Dostlarla Hasbihal (4)

Abdulkadir Menek

Ey dost! Ortalıkta insanların moralini bozan ve heyecanını kaybetmesine sebep olan çok sayıda söz dolaşabilir ve olay yaşanabilir. Fakat ideal sahibi insanlar bu tür söz ve olaylara aldırmadan hedeflerine yürümeye devam ederler. Hatta bu tür sözleri ve olumsuz davranışları bir kamçı olarak kabul etmeli, heyecan ve şevkimizi artırmanın yollarını bulmalıyız.

**********

Ey dost! Dünyada insanların sahip olabilecekleri en büyük lezzetlerden bir tanesi de, gerçek ve samimi dost ve arkadaşlara sahip olmaktır. İşin bir başka güzel tarafı; bu dostlukların, müminler için ebed diyarında da devam ediyor olmasıdır.

**********

Ey dost! İnsanlar mağlubiyet duygusu yaşadıkları zaman, her şeye yeniden başlamak için gerekli olan azim ve inanca sahip olmak zorundadırlar. Bu gibi durumlarda iman ve tevekkül, tam bir cankurtaran vazifesi görürler. Tevekkül, çaresizlik durumlarında insanı yeniden hayata bağlayan ve yepyeni bir enerji veren esrarlı bir iksirdir.

**********

Ey dost! Ellerinden bulunan nimetler ile yetinmesini bilmeyen ve bunların şükrünü eda etmeyen insanlar, daha iyi nimetlere layık olma kabiliyetlerine sahip olamazlar. Kanaat, nimetlerin ehemmiyetini ve lezzetini arttıran en güzel ve temel unsur olmakla birlikte, daha güzel nimetlere ulaşmanın da yollarını döşer.

**********

Ey dost! Hak ve hakikat yolunda gösterilen en küçük bir gayret ve atılan ufak bir adım bile çok değerlidir. Doğruya ve güzele atılan her adımın değerini bilmek ve şükrünü eda etmek gerekir. Çünkü azim ve sebatla atılan küçük adamlar, daha büyük ve daha kararlı adımların habercisi olurlar.

**********

Ey dost! Nefisperest ve hakperest insanların arasında çok bariz ve kolayca anlaşılabilen bir fark vardır. Nefisperest bir insan için en önemli husus, kendisinin her zaman ve zeminde galip gelmesi ve önde görünmesidir. Hakperest ise, hakkın ve hakikatin galip gelmesi ve hükümran olmasını, kendi nefsi dâhil her şeyden ve herkesten üstün olmasını ister ve bundan memnun olur.

**********

Ey dost! Bebekler yürümeye başladıkları zaman önce küçük adımlar atar ve başkalarına tutunurlar. Sonra kendi başlarına, daha sonra hızlı bir şekilde ve en sonunda koşarak gider ve hayatlarını bu şekilde yaşar ve tüketirler. Fakat bizler bu koşunun, ecele ve kabre doğru olduğunu asla hatrımızdan çıkarmamalıyız.

**********

Ey dost! Bu dünya ücret ve lezzet yeri değildir. Hayatın çeşitli noktalarına konan zevk ve lezzetler, hayatın meşakkat ve sıkıntılarına karşılık olarak verilen ufak tefek teselli ödüllerinden başka bir şey değildir. Bu küçük lezzetlere takılıp kalmamak gerekir. Meşru çizgiden ayrılmayan ve bu fani hayatta küçük lezzetler ile iktifa edip gayrı meşru lezzetlere yönelmeyen insanlar; ebedi, daimi ve hakiki lezzetlere ulaşmayı hak ederler.

**********

Ey dost! Sahip olduğumuz doyumsuz ve azgın nefisler, yaşadığımız bu çetin imtihanın bir gereği olarak, bu dünyada yapmamız gereken hizmetlerin önüne en büyük engeller olarak konulmuştur. Nefislerini dize getirenler ve gayr-ı meşru lezzet taleplerine karşı çıkanlar kurtulur. Bu fani dünyada ne kadar hizmet edilirse, ebedi ahirette o kadar ücret alınır.

**********

Ey dost! Nefis bineğine ısrarla ve inatla binmeye devam eden insanların, sakin ve selametli bir yerde durmaları ve sükûna kavuşmaları çok müşkül ve büyük azim gerektiren meşakkatli bir durumdur. Yol yakınken bu felaket yolcusu bineği terk etmeyen insanların akıbeti, çok elim ve hazin bir uçurum olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.