İnsan için hüzün ve korkudan kurtulmanın ilk şartı

Araf Suresinin 35. ayetinde evrensel olarak insanlığa bir hitap edilir ve ayet insan için hüzün ve korkudan sıyrılıp kurtulmak için bir ön şart sunuyor.

Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

Ey ademoğulları. Size kendi içinizden ayetlerimi anlatacak peygamberler gelir de, kim müttaki olur ve kendisini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Araf, 7/35.

Bu ayet İslam’ın evrensel bir din olduğunun delillerinden birisidir. Çünkü başlarken, “Ey ademoğulları” diyerek bütün insanlara hitap ediyor. O halde onun mesajı bütün insanlaradır. Bütün insanların bilmesi gereken birinci husus, bütün peygamberlerle birlikte Hz. Muhammed’in (s.a.v) “insanların içinden” gönderilmiş olmasıdır. Müşriklerin peygamberin melek olarak gönderilmesi gerektiği şeklindeki taleplerine Cenab-ı Hak, “Eğer peygamberi melek olarak gönderseydik, onu yine bir insan suretinde gönderir de onları içine düştükleri şüpheye yine düşürürdük” buyuruyor.

O halde peygamberlerin ve en son Peygamber Hz. Muhammed’in insan olarak gönderilmesi, bütün insanlara kolay bir şekilde örnek olması içindir. Çünkü bir melek olsaydı bu defa insanlar, “O bizden birisi değil ki, o bir melek. Biz ona nasıl uyalım”diye itiraz edeceklerdi.

Ayette ikinci olarak peygamberlerin ve son olarak da Hz. Muhammed’in (s.a.v) Allah’tan aldığı ayetleri insanlara bildirmesine dikkat çekiliyor. Ayetler, Kur’an ayetleri, İslam’ın hükümleri, Kurallar ve kanunlar anlamlarına geliyor. Peygamberimiz (s.a.v) bunların hepsini bildirmiş. Niçin bildirmiş? Biz insanlara maddi ve manevi hastalıklarının tedavi yollarını göstermek için.

Üçüncü olarak, insanın korkudan emin olması ve hüzünden kurtulması için iki şart ileri sürülüyor. Bunlardan birincisi müttaki olmak, ikincisi ise insanın kendisini ıslah etmesi. Konu Hz. Muhammed (s.a.v) ile alakalı olduğundan dolayı birinci derecede ona karşı gelmekten sakınmayı ifade ediyor, müttaki olmak. Bununla birlikte insanın yalandan sakınması, Allah’ın yasaklarından sakınması, bunları yaparak Allah’ın azabından sakınması anlamlarını da içeriyor. Bu yüzden müttaki olmak hüzün ve korkudan kurtulmanın birinci şartı olarak zikrediliyor.

İkinci şart olarak da, ıslah var. İnsan bir taraftan bu sayılan kötü ve elemli durumlardan sakınırken, bir taraftan da kendisini düzeltmelidir, ıslah etmelidir. Eksiklerini gidermeli, Allah’a kulluk yapmalı, O’nun emirlerini de yerine getirmeli, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmalıdır. Hem kendisini düzeltmeli, hem de başkasını da düzeltmeye çalışmalıdır.

Korku ve hüznün olmaması ne demektir?

Böyle yapan bir insan için ileride meydana gelecek şeylerden dolayı korkmayacaklar, geçmişteki durumlardan da üzülmeyeceklerdir. Böyle bir insan, kıyametin dehşetinden korku duymaz, kabirde azap edileceğinden korku duymaz. İçinde bir huzur, bir güven hisseder. Diğer taraftan dünyada elinden kaçırdığı dünyalıklara, ölürken geride bıraktıklarına da üzülmez. Ahirette mutlu olacağı gibi bu dünyada da gerçek mutluluğu tadar. Çünkü korkutucu şeylerden emin olmak ve hüzün verici şeylerden kurtulmak, insana en büyük hazzı verir. Bunun için, bütün insanlar mutlu olmak istiyorlarsa, gururdan, benlikten, anlık zevklerin ve geçici menfaatlerin peşinden koşmaktan vazgeçmeleri gerekir. Eğer akılları başlarında ise, Kur’an bu ayetlerini iyice anlıyorlarsa.

www.muhabbetmedya.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KUR’AN-I KERİM Haberleri