Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gitti. Seçimlerin sonucu milletimizin takdirini ve tercihini yansıtmaktadır. Türkiye demokratik bir ülkedir. Bazı eksiklikleriyle birlikte demokrasinin hakim olduğu bir ülkedir. Herkes hür iradesini kullanarak oyunu verir. Bu seçimde de öyle oldu. Ama bir şey daha oldu.
50 binden fazla vatandaşımızın şehit olduğu, yüzbinlerce kişinin yaralandığı, yüzbinlerce insanın evsiz kaldığı deprem bölgelerinde iktidar partisinin oylarının yüksek olmasından dolayı bir kısım kendini bilmez, insanlıktan nasibi olmayan kimselerin ileri geri laflar etmeye başladığını görüyoruz.
Hatta her şeylerini kaybetmiş insanların bir şehre sığınıp belediyelerin imkanlarıyla kaldıkları yerden kimi belediyelerce çıkarılmaya çalışıldığını herkes öğrenmiş durumda.
Kimi sosyal medya kullanıcısı bu siyasal tercihten dolayı eğer üç beş kuruşluk yardım yapmışsa haram ediyor yaptığı yardımı, kimisi siyasi tercihlerinden dolayı olmadık hakaretler ediyor.
Allah’tan ki bunların sayısı çok değil. Milletimizin büyük ekseriyeti yaptığı yardımı Allah rızası için yapıyor. Zaten her şeylerini kaybetmiş olan bu kardeşlerimizi üzen insanların da bir garantisi yok. İnsanın her an başına herşey gelebilir.
Adıyaman’a bir dernek çatısı altında nakdi yardım yapmak için gittiğimizde bir kardeşim kendisine zekat zarfı verince “Şu garip tecelliye bak. Geçen sene ben de zekat dağıtıyordum. Şimdi zekat alıyorum. Hiç aklıma gelmezdi böyle bir duruma düşeceğim” demişti. Evini, iş yerini, yakınlarını kaybedip de zekat alacak duruma gelen o kadar çok kardeşimiz var ki.
İnsan yardım üzerinden ve siyasi tercih üzerinden insanları sözleriyle, davranışlarıyla rencide etmemeli. Kur’an’da yüce Rabbimiz, “güzel bir söz, kendisine eziyet bitişen sadakadan daha hayırlıdır.” buyurur.
Kötü söz söyleyeceksen, yaptığın yardımı başa kakacaksan hiç yapmayacaksın o yardımı. Allah katında da insanlar katında da böyle bir yardımın hiçbir değeri ve kıymeti yok.
Siyasetçilere de bir çift sözüm var: Hangi partinin belediye başkanı olursanız olun, siz o şehrin bütün insanlarının belediye başkanısınız. İnsanlar arasında ayrım yapamazsınız. Hele de depremzede olarak sana sığınmış insanlara geldiği bölgenin siyasi tercihinden dolayı yanlış bir davranışta bulunmak, ne insanlığa, ne insafa, ne vicdana sığar. Ama bir insanın insanlıktan nasibi yoksa, vicdanı tefessüh etmişse, her şeyi siyasi tercihe göre değerlendiriyorsa artık ona söyleyecek bir söz bulamıyorum.
İnsanoğlu ne oldum değil, ne olacağım diye düşünmeli. Kim bilir belki de bugün kovduğunuz, hakaret ettiğiniz insanlar bir gün sizin yardımınıza koşacak ve kim olduğunuzu, siyasi tercihinizin ne olduğunu sormayacak bile.