Özdemir İnce 1936 Mersin doğumlu. Hukuk okumak istemiş, sonra ayrılmış, Gazi Üniversitesinde Fransızca okumuş. Bir müddet öğretmenlik yapmış. Fransa’da Fransızca eğitimi almış bir süre. Türkiye’de Hürriyet Gazetesinde, Aydınlık gazetesinde yazılar yazmış. Şimdilerde Cumhuriyet gazetesinde yazıyor. 90 yaşına yaklaşmış. Artık içinden gelen sesleri, ölüm ve ölüm sonrası sesleri dinleyip bir kenara çekilmesi ve hesap yerinde karşılaşacağı durumu düşünmesi gerekir diye aklına geliyor insanın.
Ama hayır. O yerinde durmuyor. Son nefesine kadar da duracağı benzemiyor. Özdemir ince aynı zaman şair. Şiirleri var çeşitli konularda. Fakat o şiirleriyle değil, yazdıkları deli saçması yazılarla, ya da bazı televizyonlarda yaptığı bardağı taşıran konuşmalarıyla gündeme gelmeye çalışıyor.
Özdemir ince, solcu bir yazar. Bedii Faik, ölmeden iki sene önce, yani 2013 yılında Bağımsız Dergi’de Özdemir İnce’nin sevdiği solcu yazarlardan birisi olduğunu söylüyor. Atatürk Devrimlerini en iyi, en anlamlı yazan kişiymiş Özdemir İnce. Zaten toprağı bol olsun, Bedii Faik de hızlı bir devrimci idi. Demokrat parti düşmanlığı, onu 27 mayısın Yılmaz Savunusu yapmıştı. Sahibi olduğu Dünya gazetesi 27 Mayıs’ı ve darbecileri öve öve bitiremiyordu. İşte bu devrimci yazar, Özdemir İnce’nin iyi bir solcu ve devrimci olduğunu söylüyordu.
Zaten Özdemir İnce de kendisini jakoben olarak görüyor ve cumhuriyetçiliğin aynı zamanda jakobenlik olduğunu savunuyor. (Özdemir İnce, Hürriyet, 28.03.2009)
Özdemir İnce’nin kendisini nitelendirdiği jakoben ise Fransız ihtilaliyle anılan bir grup. Bakalım neler yapmışlar bunlar:
“Jakobenler veya Jakoben Kulübü, Fransız Devrimi ertesinde Fransa'ya yaklaşık bir yıl süreyle egemen olan ve devrimden çok daha fazla kanın döküldüğü Terör Dönemi'ne sebep olmuş Fransız siyasi partisidir. Gücünün zirvesinde iken 420.000 civarında üyesi olan kulübün siyasi yöntemi Jakobenizm olarak anılır.
Önde gelen üyeleri Maximilien Robespierre, Marat ve Mirbau'dur. Karşı devrimci komplolar üzerine harekete geçmişler, ancak muhalif hareketleri bastıralım derken çok daha büyük öfkeye sebep olmuşlar ve ayak üstü yapılan mahkemelerle birçok insanın idamına karar vermişlerdir. Daha sonra yol açtıkları bu kanlı dönem kapanırken kendi başları da giyotine gitmiştir. Önderleri Maximillien Robespierre'in düşüşü ve idamıyla birlikte kulüp de etkisini ve gücünü yitirmiş ve sonunda kapatılmıştır. Grup ayrıca Fransız Devrimi'ndeki Terör Dönemi'nin uygulayıcısı ve öncüsü olarak tanınmıştır.”
Neymiş efendim, Jakobenler ayak üstü yapılan mahkemelerde Fransız devrimine karşı çıkanlardan bir çok insanın idamına karar vermiş olan, Fransız Devrimi’ndeki Terör Dönemi’nin uygulayıcısı ve öncüsü olarak biliniyormuş. Demek ki, devrimci zihniyetin eline fırsat geçse kendi ideolojisini uygulatmak için neler yapmaz.
İşte hızlı solcu, devrimci ve jakoben olan Özdemir İnce, yıllardır diline doladığı bir meseleyi, yine temcit pilavı gibi ısıtıp gündeme getirmiş. Zaten çalıştığı gazetelerde bu görüşlerini sık sık gündeme getiriyor. Bu defa da bir televizyon programında konuşmuş. Diline doladığı konu da İmam Hatip Liseleri.
Neymiş efendim İmam Hatip Liseleri sadece imam yetiştiren okullar olmalıymış. Rahatsız olduğu konu imam hatip liselerinden mezun olanlar mühendis, hukukçu, doktor, eczacı filan olması. Siyasetle ilgilenmelerini, siyasete atılmalarını da hazmedemiyor bir türlü. İnce’ye göre İmam Hatip Liseleri’nden bilim adamı çıkmazmış meğer. Tabii Özdemir ince Türkiye’deki şimdilerde pusuda bekleyen ve ilk fırsatta milletin tepesine binmek isteyen jakoben, devrimci, dine düşman bir zihniyetin temsilcisidir. Tek özlemleri tek parti döneminin diktatörlük uygulamaları. Adı cumhuriyet ama kendisi despotluk olan bir dönemin tekrar gelmesi.
İnşallah o günler tekrar gelmeyecektir. İmam Hatip Liseleri’ndeki müfredat, eski medrese müfredatı değil. İmam Hatip Liseleri’nde din ilimlerinin yanında fen ilimleri de okutuluyor. Bu yüzden lisenin sadece adı İmam Hatip. Yoksa sadece imam yetiştiren bir kurum değil. Zaten imamların büyük çoğunluğu artık İlahiyat Fakültesi mezunu.
İmam Hatip Liseleri toplumun bir ihtiyacı. Bugün yüzbinlerce genç İmam Hatip Liseleri’nde okuyor. Hem dinlerini öğreniyor, hem de dünyalarını. Sınavlara girip kazandıkları takdirde her üniversitede okuma haklarına sahipler. Tıpkı diğer meslek liseleri gibi.
Bilindiği gibi bin yıldır Müslüman olan bu milletin dinini ortadan kaldırmak için çok gayret gösterildi. Allah demek yasaklandı. Kur’an öğrenmek engellendi. Arapça ezan yasak edildi. Başta Bediüzzaman Said Nursi olmak üzere birçok İslam alimi sürgün edildi, hapse atıldı, aralarında idam edilenler oldu.
Jakoben Devrimciler çatlasa da patlasa da bu milletin dine yönelişine engel olamayacaklardır. Çünkü dereleri tersine akıtmak, insanın fıtratına aykırı hareket etmek mümkün değil. Keşke İmam Hatip Liseleri’nin kalitesi artırılırsa ve keşke Bediüzzaman Said Nursi’nin teklif ettiği üniversite projesi hayat bulsa da üniversitelerde sadece fen bilimleri değil, din ilimleri de okutulsa. Yani Mühendis de üniversitede dinini öğrenme imkanı bulsa, doktor da bu imkana kavuşsa.
Böylece bilimin cevap veremediği bir çok soruya cevap bulmuş olurlar. Kuvvetli bir Allah ve ahiret inancına sahip, sorumluluklarının bilincinde insanlar olarak yetişirler. Bugün toplumdaki en büyük sorun dini de bilimi de insanların tam olarak öğrenememesi. Bu yüzden bocalıyoruz toplum olarak.
İkisini birleştirip din eğitimi görenleri bağnaz olmaktan, fen bilimlerini öğrenenleri de hileci ve şüpheci olmaktan kurtarmak gerekir. Çünkü din ilimlerini okuyanlar, fen bilimlerinde eksik olursa bağnaz olurlar, taassuba düşerler. Fen bilimlerini okuyanlar da iyi bir dini eğitim almazlarsa bu defa hileci ve şüpheci olurlar.