Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Allah, bir musibet anında yüzünü tırmalayan, yakasını yırtan ve felaketini dileyen kadına lanet etsin.”
(İbn-i Mace, Cenaiz:52; Camiüssağir, C.4, s.1406)
Bazı kadınlar, bilhassa da eşlerinin, çocuklarının, anne ve babalarının, kardeşlerinin ölümlerinde bu tür, lanetlenen nahoş davranışları yaparlar. Geçenlerde bir dostumuzun çocuğu için hastane idik. Bir anne bağırıyor, etrafı yıkıyordu. Yakınlarına ne olduğunu sorduğumuzda “kızı ölmüş” dediler. Kızı genç yaşta, doğum yaparken bebeği ile birlikte ölmüştü. Cenaze morgda beklerken, akrabalar hastaneye gelmişler, özellikle de anne yüksek sesle ağlıyor, bağırıyordu. Ben yakınlarının yanına gittim ve onları doğum esnasında ölen kadının şehit olduğunu, bu yüzden bu kadar feryat etmenin bir anlamı olmadığını söyledim. Ve yukarıdaki hadisi hatırlattım. Ancak o anda hiç kimseye bir şey anlatmak mümkün değildi.
Bu hadisin daha musibet gelmeden önce bilinmesi gerekir. Musibet geldiğinde o zaman kadınlar kendilerine çekidüzen verirler. İslam, yakınları ölen kimselere, “ağlamayın, üzülmeyin” demiyor. Nitekim peygamberimiz (s.a.v) çocuğu İbrahim’in ölümüyle ağlamıştır. Onun yasakladığı feryat etmek, yüzünü gözünü tırmalamak, yaka paça yırtmaktır. Kızı ölen kadın, artık cenaze morgdan çıktıktan sonra, “Ben de seninle geleceğim. Beni de götür” diye bağırmaya başladı. Bu, birisinin ölümünden sonra peygamberimizin (s.a.v) yasakladığı kendi felaketini dilemektir.
Ölüme tepki kaderi tenkit olabliir mi?
Çocuklarımız bizim malımız, mülkümüz değildir. Sadece Allah’ın bize bir emanetidir. Allah emaneti bizden ne zaman alacağını, o kişi için ölümün hayattan ne zaman daha hayırlı olacağını bilir ve istediği zaman da yanımızdan alır. Onu alırken de kimseden izin almaz. Nitekim verirken kimsenin izni ile vermediği gibi… Ecel insanın kaderi ile ilgilidir. Ölüme bu kadar tepki veren bir insan, kaderi tenkit ediyor demektir. Ama farkında değildir.
Putlaştırılan sevgi
Çocuklarımızı Allah’ın bize bir emaneti olarak kabul ettiğimizde, ,Onlara olan sevgilerimiz de Allah hesabına olur, nefis hesabına, ya da onlardaki menfaatlerimiz hesabına olmaz. Onların Allah için sevdiğimizin ölçüsü de öldüklerinde feryadu figan etmemektir. Üzülmek, ağlamak herkesin hakkıdır. Ama yaka paça yırtmakta, feryat etmekte , kendi ölümünü dilemekte farklı bir sevgi var. Çocukta putlaşan bir sevgi var. Yani böyle bir insan çocuğuna tapınacak derecede bağlanan bir kişi olmuş oluyor. Bir musibete uğradığımızda “İnne lillahi ve inne ileyhi raciun” demeliyiz. Allah'tan gelene razı olmalıyız.
İnsana hayat yükü çok ağır gelmeye başladığında ise, en fazla “Allah’ım benim yaşamam hayırlı ise beni yaşat, ölmem hayırlı ise beni öldür” diye dua edebilir. Yoksa sadece “beni öldür. Kızım öldü, oğlum öldü artık bana dünyada yaşamak haram oldu” demek, yanlıştır.
www.muhabbetmedya.com