Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Geceleri sizi ölü gibi uyutan, gündüz de yaptığınız işleri bilen,sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüz sizi diriltir gibi uyandıran odur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda o yaptıklarınızı size haber verecektir.
(En’am, 6/60)
Cenab-ı Hak Zümer suresi 42’nci ayette de şöyle buyuruyor:
“Allah ölenin ölüm zamanı geldiğinde ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır. Ölümüne hükmettiği canı alır, diğerini belirli bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.
Bir çok bakımından uyku ölüme benziyor. Tekrar uyanma da ayette ‘ba’s’, tekrar diriltilme kelimesiyle zikrediliyor. O halde Allah her gün adeta insanları öldürüyor ve sabahları tekrar onu diriltiyor. Bu aynı zamanda insanın öldükten sonra diriltilmesinin de önemli delillerinden birisini oluşturuyor. Çünkü bizler uyduğumuz zaman, ölü gibi yatıyoruz. Nefes alışverişlerimiz çok yavaşlıyor. Vücudumuz dinleniyor.
Allah vücudumuzun gündüz yıpranan hücrelerini geceleri tamir ediyor. Nebe suresi dokuzuncu ayette uykunun insan için bir dinlenme olarak yaratıldığı bildiriliyor… O halde ölümü yaratan Allah olduğu gibi ölüme benzeyen uykuyu da yaratan Allah'tır.
Uzmanlar insanın günlük hayatının yaklaşık üçte birinin uyku ile geçmesi gerektiğini bildiriyor. bu da 6-8 saat tutuyor. Allah bizi uykuya ihtiyacımız olduğu halde uyuyamayacak bir şekilde yaratsaydı, çok kısa sürede ölürdük. İnsan bir kaç gün uyumadığı zaman saldırganlaşıyor, halüsinasyonlar görmeye başlıyor ve enerjisi gittikçe azalıyor.
Örneğin fareler uykusuzluğa ancak 10 gün dayanabiliyor. Bu yüzden uyku Allah’ın insana verdiği bir nimettir. Uyuduğumuz zaman gündüz ne yaptığımızı unutuyoruz. Bu açıdan uyku bir şuursuzluk, bilinçsizlik halidir. Ama Allah bizim ne yaptığımızı biliyor. Onu kaydediyor.
Sabah oluyor ve tekrar uyanıyoruz. Allah bizi uyandırıyor. Vücudumuz dinlenmiş olarak kalkıyoruz. Peki niçin Allah bizi tıpkı diriltir gibi uyandırıyor. Ecelimiz tamamlansın diye.
Allah hepimize bir ecel tayin etmiştir. Günü ve zamanı geldiğinde hepimiz öleceğiz. Kimimiz gece, kimimiz de gündüz ölecek. Öldüğümüz zaman da O’na döneceğiz. O’nun huzurunda haşrolacağız, toplanacağız, O’na yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. Biz bir çok şeyleri unutmuş olarak O’nun huzurunda gitsek gibi, o her şeyi Hafiz ismiyle muhafaza ettiğinden ve Alim, Allam ismiyle her şeyi bildiğinden dolayı bizim ne yaptığımızı haber verecektir.
Burada Cenab-ı hak bizleri, uyku, uyanmak ve ölüm ile dirilme konusunda düşünmeye davet ediyor. Bunda bir ibret olduğunu bildiriyor.
Peygamberimiz (s.a.v) sabahları uyandığında uykunun ölüme benzediğini ifade ederek şu duayı ederdi: “Beni öldükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun.”
Gelin bugün gece yatarken uykuyu bir daha düşünelim, ölümü bir daha düşünelim. Sabah kalktığımızda da uyanma nimetini ve öldükten sonra tekrar dirilme halini hatırlayım. Hatırlayalım da kendimize çeki düzen verelim. Madem ki ölüm var, madem de Allah’ın huzurunda toplanma var. Madem ki hesap var. O halde kendimizi bu hesaba göre hazırlamak en akıllıca iş değil midir?
Alah’ım! Bizi uykumuzdan ve uyanmamızdan ibret alan, ölümü hatırlayarak kendisine çeki-düzen veren kimselerden eyle. Amin.
www.muhabbetmedya.com