Eğitim sistemindeki eksiklikler ve ailelerin çocuk eğitimdeki ihmalleri, her geçen gün acı ve dramatik meyvelerini çok daha dehşetli bir şekilde vermeye devam ediyor.
Gün geçmiyor ki yüreğimizi dağlayan, içimizi kanatan, manevi değerlerimizin ne kadar zayıfladığını, inanç mefkûremizdeki dejenerasyonun ne kadar hızlandığını gösteren bazı hadiseler ile karşılaşmış olmayalım.
Bu kadar üzücü ve vicdanları kahreden olaylar karşısında, ortaya konan tepkiler ve bunlardan alınması gereken dersler ise, maalesef meselelerin çözümü için gerekli olan irade ve inisiyatifi tam olarak harekete geçiremiyor.
Aileler olarak, evlatlarımızın milli ve manevi değerlerimizi benimsemeleri ve bunları bir hayat tarzı haline getirerek yaşamaları için üzerimize düşen görevleri, hem aileler olarak ve hem de devlet olarak olması gerektiği şekilde yerine getiremiyoruz
Maalesef aileler olarak bizler de, rahat yaşama telaşı ve daha çok kazanma hırsı ile manevi değerlerimize ve mukaddes dinimizin huzur verici umdelerine büyük oranda sırt çevirmeye başladık.
Maddi refah içinde yaşama telaşı, ruhumuzu kemiren ve kalplerimizi ifsat eden lüks yaşama tutkusu, neredeyse manevi hayatı ve dinimizi yaşama arzusunu çok büyük oranda dumura uğrattı.
Antalya Serik'te meydana gelen, bizleri yürekten yaralayan Kur'an tekmeleme olayı, yetersiz eğitim sistemi, ailelerin büyük ihmali ve internet esaretinin bir nesli ne hale getirebileceğinin acı ve çarpıcı bir örneğidir.
Burada muhakkak ki eğitim sistemi ve müfredatın eksiklik ve yetersizliği, üzerinde durulması gereken en önemli konuların başında gelmektedir.
Bu milleti ayakta ve diri tutacak en önemli mesele, hiç şüphesiz ki dinimiz İslam’ın ruhlara ve kalplere huzur ve saadet veren, yaşanılan hayata değer ve anlam katan esasları ve umdeleridir.
Bu milletin evlatlarını, başka hiçbir ideoloji ve dünya görüşü huzurlu ve mutlu kılamaz. Bunun için mutlaka bütün ders kitapları, özellikle fen dersleri yeni ve cesur bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.
Sanattan Sanatkar’a, Eserden Müessir’e, Nizamdan Nazım’a götüren bir bakış açısı ve İlahi kudret ve azameti nazara veren bir anlayış ile anlatılacak dersler ve bu çerçevede yeniden düzenlenecek Müfredat Programı, elimizden kaymaya ve milletimizin dini ve manevi değerlerinden uzaklaşmaya başlayan ve sayıları önemli bir seviyeye ulaşan gençlerimizi yeniden kazanmak için en büyük ve faydalı bir reçete işlevini görecektir.
En azından, bu anlayış ile hazırlanmış yardımcı ders kitaplarının süratle tavsiye edilmesi ve bu konuda yeni kitapların yazılmasının teşvik edilmesi gerekir.
Bazı Avrupa ülkelerinde, mukaddes kitabımız Kur’an’a yapılan saldırılar karşısında gösterilen tepkiler göz önüne alındığında, benzer saldırıların ülkemizde de yaşanmış olmasının, ne kadar hazin bir manzara ile karşı karşıya geldiğimizin en açık bir delilidir.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Talim ve Terbiye Kurulu yetkilileri, hiç vakit kaybetmeden, bu ciddi konu üzerinde çalışmaya başlamalıdırlar. Bizim yanlış, yetersiz ve eksik eğitim anlayışları ile daha fazla kaybedecek evladımız ve zamanımız yoktur.
Bir tek insanımızın ve bir tek gencimizin bu rüzgârlara kapılarak heder olmasına gönlümüz razı olmaz.
Bu arada ailelerdeki ihmal ve dikkatsizliklere de değinmek gerekir. Aile eğitimi, hiçbir bahanenin arkasına saklanarak ihmal edilecek bir konu değildir. Evlatlarımızın göz göre göre elimizden kayıp gitmesini istemiyorsak, çocuk eğitimini en büyük ve öncelikli meselemiz olarak görülmeli ve gerekli olan her türlü gayreti göstermeliyiz.
Biz aileler olarak, milli ve manevi değerlerimize gereken önemi vermeli, bunları yaşamak için gayret göstermeli, lafızdan ziyade, fiilen ve yaşayarak evlatlarımıza örnek olmalıyız.
Ailelerin, sorumluluklarının farkına vararak, çocukları ile ciddi olarak ilgilenmeleri ve inanç ve manevi değerleri benimsetmek için gerekli olan gayreti göstererek yeterli zamanı ayırmaları gerekir. Buna da çok küçük yaşlarda başlanmalıdır.
İnternet ve sosyal medya konusu da, her geçen gün daha da büyüyen bir felaket olarak içimizi ve ailemizi kemirmeye devam ediyor. Gözümüzün nuru evlatlarımızı, sosyal medya ve internet âleminin çirkef ve ifsat edici dünyasına teslim edemeyiz. Hep beraber ciddi çareler düşünmeliyiz.
Bu konuda aileler olarak kontrolü elden bırakmamalı ve evlatlarımızın dönüşü olmayan bir yola girmelerinin önüne geçmek için üzerimize düşen vazifeleri, iş işten geçmeden yapmalıyız.
Uğrunda canımızı vermekten zerre kadar çekinmeyeceğimiz mukaddes kitabımıza, böyle elim ve feci bir saldırıyı evlatlarımız vasıtasıyla görmek ne kadar acı ve elem verici bir hadisedir.
Bir daha böyle üzücü hadiselerle karşılaşmamak ve gencecik evlatlarımızın yanlış bazı düşünce ve fikirlerin esiri olmalarına mani olmak veya boşlukta ne yaptığını bilmeyen insanlar olarak yetişmelerinin önüne geçmek için, hep beraber ve elbirliği ile üzerimize düşen her türlü gayreti göstermekten başka bir çare yoktur.
Bu bizler için asla ihmal edilmemesi gereken en öncelikli vazifelerin başında gelmektedir.