Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Kim bir cana karşılık veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.
(Maide, 5/32)
İslama göre bozgunculuk yapan, fesat çıkaran ya da bir başkasını öldüren insanın hakimin önüne çıkarılarak suçu sabit olduğu zaman öldürülmesinde bir sakınca yoktur. Buna Kur’an’da kısas denmektedir. Bunun dışında haksız yere bir cana kıyan bir insan, bütün insanları öldürmüş gibidir.
Bu ifadeler haksız yere insan öldürmenin ne kadar büyük bir cinayet olduğunu anlatmaktadır. Bir başka ayette de, mümin bir kimseyi kasıtlı olarak öldüren bir kimsenin cehenneme gideceği beyan ediliyor. Bu her iki ayeti birlikte düşündüğümüzde şunu söyleyebiliriz: Karşıdaki insan hangi dine mensup olursa olsun haksız yere asla öldürülemez. Size saldırırsa, size savaş açarsa, sizi öldürmek için silahını çekerse elbette ki herkesin kendisini müdafaa hakkı vardır. Bunun haricinde hiç kimse kimsenin canına kıyamaz. Kıyanlar bütün insanları öldürmüş kadar günah kazanırlar. Bunun için savaşlarda bile eli silah tutmayan çocuklar, yaşlılar ve kadınlara silah çekilmez, onlara dokunulmaz.
Kur’an’ın bu emrine bu insanlık her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Basit bir arazi yüzünden, ya da çok basit başka sebeplerden cinayetler işleniyor. Kan davaları devam ediyor. Bütün bunlar İslam’ın bilinmemesinden kaynaklanıyor. Gerçekten inanan bir insan Kur’an’ın haksız yere adam öldürmeyle ilgili bu hükmünü bilse, acaba böyle bir şeye tevessül edebilir mi? Asla etmez. Dünyevi kanunlar bu tür cinayetleri önleyemiyor. Çünkü insanlar kanunlardan kaçmanın yollarını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden dünyada zalim zulmünün cezasını çoğu zaman görmüyor. Bu durumda bunun hesabı ahirette görülecektir. Bir insan hakkıyla Kur’an’a inansa, bilerek bir insanı öldürmez, teröre bulaşmaz. İslam dini asla teröre cevaz vermez. Birileri islamın adını lekelemek için terörü islamla özdeşleştirmek istiyor. İslam’dan habersiz milyarlarca insanın zihninde İslam eşittir terör imajının uyanmasına vesile oluyor. Bu da insanların gönüllerinin İslam’a kapanmasına yol açıyor.
Diğer taraftan ayet, “bir kişinin hayatını kurtaran bütün insanların hayatını kurtarmış gibidir” diyor. Bu ayet, yakını öldürülen bir insanın hakkı olan kısastan vazgeçmesini ifade ediyor. Allah kısas hakkından vazgeçilip affedilmesini, onun yerine diyet alınmasını tavsiye ediyor. Affı ön plana çıkarıyor. Bunu yapan bir kimse de sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibi sevap kazanıyor. Diğer taraftan, insanları açlıktan, soğuktan, boğulmaktan, yangından kurtarmak da bütün insanları bu felaketlerden kurtarmak kadar değerli görülüyor. (Razi, Mefatihu’l-Gayb http://www.altafsir.com) Bir insanın imanını kurtarmak için çalışmak ise, onu cehenneme düşmekten kurtarmaya çalışmak manasına geliyor. Bu yüzden insanları maddi ve manevi tehlikelerden kurtarmanın ne kadar değerli olduğu anlaşılıyor.
O halde Kur’an bu ayetiyle insanlığa barış getiriyor. İnsanlar arasında zor zamanlarda yardımlaşmayı öneriyor. İnsanlara fayda vermek için çalışmaya teşvik ediyor. Bu ayet bize, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi şerifini hatırlatıyor. O halde bu ihya hareketine, bu kurtarma ve canlandırma hareketine katılmak gerekir.
Bakara suresinin 11’in ayeti kerimesinde münafıkların bir özelliğinin de fesat çıkarmak, insanları ifsat etmek olduğu anlatılıyor. O halde yeryüzünde bozgunculuk yapan, terör yapan, insanların canına, malına, namusuna el uzatan insanlar müfsid insanlardır, münafıklarla aynı saftadır.
Allah bizleri müfsid olmaktan muhafaza etsin. Muslih olan kullarından eylesin.
www.muhabbetmedya.com