Kuraklıkla geçen kış mevsiminin, sonuna yaklaştık derken İstanbul’un şiddetli bir fırtına ile zorlandığı bu günlerde Güneydoğu feci depremlerle yıkılıyor.
Can kaybı artarken, yıkılan binalar ve enkaz altında kalan insanlarla ilgili acılı haberler gelmeye devam ediyor.
Görünen o ki, yine ağır afetlerle imtihan ediliyoruz. Bunların görünen sebepleri Allah’ın varlık âlemindeki işleyişe koyduğu yaratılış kanunlarına riayet edilmemesinin ortaya çıkardığı sonuçları ifade ediyor.
Adetullah kanunlarına uymama ısrar ve inadının acı neticelerini böyle yaşıyoruz.
İşin manevî boyutuna bakan çok önemli ve ibretli bir mesajı ise Risale-i Nur Emirdağ mektubun da şu açıklamaları okuyoruz.
“Hususî, şahsı itibarıyla hıyanet eden, hususî tokat yer. Eğer memur ise, kanun namına kanunsuz ihanet eden, ilişen, o memlekete, o bîçare ahaliye bir umumî tokada vesile olur. Ya zelzele, ya yağmursuzluk, ya hastalık, ya fırtına gibi umumî belâlara bir vesile olur.”
Duamız o ki, kayıplar daha da artmasın...Yaşananlardan dersler alınsın. Tedbirler oluşturulsun.
Kar, kış, soğuk, gece, karanlık, enkaz ve binlerce bina, on binlerlerce kurtarıcı bekleyen insan için "Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendime zulmedenlerden oldum." Enbiya-87 duası ile Yunus Peygamber gibi hızlıca kurtuluş bulunsun.
Milletimize ve Suriyeli kardeşlerimize geçmiş olsun. Vefat edenlere Rabbimiz rahmet eylesin.
Yaralılara hayırlı ve âcil şifalar ihsan etsin.
Enkaz altında kalarak kurtarılmayı bekleyenlerle arama-kurtarma ekiplerinin ve kış ortasında evsiz kalanların yardımcısı olsun.
Böyle musibet ve afetlerin imtihanından beterinden hepimizi muhafaza etsin.
Başımıza gelenlerden doğru dersler çıkarıp gereğine uygun karşılık vermeye muvaffak eylesin.
Tüm sebeplerin çaresiz kaldığı
Acılı günde tek Kurtarıcının Rabbimiz olduğu hep hatırda olsun.