Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Ey insanlar. Yeryüzünde bulunan gıdaların güzel ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin, zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır. O size ancak ve daima kötülüğü, çirkin işi ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.”
(Bakara:2/168-169)
Hepimiz bu dünyada bir sınavla karşı karşıyayız. Her an sınavla yüz yüzeyiz. Allah bir sınav eseri olarak bize bazı yiyecekleri haram kılmış, bazılarını da helal kılmıştır. Haram kıldığı yiyecekler sayılıdır. Helal olanlar insanın menfaatine olanlardır. Haram olanlar da zararına olanlardır. Yasağa karşı bir temayülü bulunan insan, kendi sağlığına zarar verdiğini bile bile haram olan yiyecek ve içeceklere yöneliyor.
Allah her türlü içeceği helal kılmıştır. Sadece alkollü içecekleri, uyuşturucu çeşitlerini haram kılmıştır. Ama nedense bir çok insan alkole yöneliyor. Hem Allah’ın yasağını çiğniyor, hem de sağlığını tehlikeye atıyor. Bu bakımından insan her iki konuda da hesap vermekle karşı karşıyadır. Allah’ın yasağını niçin çiğnediğinin hesabı sorulacağı gibi, bir emanet olan vücut sağlığını iradesiyle bozmasının da hesabı sorulacaktır. Bu yüzden Allah’ın yasakladığı yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, insana hem dünyevi hem de uhrevi faydalar temin ediyor. Bunun bilincinde olmak lazım.
Helal yoldan kazanmak, helal lokma yemek varken insanlar haram yollarla para kazanıyor. Bunu bir kazanç olarak düşünüyorlar. Faiz, rüşvet, dolandırmakla zengin olmanın acısı er geç çıkar. Bu dünyada da, ahirette de bunun bir cezası vardır.
Üstelik hadis-i şeriflere göre haram lokma yiyen insanların duaları kabul edilmez. Bir rivayete göre haram yedikten sonra 40 gün dualar makbul olmaz. Burada insanı helali bırakıp harama sevk eden şey şeytanın hile ve vesveseleridir. Şeytanın görevi helal olanları terk ettirmek, haram olanlara yöneltmektir. Bunun için de bin dereden su getirir. Haramları süsleyip püsleyerek insanın karşısına cazip bir şekilde çıkarır.
Biz her şeyden önce neyin helal, neyin haram olduğunu bilmeliyiz. Ve yine bilmeliyiz ki, içimizden bizi haram olan yollara çağıran ses kötülükleri isteyen nefsin ve ona emirler veren şeytanın sesidir. Hele de bu fısıltılı ve insan aklını çelici ses çevresinde şeytanın adımlarına, vesveselerine uyan insanlar da varsa, bu ses kuvvet bulur ve insan kısa bir süre içinde haram olan sınırların içinde dolaşmaya başlar.
İkinci ayetin ifadelerine göre şeytan insana daima fuhşu, kötülüğü, çirkin işleri emreder. Bizi Allah’ın rahmetinden uzaklaştırmak için çalışır. En büyük kayıp Allah’ın Rahmetini kazandıracak güzel ahlak ilkelerinden, Allah’ın emirlerinden uzaklaşmaktır. Bu kaybın yerine bütün dünya saltanatı bin sene bize verilse yine dolduramayız.
Bu yüzden içimizden gelen sese kulak verelim. Davranışlarımızı murakabe altında tutalım. Ses bizi harama çağırıyorsa, hemen ondan uzaklaşalım. Bunu temin etmek için de Allah’ın emir ve yasaklarını hatırlayalım. Bu emirlere uyup yasaklardan kaçınmak suretiyle Allah’ın rahmetine kavuşacağımızı düşünelim. Ve hemen kötülüklerin kenarlarında dolaşıyorsak, o mevkiyi, o muhiti terk edelim. Bu arada euzü besmele çekmeyi, felak ve nas surelerini okumayı da ihmal etmeyelim. Çünkü Kur’an’da başka ayetlerde, şeytanın vesvesesine karşı, ondan Allah’a sığınmamız emrediliyor.
Allah’ım sen bizleri, çoluk çocuğumuzu, ailemizi ve bütün müslümanları senin rahmetinden kovulmuş olan şeytanın vesveselerinden muhafaza et. Amin.
www.muhabbetmedya.com