Eyüp Sultan Mezarlığında (II)

Abdulkadir Menek

Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Nur Talebelerinin Ağabeyi” olan Abdullah Yeğin de, Eyüp Sultan’a bakan mezarında haşrin sabahını bekleyenlerden. Eyüp Sultan Mezarlığında, yan yana diğer muhterem abilerle beraber, inşallah cennet bahçelerinden bir bahçe olan kabrinde tenezzüh eden, müstakim ve muhlis Nur Kahramanlarından olan Abdullah Yeğin Ağabey, 1940 yılında Kastamonu’da okurken bazı arkadaşları ile birlikte Üstad’ı ziyaret eder. Üstad Hazretleri Meyve Risalesinde “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. Bize Halık’ımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar dediler. Ben de onlara ‘Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Halık’ı tanıttırıyorlar; muallimleri değil, onları dinleyiniz” ifadeleri ile bu ziyaretten bahseder. Ve böylece bu ziyaret, Altıncı Mesele’nin yazılmasına vesile olur.

Bu iki cümle ile ifade edilen hakikat, aslında inancından koparılmaya ve inkâr bataklıklarına atılmak istenen koca bir nesil için müthiş bir iman ve kurtuluş reçetesinin veciz bir ifadesiydi. Altıncı Meselenin araladığı kapıdan giren binlerce genç kardeşimiz, bu yolculuk ve tefekkür ile huzur ve saadet iklimlerinde ferahlatan nefesler almaya başlamıştı. O gençlerden birisi olan Abdullah Yeğin Ağabey’in bu şekilde başlayan iman ve Kur’an hizmeti, tam bir istikrar ve istikamet ile ömrünün son nefesine kadar devam eder.

Türkiye’nin birçok bölgesinde iman ve Kur’an hizmeti nöbettarlığını yaptıktan sonra İstanbul’a yerleşerek hizmetlerine devam eden Abdullah Yeğin Ağabey, çalkantılı dönemlerde bir istikrar ve istikamet abidesi olarak çok büyük bir hizmeti ifa etti. 1924 yılında Kastamonu’nun Araç ilçesinin Kıyan köyünde dünyaya gelen, 1951 yılında Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesini (DTCF) son sınıfında terk ederek Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetine giren Abdullah Yeğin Ağabey, bu intisabın hemen ardından Urfa’da açılan Nur Medresesi için görevlendirilir. Bu şekilde büyük bir ihlas ve fedakârlıkla iman ve Kur’an hizmeti yolculuğu vefat ettiği 2016 yılına kadar kesintisiz ve tam istikametle devam eder.

Risale-i Nur hizmetinde çok büyük bir yeri ve önemi olan Yeni Lügat’ı yıllar süren bir emek ve gayretin sonucu olarak hazırlar ve neşreder. Abdullah Yeğin Ağabey hatıralarında Yeni Lügat’ı Üstad’ın emirleri üzerine hazırladığını ifade etmektedir. Katıldığı birçok toplantı ve kongrede, kendisinden bir konuşma yapması talep edilince, genellikle bu talebi, Risale-i Nur’dan bir parça okuyarak yerine getirmeye çalıştı.

Duruşuyla, istiğnasıyla, sohbetleri ile daima iman hakikatlerine en güzel bir şekilde ayine olmaya gayret gösterdi.

Abdullah Yeğin Ağabey, 8 Temmuz 2016 günü İstanbul'da vefat etti. Fatih Camisi'nde ikindi vakti Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in imamlığında kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığında defnedildi. Allah mekanını cennet ve makamını ali eylesin.

Nurun hizmetinde sıdk numunesi.
Nurlara muhabbet dolu sinesi.
Bir öğrenci iken tanır Üstad’ı.
Merak ile takip eder bu adı.

Ziyarete gider, bir soru sorar.
İlim ve fen ile Halık’ı arar.
“Muallimler Allah’tan bahsetmiyor.’’
“Okullar manevi yoldan gitmiyor.’’

Üstad bilir, bu büyük musibeti.
Anlatır, nurdaki büyük hikmeti:
“Okuduğunuz fenlerden her biri.’’
“Tanıtır bize Halık-ı Kebir’i”

“Her ilmin kendine mahsus dili var.’’
“Onları dinleyen olur bahtiyar.’’
Formülü alınca Abdullah Yeğin.
Her derste böylece olur mutmain.

Sekiz sene Urfa’da hizmet eder.
Sebat ile Nurun yolundan gider.
Nurculara böylece “Abi” olur.
Huzur-u tammeyi Nurlarda bulur.

Hayatını vakfeder bu hizmete.
Ortak olur, bu manevi şirkete.

**********

Hüsnü Bayram Ağabey, çocuk yaşlardan itibaren iman ve Kur’an hizmetine hayatını vakfeden kahramanlardandır. Babası Hıfzı Bayramoğlu, Safranbolu Nur Talebelerindendir. Dehşetli bir baskı ve istibdatın hüküm sürdüğü bir dönemde hiç çekinmeden ve korkmadan iman ve Kur’an’a hizmet eden bahtiyarlardandır.

Safranbolu’nun Kahraman Nur Talebelerinden Hıfzı Bayramoğlu’nun evladı olan Hüsnü Bayram 1935 yılında Safranbolu’da böyle mübarek bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren kardeşi Yılmaz ile birlikte bu Kur’an hizmeti ile haşir ve neşir olarak büyüdüler. 1942 yılında henüz yedi yaşında iken risaleleri yazmaya başladı. İlkokul birinci sınıfından itibaren babasından duymaya başladığı iman hakikatlerini, bütün hayatı boyunca tam bir ihlas ve samimiyet ile yaşamaya gayret gösterdi.

Bu dönemde yazdığı risaleleri, tashih için Üstad’a göndermişlerdi. Bediüzzaman Hazretleri Afyon hapsinden tahliye olduktan sonra iki kardeş kendisini Afyon’da kaldığı evde ziyaret etmişlerdi. Üstad ikisinin de alnından öptükten sonra kendilerine “Sizlere Kastamonu’dayken dua etmeye başlamıştım. Abdurrahman’ım yerindesiniz. Eviniz de medrese-i Nuriyedir. Yazdığınız risaleleri tashih ettim, çok hizmet ettiler” diyerek dua ve iltifatta bulunmuştu.

Ortaokulu bitirdiği 1950 yılından itibaren Üstad’ın hizmetine girmiş, böylece uzun ve bereketli ömrünün hizmete ve nurlara tahsis edildiği dönem başlamıştı. Babası bir mektup yazarak kendisini Emirdağ’a, Bediüzzaman Hazretlerinin yanına göndermiş ve hizmetine kabul edilmesi istenmişti. Bediüzzaman Hazretleri de bu isteği kabul etmiş ve böylece Emirdağ’da kalmaya başlamıştı. Üstad’ın vefatına kadar geçen on yıl boyunca Bediüzzaman Hazretlerinin yakın hizmetinde bulunarak, meslek ve meşrebini yakından tanıma şerefini elde etmişti.

Üstad Hazretlerinin üçüncü vasiyeti olan Ayasofya’nın yeniden asli vazifesine döndürülmesi konusunda da Hüsnü Bayramoğlu Ağabey çok büyük gayretlerde bulunmuş, bizzat bir görüşmesinde kendisi de bu talebini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmişti. Hatta Üstad Hazretlerinin “Ayasofya yeniden Camii olacak. Ama ben görmeyeceğim, Hüsnü görecek’’ sözü tahakkuk etmiş ve Ayasofya’nın yeniden Camii olarak hizmete açılması için yapılan organizasyona Hüsnü Bayramoğlu ve Mehmet Fırıncı Ağabeyler davet edilmiş ve bu büyük şeref ve saadeti yaşamışlardı.

Hüsnü Bayramoğlu Ağabey rahatsızlandığı için 20 Mart 2021 tarihinde Kovid-19 testi yaptırmış ve testin ardından şu kısa açıklamayı yapmıştı:

"Kıymetli Kardeşlerim, dün yaptırdığım Kovid-19 testim pozitif çıktı. Bu vesileyle Cenab-ı Hak’tan maddi manevi hastalıklarımıza acil şifalar ihsan etmesini niyaz eder, müstecab dualarınızı beklerim"

Yaşlı olması ve bazı hastalıklarının bulunması sebebiyle Hüsnü Ağabey, bu gelişmenin hemen ardından hastanede tedavi altına alındı. Dört gün boyunca durumunda herhangi bir iyileşme görülmeyen ve daha da ağırlaşan Hüsnü Ağabey, yoğun bakım ünitesine yatırılarak entübe edildi.

Hüsnü Bayramoğlu Ağabey, yoğun bakımda yaklaşık yirmi beş gün entübe olarak tedavi gördüğü hastanede 18 Nisan 2021 günü saat 22.30’da vefat etti. 20 Nisan 2021 Salı günü Öğle Namazını Müteakip Eyüp Sultan Camiinde kılınan ve pandeminin bütün olumsuz şartlarına rağmen mahşeri bir kalabalığın katıldığı cenaze namazının ardından, vasiyeti üzerine abilerin medfun olduğu bölgede, Eyüp Sultan Kabristanında defnedildi. Allah mekanını cennet ve makamını ali eylesin.

HÜSNÜ BAYRAMOĞLU AĞABEY

Gençliğin baharında, girdi Nur hizmetine
Bereketli bir ömrü, vakfetti milletine
İhlas, gayret, metanet daim şiarı oldu
Ya Rab tam mazhar eyle, kerem ve rahmetine

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.