Rabbimizi anlatan, bildiren ve tanıtan sonsuz sayıda deliller kainatın her noktasında bulunmaktadır. Bu delillerle ilgili Risale-i Nur Külliyatında geçen bir ifadede, bu delillerin bir kısmının “nur” gibi, bir kısmının “hava” gibi ve bir kısmının da “su” gibi olduğu ifade edilmiştir.
“Marifetullah” Yüce Yaratıcıyı isim, sıfat ve şuunatı ile tanımaktır. Marifetullah makamının yüksekliği ile ilgili şu ifade, marifetullahın ne kadar yüce bir mertebe olduğunu göstermektedir.
“Kat'iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır.”
Mektubat, 20.Mektub.
Burada ifade edildiği gibi insaniyetin en yüksek mertebesi ve en büyük makamı olan marifetullah makamına çıkabilmek için basamaklara ihtiyaç bulunmaktadır. Burada, denizden bir katre olarak, sonsuz sayıda delillerden (basamaklardan) birkaçı anlatılacaktır.
Günlük yaşantımızda kullandığımız ve âdiyat perdesi altında göremediğimiz çok sayıda delil bulunmaktadır. Bunları görememenizin sebebi; bazen sathi bakış, bazen dikkatsizlik ancak en önemli sebebi ise mânâ-yı ismi ile bakmamızdır. Mânâ-yı harfi ile yani “ne güzel” yerine “ne güzel yaratılmışlar” şeklinde bakabilsek bu delillerin çoğunu kolaylıkla görebiliriz.
Bu delillerden bazılarının “nur” gibi, bazılarının “hava” gibi ve bazılarının da “su” gibi olduğu Risale-i Nur Külliyatında ifade edilmektedir. (Mesnevi Nuriye)
“Nur” gibi olan delilin; görünür fakat ne hissedilir ne de tutulur olduğu ifade edilmiştir. Buna örnek olarak elektrik verilebilir. Her gün kullandığımız telefon şarj aletimizin kablosundan 1 amper elektrik akımı geçmektedir. Bunun ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Bakır kablonun yapıldığı bakır elementinin atom yapısını oluşturan nötron, proton ve elektron adı verilen parçacıklardan 1 saniyede 6250000000000000000 elektron, incecik tel içinden geçerek 1 amperlik akımı oluşturmaktadır. Bu bir amperlik elektriği bir lamba devresine bağladığımızda yanan lamba ile bu delili görebiliyoruz. Bu elektriği duyularımızla hissetme veya elimizle tutma şansımız yoktur.
“Hava” gibi hissedilen fakat ne görünen ne de hissedilen delillerden da sonsuz sayıda bulunmaktadır. İnsan akciğeri bu marifet delillerinden birisidir. Bir yaratılış mucizesi olan akciğerde; her nefes alışımızda 300 milyon hava kesesinin şişmesiyle alveollere gelen kirli kan temizlenir. Yaklaşık 60 metrekarelik bir yüzey alanında bu olay gerçekleşmektedir. Yani küçük bir evin alanı kadar bir alan akciğer içine yaratıcı tarafından yerleştirilmiştir. Diğer taraftan, nu alan sayesinde teneffüs edilen soğuk hava vücut sıcaklığına hızlı bir şekilde düşürülür. Örnek olarak; -40 santigrat derecede teneffüs edilen hava düşünüldüğünde, kısa bir zaman içinde bu havanın sıcaklığını vücut sıcaklığına yükselten akciğerlerin ne büyük bir marifetullah delili olduğu daha iyi anlaşılır.
“Su” gibi görülen, hissedilen fakat elle tutulamayan bir delil de insan vücudunun sıcaklık denge mekanizmalarıdır. Sıcak havalarda vücuttan daha fazla ısı atılabilmesi için kan damarları genişler, soğuk havalarda ise tam tersi kan damarları büzüşür. Çok sıcak havalarda (40 santigrat derecenin üstünde) terleme mekanizması ile vücut sıcaklığı korunurken, çok soğuk havalarda titreme ile ısı üretilerek vücut sıcaklığı muhafaza edilir. Isıl denge mekanizmaları adı verilen tüm bu sistemler yaratılış harikalarıdır.
Saymakla bitmeyen marifetullah delilerini görmek için kainata ve mevcudata mânâ-yı harfi ile bakmak gerekir. Rabbim bizleri mevcudata bu şekilde bakabilenler arasına dahil etsin inşallah.