Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Onların ateşin karşısında durdurulup “ah ne olur dünyaya tekrar geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve Müslümanlardan olsak” dediklerini bir görsen.
En’am, 6/27.
Allah sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. Bütün kainatın olduğu gibi bizim de sahibimizdir, malikimizdir. Bize şefkat ve merhametini, sevgisini her zaman gösteriyor. Ama O’nun şefkat ve sevgisinin en büyük tecelli yeri ahirette olacak, Cennette olacak. Bu ayet de Cenab-ı Hakkın sonsuz şefkat ve merhametini, sevgisini gösteriyor.
Çünkü, Kur’an’a göre inançsız insan kendisini helak ediyor. Kendi nefsi ebedi azaba maruz bırakıyor. Yani insan Allah’ın kendisine verdiği sevgi ve şefkat duygusunu doğru bir şekilde kullanmıyor. Çeşitli sebeplerden dolayı insanın iradesini, şefkat ve sevgisini yanlış yere kullanması onu ebedî bir azaba maruz bırakacak. Ama insan çoğu zaman bunun farkında olmuyor.
Bu yüzden Yüce Allah, bize göndermiş olduğu Kur’an’ında inançsızlık yolunda olanlar kesin olarak karşılaşacakları akıbeti hatırlatıyor. Bir insan imansız ölmüşse, o ateşe girecek ve ebedi olarak azap çekecek. İşte bu azabın başladığı zamanda insan gerçeği bizzat görecek. Allah’ın sözlerine inanmamanın ne kadar yanlış olduğunu fark edecek ve pişman olacak. Ama son pişmanlık fayda vermez. Ahirette duyulacak bir pişmanlık fayda vermez. Allah insanın bu dehşetli hali hissetmesini istiyor. Anlamasını istiyor. İnançsızlığın ebedi cehennem olduğunu bilen ve buna inanan bir insan, elbette ki inançsızlıktan vazgeçecektir. Pişmanlığını ahirete gitmeden önce gösterecektir.
Geçenlerde İslam’ı yeni seçen bir kimseyle konuştum. O kişi pişmanlığını bu dünyada gösteren bahtiyar insanlardan birisiydi. Yolun açık olsun bahtiyar insan. Allah bütün inançsız insanlara senin gibi hidayet nasip etsin. Ama bu hidayet kişinin gayreti ile meydana gelecektir. Gittiği yolun cehenneme çıktığını, bu inançsızlığın bu dünyada bile ona bir cehennem hayatı yaşattığını, ahirette de ebedi cehenneme maruz kalacağını bilen bir insanın pişman olacağı yer burasıdır. Orada ağlayıp sızlamanın hiçbir faydası yoktur. Paranın pulun, makamın, şöhretin, şehvetin, aldatmanın olmadığı bir yerdir orası.
Eğer ahirette ateşi gördüğünde pişman olan insan bu dünyaya tekrar gönderilse acaba ne yapardı? Bir sonraki ayet, “Eğer onlar dünyaya geri gönderilseler yeni men olundukları şeylere dönecekler. Zira onlar gerçekten yalancıdırlar.” Diyerek bunun cevabını veriyor. Gelseler de durum değişmeyecek. Çünkü inançsızlık artık onlarda bir karakter ve huy haline gelmiş.
Onlar dünyada iken, “Hayat ancak dünya yaşayışımızdan ibarettir. Biz bir daha diriltilecek değiliz.” diyorlardı. (En’am, 6/29)
Ama o gün tekrar dirilince etekleri tutuşacak. Dünyada ticareti iyi bilen, kendi menfaatlerini hesap eden insanlar, bu büyük ticarette en büyük kayba uğradıklarını anlayacaklar. Ama iş işten geçmiş olacaktır.
İşte Allah, inançsız insanların ahiretteki durumlarını nazara vererek, onların daha burada iken pişman olmalarını, pişmanlığı ahirete ertelemelerini istiyor. Bu da O’nun şefkatinin ve rahmetinin büyüklüğünü gösteriyor. Bu yüzden Allah’ın azabından korkup, onun rahmet ve şefkatine gitmek için irademizi hak yolda kullanmalıyız. İman etmeli, imanımızı tefekkür ve amellerle süslemeliyiz. Son nefesimizde imanla kabre girmek için çaba göstermeliyiz. Bu son nefeste imanla gidip gitmeme endişesinden dolayı eskilere mü’min misin diye sorulduğunda, “inşaallah mü’minim” diyerek cevap verirlermiş. Çünkü gerçek mümin, “imanlı kabre giren insandır” derlerdi. İmanla kabre girmedikten sonra hayatımızın bir bölümünde iman sahibi olup sonra o imanı kaybettikten sonra bu geçici imanın insana hiçbir faydası olmayacaktır.
Allah son nefesimizde imanla kabre girmeyi bizlere nasip etsin.
www.muhabbetmedya.com