Bütün ibadetler Allah emrettiği için yapılır. Ancak ibadetlerin aynı zamanda insanın şahsi hayatına ailevi hayatına toplumsal hayatına bakan çok önemli hikmetleri de vardır.
Örneğin beş vakit namazı Allah emrettiği için kılarız. Bununla birlikte biz namazdan disiplinli olmayı öğreniriz. Namaz kılarak her zaman Allah'ı hatırlarız. Allah'ın emirlerini ve yasaklarını hatırlarız. O’nun emirlerini yapar, yasaklarından kaçınırız.
Oruç empatiyi yaşatır
Yine örneğin Ramazan orucunu da Allah emrettiği için tutarız. ibadetin ibadet olması için, Allah’ın emri olmasından dolayı yapılması şarttır. Fakat bunun yanında orucun birçok hikmetleri de vardır. Orucun şükrün anahtarı olması, nefsi terbiyede çok önemli bir rol oynaması bu hikmetlerden bir kaçıdır. İşte bu hikmetlerden bir tanesi de insana empatiyi öğretmesidir; hatta empatiyi bizzat yaşatmasıdır.
Empati bir insanın kendisini başkasının yerine koymasıdır. Örneğin bir insan acı çekiyor. İnsan kendisini acı çeken ve hasta olan bir insan gibi hayal ederek, düşünerek ve hissederek o insana bu empati dolayısıyla yardım eder.
İşte Yüce Rabbimiz Ramazan'da bizi empatiye sevk eder aslında. Çünkü hiç karnı acıkmayan bir insan, aç kalan insanların halini asla anlamaz. Ama Ramazan'da bir ay boyunca oruç tuttuğumuz için aç kalırız. Başka zamanda gerçek açlık çekmez çoğumuz. Çünkü acıkmadan yeriz. Farkında olarak veya olmayarak üç belki daha fazla öğün yemek yeriz. Ara öğünlerle çoğu insan gerçek açlığı hissetmez. Ama oruç vasıtasıyla Allah’ın emrini tutarak açlık çekmek bize, aç kalan insanların durumunu idrak ettirir, hissettirir, hatta yaşatır. Bu, empatinin çok daha ötesinde bir durumdur.
Çünkü empati acı çeken de sıkıntı çeken insanın sıkıntısını hissetmeyi gerektirirken, orucun bize sağladığı şey, bizzat aç kalan insanın durumunu yaşamak şeklindedir. Bu hal bizi aç kalan insanın durumunu yaşayarak ona merhamet edip yardım elini uzatmaya sevk eder. Bu yüzden sadakalar ve zekatlar genelde Ramazan'da verilir. Bu ayda insanların hayır- hasenat duyguları coşar.
Gerçek oruç nasıl olur?
Diğer bir husus da şudur: Gerçek oruç sadece mideye tutturulan oruç değil. gerçek oruç insanın aza ve duygularına da bir nevi oruç tutturmaktır. Yani oruç vasıtasıyla nasıl insan kendisini orucu bozacak şeylerden koruyorsa, yasaklanan şeyleri yapmaktan engelliyorsa, duygularını ve azalarını da yasaklanan şeylerden uzak tutmalıdır.
Dilin onucu dili gıybet, iftira, yalan ve kötü sözlerden sakındırmaktır. Gözün orucu gözü haramlardan sakındırmak, her şeye ibret nazarıyla bakmaktır. Kulağın orucu kulağı, fuhşa ve ahlaksızlığa sevk eden sözleri ve şarkıları dinlemekten sakındırmak, Allah’ı hatırlatan şeyleri dinlemeye yönlendirmektir.
Ayakların orucu, haram olan yerlere gitmeyi terk etmektir. Hayalin orucu, hayal sinemamızda irademizle güzel filmler oynatmaktır, kötü hayallerden hayalimizi engellemektir. Elin orucu haram olan şeylere el uzatmamaktır. Aklın orucu, batıl fikirlerden uzaklaşmak, hile yapmamaktır. Oruç bizi her türlü kötü ve yanlış olan fiil ve davranışlardan uzak kalmaya sevk ederse gerçekten oruç olur. Yoksa insan sadece aç kalmış olacaktır.