Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Bir zaman sonra siz o kimseler oldunuz ki, artık verdiğiniz sözün tersine birbirinizi öldürmeye, aranızdan bir zümreye yurtlarından çıkarmaya, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşmeye başladınız. Eğer onlar size esirler olarak getirilirse, onları esirlikten çıkarmak size haram kılınmışken fidye verip onları kurtarıyordunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası ancak dünya hayatında rezilliktir. Kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah, sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.” (Bakara:2/85)
Allah bu ayetten Yahudilerin yaptıkları yanlış bir davranışı gözler önüne seriyor. Yahudiler Tevrat’ın bir kısmına inanıyor, bir kısmına da inanmıyordu. Onların bu yaptıklarının cezasının dünyada rezillik, ahirette de şiddetli bir azap olduğunu bildiriyor.
Burada Kur’an’a inanan insanlara dabir ikaz yapılmaktadır. Yahudiler Tevratın işlerine gelen kısımlarına inanır, işlerine gelmeyen kısımlarına ise inanmazlar, hatta bazı ayetleri değiştirirlerdi. Bunların dünya ve ahiretteki kötü durumları nazara verilerek Müslümanlar da dikkatli olmaya davet ediliyor. Bundan ders almaları isteniyor.
Nitekim Kur’an’ın bu ikazlarına kulak vermeyerek, tarihte meydana gelen olaylardan ders almayarak aynı yanlışlıkları yapan insanları görüyoruz, duyuyoruz.
İman, inanılması gereken hususlarına hepsine imanı gerektirir. Bizim inanç esaslarımızdan birisi de kitaplara imandır. Bizler bütün kutsal kitapların tahrif edilmemiş halinin Allah’ın kitabı olduğuna şeksiz şüphesiz iman ederiz. Kur’an hiç değiştirilmemiştir.
Kimsenin Kur’an’ı değiştirmeye gücü yetmemiştir. Zaten yetmezde... Çünkü Kur’an Hafiz olan Allah’ın koruması altındadır. Ayette mealen, “Kur’an’ı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz” buyrulur.
İşte bu yüzden Kur’an bir harfi dahi değiştirilmeden günümüze kadar gelmiştir. Bir Müslüman Kur’an’ın bütününe inanmak zorundadır. Yahudilerin yaptığı gibi Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak, küfürdür, dünyada rezillik, ahirette azaptır.
Kur’an’ın hükümleriyle amel etmemek
Kur’an hükümleriyle amel etmemek günahtır. Mümin, Müslüman bir insan Kur’an’daki emir ve yasaklara uymazsa“günahkar” bir insan olur. Bu, Allah ile kendisi arasında bir durumdur. Günahı inkar etmediği takdirde ya da Allah’ın bir emrinin Kur’an’da olmadığını söylemediği takdirde o insan günahkar bir mümin olur. Dinsiz olmaz. İmansız olmaz.
Ama Kur’an’ın açık ve sarih olan bir ayetini inkar ediyorsa, işte o zaman dünyada rezilliği, ahirette azabı hak ediyor demektir. Örneğin tesettürle ilgili Kur’an’da var olan ayetler, kimileri tarafından hem uygulanmıyor, hem de inkar ediliyor. Uygulamamak insanın kişisel tercihidir. Bir emri bir insan yapar ya da yapmaz. O kendisinin bileceği bir iştir. Yapmazsa onun hesabını Allah’a verir.
Ama bu açık hükmün Kur’an’da olmadığını söylemek Allah’ın bir ayetini inkardır. Bu bütün Kur’an’ı inkar anlamına geliyor. Buna dikkat etmek gerekir. Bu tür ulu orta konuşanların konuşmalarına kulak asmamak, değer vermemek gerekir.
Özellikle günah işlemeyi alışkanlık haline getirenler, günahı bir zaruret gibi görenler bu günahın günah olmamasını arzu ederler. Birisi çıkıp da bunun günah olmadığını söylediği zaman hemen ona inanırlar. Onu söyleyen ile birlikte bir ayeti inkar etmişler olurlar.
Bu yüzden mümin uyanık olmalı, her söylenen sözün kalbine girmesine yol vermemelidir. Her sözü mihenge vurmadan, ölçmeden kabul etmek, insanın farkında olmadan imansız bir kimse yapabilir.
Allah’ım! Sen bizim imanımızı muhafaza eyle. Kur’an’a teslim olmayı, Onun hükümlerini uygulamayı nasip eyle. Amin.