlı olan, dünya yaşamına aşık olan, haram helal ayrımı yapmadan dünya lezzetleri peşinde koşan, bir başka ifadeyle dünyaya çok büyük bir hırsla yapışan insanlardır. Dünyaya en büyük hırsla yapışan kimseler ise Yahudilerdir. Bakara suresi 96. Ayeti onların bu durumunu şu şekilde beyan ediyor: “Sen Yahudîleri, hayata karşı insanların en hırslısı olarak bulursun.” Bu hırstır ki, onların gözleri karartıyor, sarhoş ediyor. Zalimliklerinin asıl sebeplerinden birisi de budur.
Dünyaya, dünya malına, paraya, pula, maddeye bağımlı olan kimseler hep dünyada kalmak, daha çok kazanmak, daha çok imkan elde etmek isterler. Çünkü bunların hayatlarının amacı budur. Böyle insanların ölümden korkmamaları mümkün değil. İşin garibi bu Yahudiler ahiretin de sadece kendilerine ait olduğunu düşünecek kadar da hadlerini aşıyorlar. Yani hem dünyaya dört elle sarılıyor, hem de ahiretin kendilerine has olduğunu iddia ediyor. İşte konuyla ilgili ayette şöyle buyruluyor:
“Onlara, 'Şayet Allah katında ahiret yurdu, diğer insanlara değil de yalnız size ait ise ve bu iddianızda doğruysanız haydi ölümü isteyin bakalım!' de. Kendi elleriyle yapıp ettikleri işler sebebiyle hiçbir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir.”
(Bakara, 2/94-95)
Yahudiler ölümü temenni edemezler. Çünkü dünyaya çok hırsla yapışıyorlar. Maşukaları olan dünyanın ellerinden gitmesini temenni etmezler. Bir de zalimlik yapmaktadırlar. Allah onların yaptıkları zulümleri çok iyi biliyor. En son zulümleri de Filistinli çocukları ve kadınları öldürmek.
İşte gözlerini dünya hırsı bürümüş ve tahrif edilmiş Tevrat’ın yanlış yönlendirdiği bu Yahudilerin çocukları, Filistin’de Filistin komandolarının karşısına çıkamıyor. Zırhlı araçların içinde yok olmayı bekliyor.
Şunu iyi bilmek gerekir ki, kim ölümden korkmazsa gerçek zafer onlarındır. Ailesinden yedi şehit veren Filistinli küçük çocuğun “Zafer Allah’ın izniyle bizim olacaktır” demesi bu yüzden olsa gerek. Vatanı, milleti, dini, namusu için öldürülenin şehit olduğuna inanan ve ölümün yüzüne gülen insanlara karşı zafer elde etmek, onlara gerçek anlamda galip gelmek mümkün değildir.
Bebek katili, terör devleti İsrail zaten insanlığın vicdanına çoktan gömülmüştür. O bir cenazedir artık.