Ben hayvanları severim. Küçükken kedi, tavşan ve muhabbet kuşu besliyordum. Onlarla ilgilenmek, arada bir sevgi bağı kurmak insanı rahatlatıyor. Çocuklarıma da özellikle tavşan ve akvaryum balığı aldım hep. Çocukların psikolojik gelişimlerinde bu evcil hayvanlarla ilgilenmenin çok önemli rolü olduğu bilinmektedir.
Mesele ben beslediğim tavşanımın kaybolmasından dolayı çok ağlamıştım. Sevdiğim bir şeyin kaybolabileceğini o zaman öğrendim. Bu kaybolma, ayrılığın insana acı bir veren bir şey olduğunu öğretti bana.
Ankara’da doktora yaptığım yıllarda çocuklarım için tavşan almıştım. Beşinde katta oturuyordum.
Günlerden pazardı. Ben salonda kitap okuyordum. Çocukların feryadı ve ağlamasıyla irkildim. Ne oldu diye koştum. En küçük kızım o zaman henüz 8 yaşında filandı. Göz yaşları içinde “tavşanımız aşağı düştü” dedi. Ama nasıl hıçkırıyordu. Diğer çocuklarım da aynı şekilde. Hemen aşağı koştuk hep beraber.
Zavallı tavşan yerde uzanıyordu, gözü açıktı ama vücudu hareket etmiyordu. Yavaşça kucağıma aldım. Çocuklarım “veteriner yok mu, hemen götürelim” dediler. Hemen koştuk. Veterinerin yerini bulduk ama Pazar olduğu için kapalıydı. Ne yapacağımızı şaşırdım. Geri eve dönerken, kucağımdaki tavşan korkunç bir şekilde ses çıkardı ve o son sesiydi. Sonra gözlerini tamamen kapadı.
Çocuklar ilk defa bir ölüm görüyorlardı. Tavşanı öylece bir köşeye atmak olmazdı. Çünkü aylardır bizim evimizde idi ve onu çok seviyorduk. Sonra tavşanın cenazesini bir bahçede ağacın altında bir mezar kazıp gömdük. Hatta o vesile ile birer fatiha okuduk. Çocukların önem verdiği bu tavşana bir baba ve anne olarak bizlerin de gereken değeri vermemiz gerekiyordu.
Şu bir gerçek; sevdikleri bir hayvanın ölümüne katlanmayı öğrenen bir çocuk, zamanla sevdiği insanların ölümüne de katlanmayı öğrenmiş oluyor.
Hayvanları sevmek, çocukların dünyası için de büyüklerin dünyası için de önemli. Önemli önemli olmasına da, bu sevgiyi de abartmamak gerekir .
Yani; hayvan sevgisi, insan sevgisinin yerine geçmemeli. Bugün bazı kesimlerde hayvan sevgisi insan sevgisinin önüne geçmiş durumda. Çocuk sahibi olmak istemiyor, ama bir köpeğe bir kediye çocuktan daha çok ilgi gösteriyor.
Hayvanı çocuklarla birlikte sevmek ayrı, çocuğu sevmeyip de onun yerine bir hayvanı koymak çok ayrı. Hayvan seviyorum deyip de, vahşi bir pitbul alıp onun insanlara zarar vermesine seyirci kalmak çok farklı ve çok hastalıklı bir durum.
Hayvanların aç kaldığını, sokaklarda yaşadığını söyleyip de açlıktan ölen insanları görmezden gelen bazı kimselerin var olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hayvanları sevmek de hiçbir beis yok. Belki birçok faydası da var. Ama ipin ucunu kaçırıp da hayvan sevgisini insan sevgisinin önüne geçirmeyelim. Hayvana hayvan kadar değer verelim. Hayvanları sevmek, bizlere insanı da sevmeyi öğrenmeye bir basamak olmalı.
İnsan sevgisini ortadan kaldıran bir hayvan sevgisi fıtrata aykırı ve belki de patolojik bir durum.
Hayvan sevgisi, köpek ısırdığı için kuduz olan ve geç fark edilen bir çocuğa acımanın ve onu sevmenin önüne geçerse, bu çok ciddi bir sorundur.
Köpekleri sevmek, kedileri sevmek onların insanlara zarar vermesini de hoş görmeyi gerektirmez. İnsan sevgisi, bu hayvanların kontrol altında tutulmasını sağlamaya vesile olmalı.
Küçük bir çocuk kuduz olmuş ve ölümle pençeleşiyor. Neden? Köpekleri sevdiği için onlara fazla yaklaşmış ve köpek onu ısırmış. Bu acı olay Bitlis’in bir köyünde cereyan ediyor.
Hayvanların başıboş olarak dolaşması sadece köylerin değil, şehirlerin, hatta büyükşehirlerin de en büyük sorunlarından. Özellikle köpekler sokaklarda tehlike saçmaya devam ediyor. Çocukları ısırıp parçalamaya çalışan köpeklerin var olduğu bir gerçek.
Belediyelere bu konuda çok önemli bir görev düşüyor: başıboş, sahipsiz kedi ve köpekleri toplayıp uygun barınaklara götürmek, orada bakımlarını yapmak. Köyler de çoğu yerde mahalle olduğu için belediyeler köylerdeki bu sahipsiz hayvanları toplamalı.
İnsana değer vermek ve sevmek, hayvanların insanlara zarar vermesini önlemeye çalışmak demektir.
Ben diyorum ki, hayvanları sevelim, onlarla ilgilenelim. Ama bu sevgiyi fazla abartıp da hayvanları putlaştırmanın da alemi yok.