Terörsüz Türkiye Süreci ile ilgili olarak yaşanan gelişmeler üzerine çok önemli ve hayati bir adım da TBMM tarafından atıldı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yaptığı açıklamada 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' adı verilen ve Terörsüz Türkiye Süreci ile ilgili olarak çalışmalar yapacak bir komisyonun kurulduğunu açıkladı. 51 Milletvekilinden oluşacak bu komisyon süreç ile ilgili olarak yapılacak yasal çalışmalar için gerekli hazırlıkları yapacak ve bunları TBMM Genel Kuruluna sunacak.
Bu önemli konunun bu şekilde yasal bir zemine kavuşması ve ülkemiz mevzuatında bulunan ve anti demokratik zihniyeti yansıtan, tek parti döneminden kalma, ihtilal dönemlerinde mevzuata eklendiği halde bugüne kadar düzeltilmesi imkânı bulunmamış hükümlerin de bu vesile ile yeniden gözden geçirilmesi ve demokratik bir zemine oturtulması, geleceğimiz açısından çok büyük bir kazanım olacaktır. Bu yasal düzenlemeler, terörün tamamen sona ermesi ile birlikte her alanda ülkemizin demokratik gelişimine engel olan bütün prangaların da sökülmesine vesile olursa, çok büyük ve hayırlı bir adım atılmış olacaktır.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Komisyonun ilk toplantısında çok önemli bazı açıklamalarda bulundu. Tarihe önemli bir not olarak kaydedilmesi gereken bu konuşmanın bazı bölümlerinde Numan Kurtulmuş, şu hususlara değindi:
‘’Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde hareket ederek, kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir. Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır.’’
‘’Burada toplanmış olan komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz. Bu komisyon, millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır. Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır.’’
‘’Bugün, FETÖ dâhil darbe girişimlerini boşa çıkaran ve terör örgütünün etkisini kıran kararlı adımlarla birlikte yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Yeni dönem; siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Evladını yitiren annenin, dükkânını kapatmak zorunda kalan esnafın, yaylasına çıkamayan köylünün ve kamu adına görev yaparken can veren, şehit olan kamu görevlisinin acısı hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra birbirinden kopartılan, aralarına tel örgüler çekilen halklar artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor. Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede terörsüz Türkiye, aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir.’’
‘’Gayet açıktır ki Türk-Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli kodudur. Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık yalnız savaş meydanlarında değil; alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir. Biliyoruz ki Selahaddin Eyyubi’yi, Nureddin Zengi’yi anlamadan bu toprakların hakikatini kavrayamayız. Alparslan’ın ve Kılıçarslan’ın yaptıklarının özünü anlamadan, birlikte yürümenin anlamına ulaşamayız. Hepsi kendi çağlarında; adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, paydaşlığın, sevinci ve tasayı ortaklaştırmanın, hülasa milletçe beraber yürümenin öncüleri, sembolü olmuş büyük şahsiyetlerdi. Bugün de bizler, halkın tam da içinden çıkan o akla yaslanarak, o millî irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz.’’
‘’Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler, insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir. Eğer terör belasıyla uğraşmamış olsaydık, eğer bütçemizin önemli bir bölümünü yıllarca terörle mücadeleye değil kalkınmaya ayırabilseydik, nice okullar, üniversiteler, hastaneler çok daha önceleri inşa edilebilirdi. Daha çok öğrenci daha nitelikli eğitimle buluşur, daha çok insanımız sağlığa daha kolay ve hızlı erişirdi. Yeter ki ortak kelimelerimiz barış, ortak hedefimiz kardeşlik olsun. Bu çatı altında konuşulmayacak hiçbir konu yoktur. Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş, birlik ve kardeşliğin parçası olma iradesini içersin. Bu olumlu sürecin parçası olan vicdan sahibi herkese, her kuruma bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki katkı veren herkes, bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiştir ve gösterecektir.’’
‘’Akif’in “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” dizeleriyle, Nazım’ın da “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle ifade ettiği hayali, yani siyasetin eliyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuz, borcunda olduğumuz kardeşliği inşallah büyüteceğiz ve hep birlikte topluma yayacağız. Yine aynı şekilde, büyük bilgin ve mutasavvıf, Kürtçenin büyük şairi Ahmed-i Hânî’nin düşünceleriyle ifade edersek: “Halkların kalbi adaletle birlikte atarsa millet olur.” Dil değişir, kıyafet değişir, coğrafya değişir ama ortak duygular bâki kalır.’’
‘’Bu süreç, Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Burayı tekraren söylüyorum: Bu süreç, Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz, müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Bu zeminde farklı fikirlerin ve hissiyatların, ortak akılla bir akılda birleşmesini sağlayacak bir anlayışla çalışacaktır. Komisyonun görev ve sorumlulukları arasında, özellikle silah bırakma sürecinin millet adına takibi büyük önem taşımaktadır. Bu süreç, hukuki çerçevesiyle, sosyal zeminiyle, siyasal diliyle dikkatle izlenmeli, yönlendirilmeli ve gerektiğinde öneriler sunulmalıdır. Kürdün onurunu korumayan bir dili, Türk’ün gururunu hiçe sayan bir söylemi; barışa değil, yeni kırılmalara neden olan yaklaşımlar olduğunu ifade etmek isterim.’’
‘Komisyonumuz, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkâr edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesaretini gösterdiği bir anlayışı temsil edecektir. Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir. Her kimlik, milletimizin asli rengidir. Hiçbir vatandaşımız, kimliğinden, dilinden ve inancından dolayı ötekileştirilemez. Bu uğurda milletin iradesine sonuna kadar bağlıyız.’’
**********
Üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanacak olan komisyonda, kanun teklifi hazırlanması ile ilgili kararlar, üye tam sayısının üçte ikisi ile alınacak. Komisyonun toplantıları tam olarak tutanakla kayıt altına alınacak ve kapalı yapılan toplantıların tutanakları gizli kalacak. Komisyon toplantılarına gerekli görüldüğü hallerde, resmi ve özel bütün kuruluşlardan ilgili kişiler davet edilebilecek ve konu ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerine başvurulacak. Komisyon normal şartlarda haftada iki kez toplanacak ve komisyonun görev süresi üyelerin üçte iki çoğunluğu ile iki aylık süreler halinde uzatılabilecek. Komisyon, TBMM Başkanı veya görevlendireceği bir üyenin başkanlığında toplanacak. Başkan veya üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla komisyon çalışmalarını sona erdirme kararı alınabilecek.
Komisyonda AK Parti 21, CHP 10, DEM Parti ve MHP 4'er, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi ise 3'er milletvekili ile temsil edilecek. Ayrıca, TBMM'de grubu bulunmayan HÜDA PAR, Yeniden Refah Partisi, TİP, EMEP, DSP ve DP de komisyonda 1'er milletvekili bulunduracak. Komisyon 51 üyeden oluşacak. Böylece TBMM’de temsil edilen bütün siyasi partiler bu komisyona üye verecek. Ancak İYİ Parti komisyona üye vermeme kararı aldığı için, bu partiye tahsis edilen üç üyenin Ak Parti, CHP ve Dem Parti arasında paylaşılmasına karar verildi.
'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu', kurulduğu günden itibaren toplantılarına düzenli bir şekilde devam etti. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önerisiyle TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bugüne kadar 15 toplantı gerçekleştirdi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan 51 kişilik komisyon, 120 civarında kişiyi davet ederek dinledi. Komisyonda konuşanlar sürecin olumlu sonuçlanması konusunda hemfikir olurken, sürece ilişkin farklı görüş ve taleplerini dile getirdiler.
Meclise davet edilenler arasında Milli Savunma Bakanı, MİT Başkanı, İçişleri Bakanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, TBMM eski başkanları, şehit aileleri, gaziler, Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, bölgede faaliyet gösteren sivil toplum örgütü temsilcileri, gençlik ve kadın kuruluşları, işçi, işveren ve memur sendikaları, barolar ve terörle mücadeleye katılan askerler yer aldı.
TBMM’de kurulan komisyon, 15 toplantının sadece birini basına kapalı olarak gerçekleştirdi. Basına kapalı olan bu toplantıda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, komisyon üyelerine süreç hakkında bilgi verdi.
Komisyon’da konuşan, Şehit anneleri, ‘’ Öcalan’ın serbest kalmasını kabul etmiyoruz” görüşünü öne çıkarırken, çocukları için nöbet tutan Diyarbakır anneleri ise, ‘’PKK’nın elinde olan çocuklarının kendilerine teslim edilmesini’’ istediler. Barış anneleri, "Çocuklarımızı değil, silahlarımızı toprağa gömelim. Asker anaları, gerilla anaları birbirimize sarılalım" ifadelerini kullandılar. Komisyonda konuşan Baro temsilcileri, AİHM ve AYM kararlarının uygulanması yönündeki taleplerini dile getirdiler.
Bu zor ve büyük sorumluluk gerektiren çok önemli konuda görev üstlenen 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun önünde uzun ve zorlu bir süreç bulunmaktadır. Temennimiz, ülkemiz ve milletimizin geleceğini en güzel bir şekilde teminat altına alacak şekilde birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun bütün ülke sathında egemen olacağı ve her vatandaşın kalbinde yer bulacak şekilde güzel çalışmaların yapılması ve bunların da TBMM tarafından kabul edilerek taçlanıp, topyekûn bir millete armağan edilmesidir.
Bu kadar maddi ve manevi kayıp ve yaşanan bunca acının ardından ulaşılan bu çok önemli merhalenin başarı ve bütün beklentilere cevap verecek şekilde sonuçlanması, topyekûn bir milletin en büyük arzusudur. Bu çok büyük beklentiyi, bazı basit sebeplerden dolayı heder etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
**********