2023 Yılının Ardından

Abdulkadir Menek

2023 yılını geride bıraktık. Ömür defterinden bir yılı, bir sayfayı daha geride bıraktık. Süratle gelip geçen bu yılların ardından gerekli olan muhasebeyi tam anlamıyla yapıyor muyuz, bilemiyorum. Türkiye olarak gerçekten çok zor ve meşakkatli günler yaşadık.

2023 yılı Türkiye için çok farklı ve özel bir yere sahip olacak. Yüzyıllar geçse bile, çok geniş bir bölgeyi ve on bir ili içine alan ve on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan büyük deprem asla unutulmayacak.

Depremde meydana gelen yüz milyar doları aşan maddi zarardan çok daha fazla bir şekilde, elbette kaybettiğimiz canların acısı yüreğimizi yakmaya devam edecek. Maddi kayıplar elbette belli bir süre içinde telafi edilir ve unutulur.

Türkiye daha önceki dönemlerde de çok büyük depremler yaşadı. Çok can kaybımız ile birlikte büyük yıkımlar yaşadık. Fakat 2023 yılının 6 Şubat sabahında yaşadığımız büyük deprem, her yönüyle diğer bütün depremlerden çok daha fazla kayıplara vesile oldu.

Bu günler elbette muhasebe yapma günleridir. Hangi hatalarımızla kadere fetva verdik ki, bu büyük ve çok can yakan musibetlerin hedefi olduk. Bütün bunları millet ve devlet olarak çok iyi düşünmeli ve gerekli olan bütün dersleri çıkararak gereğini mümkün olan en kısa zamanda yerine getirmeliyiz.

Bu yılın 7 Ekim gününde başlayan ve halen devam eden Gazze faciası da, yüreklerimizi yakan çok elim bir hadise olarak yerini aldı. Zalim ve hunhar Siyonist katiller kana ve katliama doymadan masum insanları öldürmeye devam ediyorlar. Bu süre zarfında yarısı çocuk ve bebek olmak üzere yirmi üç bin civarında masum insanı öldürdüler.

İsrail’i destekleyen ve dünyanın yönetimini, sahip oldukları kanlı ve kirli para ve güç ile şekillendiren çağdaş görünümlü Batılı devletler, bu konuda İsrail’e gereken bütün desteği vermeye devam ediyorlar.

Mütehakkim ve mütekebbir devletler, yüzyılı aşkın bir zamandır, bütün dünyaya hâkim olma hırslarının adeta esiri oldular.

Bu hırs ve kibir ile yüzyılı aşkın bir zamandır, teknolojinin getirdiği imkânlarla üretilen ve kullanılması son derece kolay hale gelen silahlar ile yüz milyonlarca insan canice ve alçakça katledildi.

Mütekebbir devletler, bu yıllar boyunca mezalim ve katliamları ile bütün dünyayı adeta vahşi bir arenaya çevirdiler. Gücün ve kuvvetin haklı olarak görüldüğü, zalimce kurgulanmış bir dünya düzeninde, masum ve mazlum insanların feryatları ve çığlıkları çoğu zaman bir işe yaramadı ve zulüm koridorlarında kayboldu.

Bu büyük kin ve nefret atmosferinde, en büyük zararı İslam âlemi ve Müslümanlar gördü ve görmeye devam ediyor. Teknolojik üstünlüğü ele geçiren Batılı devletler, zengin enerji kaynaklarına sahip olmak ve dini olarak da ezici bir üstünlük sağlamak amacıyla, en küçük fırsatları bile kaçırmadan ve bazen de kendileri tarafından kurulan oyun ve tezgâhları bahane ederek İslam ülkelerinde işgal ve katliam hareketlerine giriştiler.

Binlerce kilometre uzaklardan gelerek, masum ve savunmasız insanların üstüne bombalar yağdırdılar. Sadece son on yılda Suriye’de bu vahşi saldırılar sonucu hayatını kaybeden insan sayısı beş yüz bini geçmiş durumda. Milyonlarca insan mülteci konumuna düştü. Evlerinden, barklarından, vatanlarından, ailelerinden kopan çok sayıda mülteci, bu dramatik süreç içerisinde maalesef kimliklerini de kaybettiler.

Son üç aydır Gazze’de sahnelenen bu büyük insanlık trajedisi ve vahşet gösterisi, İsrail’i bir piyon olarak kullanan Batı’nın gerçek yüzünün bir tezahürüdür. İnsan hakları masalı ile kandırılan insanların bu büyük ve canhıraş çığlıkları duyarak uyanmalarını gönülden temenni ediyoruz.

Umarım, bütün insanlık ve devletler, yüzyıllar boyunca yaptıkları büyük hata ve zulümlerden, son olarak Filistin topraklarında sergilenen bu dehşetli katliam ve soykırımdan gerekli olan dersi çıkarırlar. Masum ve mazlum insanların, savunmasız çocukların uğradığı saldırılar artık bir daha tekrarlanmaz.

Güç ve imkân sahibi devletler dünyayı bütün insanlar için daha huzurlu ve daha yaşanabilir bir mekân haline getirmek için samimi bir şekilde gayret göstermeye başlarlar.

Mazlum ve masum insanların korkusuzca yaşayabilecekleri bir dünya için, özellikle büyük devletlerin kollarını sıvamaları; silahlanma, şiddet ve dünyaya hâkimiyet için birbirleriyle yarışmaktan vazgeçmeleri gerekir. Bunun için de dünyada yaşayan bütün halkların da uyanması ve bu büyük zulümlere karşı çıkması gerekir.

Büyük devletler, yeryüzündeki bütün insanların ve canlıların huzur içinde yaşamaları için üzerlerine düşen ve kendilerinden beklenen adımları, daha fazla geciktiremezler. 2023 yılında yaşanan ve 2024 yılına devreden bu zulüm gösterisi münasebetiyle alınması gereken en birinci ders budur.

Büyük devletler ile güç ve iktidar sahipleri, bu büyük trajediden gerekli olan dersi çıkarmalı ve ikaza kulak vermelidirler. Belki de önümüzdeki yıllarda huzur, sağlık ve sükûnet içinde yaşanacak bir dünyanın formülü ve sırrı bu ikaza kulak vermekte bulunmaktadır. Yoksa insanlık çok daha büyük musibet ve felaketlerle karşı karşıya gelebilir.

Evet, her birimiz şahsi olarak da, 2023 yılının bize verdiği mesajı çok iyi anlamalı ve 2024 yılına bu inanç ve niyetlerle adım atmalıyız. Her birimiz vazifemizi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıp, İlahi ikazın ruh ve kalplerimize fısıldadığı mesajları anlayıp gereğini yerine getirirsek, İlahi rıza ile birlikte dünya ve ahiret saadetinin elde etmenin mazhariyetine ulaşabiliriz.

Bu duygu ve düşüncelerle adım atmaya başladığımız 2024 yılının şahıs olarak her birimiz ile birlikte, ülkemiz, milletimiz, İslam âlemi ve bütün insanlık için hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını, Gazze’deki bu dehşetli zulmün sona ermesini, özgür ve prangalarından kurtulmuş bir Kudüs ve Mescid-i Aksa’da bütün ehl-i imanın tam bir serbestiyet ve güven içinde gezip ibadet etmelerini, Mutlak Kudret ve Azamet Sahibi olan Rabbimizden temenni ve niyaz ediyoruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.