Maneviyat âlemimizden bir yıldız daha kaydı.
Mahmut Ustaosmanoğlu Hazretleri, uzun süren bir hastalığın ardından, 93 yaşında emaneti hakiki sahibine teslim etti ve ebediyet âlemine kanat çırptı.
Trabzon’un Of ilçesinin Tavşanlı köyünde 1929 yılında dünyaya gelen Mahmut Hoca Efendi; ilim, irfan ve irşad yolculuğuna çok küçük yaşlarda başladı. Bir maneviyat aşığı olan babası ve salihat-ı nisvandan olan annesinin rahle-i tedrisi ile başlayan bu ilim ve hikmet yolculuğu, bütün hayatı boyunca hiçbir kesintiye uğramadan aşk ve heyecan ile devam etti.
10 yaşında anne ve babasının nezaret ve tedrisi altında Kur’an’ı hıfzetti. 16 yaşında icazet alan Mahmut Efendi, köyünde ders vermeye başladı.
Bütün ömrünü Kur’an’a ve İslami hakikatlere hizmet yolunda harcadı ve bunun için geçtiği bütün kavşaklarda bedel ödemekten çekinmedi.
Kurduğu ilim, irfan ve feyiz meclislerine yüzbinlerce insan katıldı. Bu mübarek insanlar, burada nurlanan kalpleri ve mutmain olan akılları ile cemiyet hayatına edep, ahlak ve faziletin en güzel yansımaları ile katkıda bulundular.
Yüzbinlerce insanın iman ve istikametine hizmet etmek için gecesini gündüzüne kattı.
Medreselerin kapatıldığı zor bir dönemde, hem kendisi ilim tahsili yolunda birçok meşakkate katlandı ve aynı zamanda başkalarının da bu ilimleri tahsil etmesi için rehberlik ve hocalık vazifesini, en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştı.
Şeairin ihyası ve sünnet-i seniyyenin hayata yansıyarak devam etmesi için çok kararlı, sabırlı ve istikametli bir duruş sergiledi.
O’nu yakından tanıyanların şehadetiyle, son derece halim, selim ve mütevazı bir kişiliğe sahip olan Mahmut Efendi, ehl-i sünnet akaidini tasavvuf ile mezcederek günümüze en bereketli ve feyizli bir şekilde ulaştıran mümtaz zincirin son halkalarından birisiydi.
1954 yılında İstanbul Fatih-Çarşamba’da bulunan İsmailağa Camii’ne imam olarak atanması ile birlikte çok farklı ve müstakim bir hizmetin gönülleri fetheden yolculuğu başlar. Bu camide, ilim, irfan ve irşad halkaları hiç eksik olmaz.
İstanbul ve Türkiye’nin dört bir yanından bu halkalara katılmak ve bu feyizden istifade etmek için gelen insanların ardı arkası hiç kesilmez. Özellikle sabah namazlarından sonra yapılan sohbetlerin tesiri halka halka birçok diyara ulaşır.
Bu imamlık görevi 1996 yılında emekli oluncaya kadar devam etmiştir. Bu camide Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca Efendi’nin kırk yılı aşkın bir süre ile yapmış olduğu ilim ve tasavvuf sohbetleri ile çok mümtaz ve müstakim bir cemaat meydana gelir.
Bu camideki ilim ve irfan sohbetleri, emekli olduktan sonra da kendisi ile birlikte yakın talebe ve müntesipleri tarafından hiçbir fasılaya uğramadan devam ettirilmiştir.
Nakşibendi Tarikatı’nın Halidiye koluna mensup olan Mahmut Efendi Hazretleri arkasından, bu milletin iman ve istikametine hizmet eden çok sayıda âlim ve mürşid bırakan ve "Mürşid-i Kamil" unvanını tam anlamıyla hak eden büyük bir maneviyat yıldızıydı.
12 Eylül İhtilalinin ardından vaaz verdiği camide baskına uğradı ve Selimiye Kışlası’nda gözaltına alındı. 28 Şubat Sürecinde en fazla baskı, taciz ve tarassuta uğrayanlar içinde, hiç şüphesiz Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi ve İsmailağa Cemaatini de en başlarda zikretmek gerekir.
O’nun yetiştirdiği ve yolunu takip eden bu âlim ve mürşidler, inşallah kıyamete kadar bu milletin ve ümmet-i İslamiyenin sırat-ı müstakim üzere yaşamaları için üzerlerine düşen vazifeleri en iyi şekilde yerine getirmeye devam edeceklerdir.
Büyük zatların vefatı, muhakkak ki bir paratoner vazifesi de görür. Millet ve âlem-i İslam’a gelecek birçok bela ve musibetleri üzerlerine çekerek bu fani hayata veda ederler.
Bütün hayatı hizmet, külfet, meşakkat ile geçen Mahmut Efendi Hazretlerine, Allah’tan gani gani rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Rabbim mekânını cennet ve makamını ali eylesin. Ailesi başta olmak üzere, bütün talebe ve müntesipleri ile sevenlerine ve İsmailağa Cemaatine başsağlığı niyaz ediyorum.
Mahmut Efendi Hazretleri ile birlikte, iman ve Kur’an’a hizmet ile geçen istikametli bir hayatın ardından vefat eden bütün ehl-i iman için şu güzel müjdeyi tam bir gönül rahatlığı ile ifade edebiliriz.
"Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz."