Şefkat hissi herkeste var. Ama kadınlarda çok daha fazla. Yüce Allah bütün duyguları insanın fıtratına yerleştirdiği gibi şefkat duygusunu da yerleştirmiştir. Bu yüksek şefkat hissi fedakarlık ve kahramanlık gibi yüksek duyguları içinde barındırır.
Fıtratını kendi eliyle bozmamış olan hanımlarda şefkat hissinin tam ve mükemmel bir şekilde görev yaptığını söylememiz mümkün. Bu mükemmel duygu sayesinde anneler, çocukları için çok büyük fedakarlıklar yaparlar. Bunun karşılığında ise hiçbir şey istemez ve beklemezler. Çünkü çocukların büyümesi, beslenmesi, eğitilmesi, topluma, vatana ve aileye önemli katkılar sağlayacak olgun ve fedakar bir birey olması annelerin bu şefkatli fedakarlıkları sayesinde gerçekleşir.
Bir annenin bu duygu sayesinde katlandığı zorlukları dil ile ifade etmek imkansız. Onu ancak yaşayan elleri öpülesi anneler bilirler. Geceleri uykusuz kalırlar ama bundan şikayetçi olmazlar. Onların altlarını temizlerler. Onları bağırlarına basar, sevgi ve şefkatlerinin safi sütünden yudum yudum içirirler.
Şefkat duygusu sayesinde anneler çocuklarını her türlü tehlikeden korumak isterler. bunun için de gerekirse canlarını bile feda ederler. Çocuğunu yangından kurtarmak için kendisi yanan çok anne vardır. hem bu sadece insan annelerinde değil, hayvan annelerinde de bulunur. Kendi yavrusunu düşmandan korumak için düşmanın pençeleri altında parçalanan anneler vardır.
Günümüzde annelerin bu yüksek şefkat duygularının eksik kullanıldığını görüyoruz. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Lema’lar isimli eserinde bildirdiği gibi şefkatlerini suiistimal ediyorlar. Yani şefkatlerini kötüye kullanıyorlar. Bu şefkati kötüye kullanma nasıl olmaktadır?
Bir anne çocuğunun iyi beslenmesini, iyi bir okulda okumasını, iyi mevkilere gelmesini ister. Bu da normaldir. Ama bütün bunlar sadece çocuğun dünya hayatını kurtarmaya yöneliktir. Dünya hayatında çocuğunun dünyevi geleceği tehlikeye düşmesin diye her türlü fedakarlığı yapar. Bu normaldir aslında. Ama burada eksik olan bir yön var. O da çocuğun manevi hayatının ihmal edilmesidir.
Çocuğu dünyevi istikbal tehlikesinden korumak için her fedakarlığı yapan bir anne, eğer onun ebedi geleceği için bir şey yapmıyorsa, şefkatini suiistimal ediyor, yani kötüye kullanıyor demektir. Günümüzde kötüye kullanmanın daha arttığı görülüyor.
Dikkat edelim lütfen! Eğer bir anne çocuğuna dini bir terbiye vermiyorsa, ana güzel ahlakı öğretmiyorsa, ona Kur’an öğretmiyorsa, onu namaza alıştırmıyorsa, sabahları namaza kaldırmayıp acıyorsa bu anne şefkatini kötüye kullanmıyor demektir.
Anne aynı zamanda insanın ilk öğretmenidir. Ona küçük yaşta dinimiz güzelliklerini öğretmezse, o çocuğun büyüyünce iyi bir Müslüman olması çok zordur. Neredeyse imkansızdır. Bir annenin aynı zamanda babanın yapması gereken şey, çocuğuna güzel bir dini terbiye ve eğitim vermektir. Dünyevi gelecek için fedakarlıklar yapalım, ama ahiret için, üstelik çocuğumuzun dünyevi ve uhrevi mutluluğu için ona dini değerleri öğretmezsek, Allah katında sorumlu olacağımızı unutmayalım.
Bir Hadis-i şerif bildirildiği gibi hepimiz çobanız. Patron işçilerinden, öğretmen öğrencilerinden, anne-baba da çocuklarından sorumludur. Bu sorumluluğumuzu çocuğumuzun hem dünyevi hem de uhrevi hayatını düşünerek yerine getirirsek, işte o zaman şefkati en doğru şekilde kullanmış oluruz.
Bütün anneler şimdi düşünmeli: acaba ben Allah’ın bana verdiği şefkati suiistimal ediyor muyum? Bu sorunun cevabını dürüst bir şekilde verip ona göre herkes kendisine hesaba çekmeli ve kendisine çekidüzen vermeli.