Bir fark var, farkında mısın?
Herkes konuşuyor...
Herkes görüyor…
Herkes duyuyor…
Herkes yaşıyor.
Bununla beraber kimse benzemiyor diğerine.
Farkındasın değil mi?
İnsan sayısı kadar farklı bakış var. Farklı görüş, duyuş, seziş var...
Var, çünkü sınır yok. Sınırsızlığın ve sonsuzluğun yaşandığı bu aleme sınır konmamış.
Her insan ayrı bir alem!
Sınırı olsaydı, her şey aynı kalırdı.
Yenilik olmazdı.
Değişim olmazdı.
İlk insan avlanıp etini çiğ, çiğ tüketiyordu.
Şimdi de insan et yiyor.
Tandırda, ızgarada, közde, kiremitte, tencerede, fırında…
Sınırı yok gelişimin.
Çiğ etten pişmiş ete serüven epey uzun…
Ve gelişim sınır tanımıyor.
Haberi güvercinler taşırdı bir yerden bir yere. Ayaklarına bağlanan notlarla…
Sonra telgraf telleri taşıdı.
Daha sonra telefon telleri taşıdı.
Sonra, radyo, televizyon frekansları ile taşındı haberler yol gözleyenlerin kulağına.
Şimdi internet kabloları taşıyor haberi.
Uzakları yakına getiriyor.
Avcunun içine, kucağına koyuyor haberi, bilgiyi.
Mağaranın soğuk duvarlarını evi yapan insanoğlu şimdi akıllı evlerde uzaktan kumandalı mekanlarda yaşıyor.
Gelişimin sınırı yok.
Sonu yok.
Sonsuzluk ile yarıştayız.
Kazananın hep değişeceği bir sonsuzluk bu.
Bir bilenin üzerinde başka bir bilenin olduğu bir sonsuzluk yolculuğunda
Kazanmanın nihayi noktası yoksa bu yarışta tek rakip kendisidir insanın.
Farkında mısın?
Yanlış ve haksız rekabet ile yorulmuş, bunalmış insanoğlunun ne hale ulaştıklarının…
Farkında mısın; gelinen yerin ihanet, cinayet, intihar, gasp, savaş, terör olduğunun?
İnsanoğlu yaratılan her şeyde yaratıcının sonsuz ve sınırsız yaratma kudretini fark ettiğinde kendi varlığının ve alemin varlığının manasını anlayabilir biliyorsun değil mi?
Böylece farklılıkların gerekliliğini kabul edip rekabete girmeden kendi yolunda sağlıklı hızlanabilir.
Yoksa, yolun sonunda yarışa kurban gitmiş kayıp insanların artan sayısı sürüp gidecek..
Farkında mısın nereden nereye nasıl geldiğinin ve ne durumda olduğunun?