Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Ey iman edenler. Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan idarecilere itaat edin.
(Nisa,4/59)
Resulullah, Halid b. Velid’i bir müfrezeye kumandan olarak göndermişti. İçlerinde Ammar bin Yasir de vardı. Gittiler, geceleyin hedeflerine yakın bir yere vardılar. Casuslarından aldıkları bir haberden dolayı sabah oluncaya kadar kaçtılar. İçlerinden sadece bir tanesi kaldı. Kendisi eşyalarını topladıktan sonra gece karanlığında Halid’in ordusuna gitmiş ve Ammar b. Yasir’i sorup onun yanına gitmişti. Ammar b. Yasir’e “Ben Müslüman oldum. Benim Müslüman olmam yarın bana fayda verir mi, yoksa, ben de kaçayım mı” diye sordu. O da, “Müslümanlığın sana fayda verir. Kaçma. Ben sana eman veriyorum” demişti. Ertesi gün Halid b. Velid kavme saldırır, o Müslüman olan adamdan başkasını bulamamış. Onu da malı bile birlikte tutmuşlardı. Bunu duyan Ammar, Halid b. Velidin yanına gelerek, “Onu bırak. O müslüman oldu. Ben de ona eman verdim” dedi. Halid de, “Sen kim oluyorsun da bu adamı kurtarıyorsun?” dedi. Bundan dolayı atışmışlardı. Sonra mahkeme için peygamberimizin (s.a.v) yanına gitmişlerdi. Peygamberimiz (s.a.v) Ammar’ın eman vermesine izin vermiş, bir daha da böyle idarecisine karşı gelmemesini söylemişti. Bir rivayete göre ayet bu olay üzerine nazil olmuştur.
Buradan anlıyoruz ki, Müslüman olan idarecileri uymak vaciptir. Ancak idareci Allah’ın emrine isyanı emrederse, bu takdirde ona itaat edilmez. Ama bu ona isyan edilir anlamına da gelmez. Mesela, bir idareci, bir kimsenin haram olan rüşvet almasını emretse, memur bunu yapmak zorunda değildir. Çünkü burada haram olan şeye emir vardır. Bu durumda sorumluluk, memurdadır.
Anne babaya bile Allah’a isyana teşvik ettiklerinde uymama hakkı vardır. Ama bunlar isyan etmeyi gerektirmez. Kur’an Allah’ın emrine uygun olmayan emirlerden dolayı isyan edin, kargaşalık çıkarın demiyor. Bu durumda Müslümanın ona uymama hakkı vardır. Uyarsa amir ile birlikte kendisi de günahkar olur. Yöneticilerin şahıs olarak hoşumuza gitmeyen davranışları kendilerini bağlar. Nitekim peygamberimiz( s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Benden sonra sizi bir takım idareciler yönetecek. Kimisi iyililiği ile yönetecek, kimisi de günahkar olarak yönetecek. Hakka uygun olan her konuda bunları dinleyin ve itaat edin. Arkalarında namaz kılın. İyilik yaparlarsa hem sizin hem onların lehinedir. Kötülük yaparlarsa sizin lehinize, menfaatinize, onların zararınadır.”
Nitekim bir başka hadis-i şerifte, “Müslüman olan bir kişinin itaat etmesi, onun vecibesidir. Hoşlandığında da hoşlanmadığında da. Ancak günah işlemesi emredilirse o başka. Günah işlemeyi emredene itaat yok.”
Bu hadisler çok açık ve nettir. Ayeti de en güzel şekilde tefsir ediyor. Zaten dikkat edilirse, Ayette Allah ve resulüne uymak birinci derecede zikrediliyor. Bu yüzden Allah’a isyanı emreden amirlere itaat edildiğinde günah işlenmiş olacağı bilinmelidir.
O halde bizden olan, yani Müslüman olan yöneticilere onların şahıslarından hoşlanmasak bile uymak üzerimize vaciptir. Ancak Allah’a isyana emreden yöneticilere uyma noktasında böyle bir zorunluluk yoktur. Hiçbir kimse, “Yöneticim emrediyor, ben de Allah’a isyan ediyorum” diyemez. Allah’ın hakkı her hakkın üzerindedir. Yaptığı hatanın sorumluluğu kişiye aittir.
www.muhabbetmedya.com