Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez.”
(Nisa, 4/36)
Bu ayette bir mümin bilmesi ve yapması gerekli en önemli vazifeden bahsediliyor.
Birincisi: Allah’ın insan üzerindeki hakkı olan ibadettir. Ve ona hiçbir şeyi şirk koşmamaktır. Çünkü insanı yoktan var eden, Ona hesapsız rızkları ve nimetleri veren Allah’tır. Peygamberimiz bir defasında , “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı nedir biliyor musunuz” diye sordu. Ashab, “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine, “Allah’a ibadet etmeleri ve ona şirk koşmamalarıdır.” buyurdu. Sonra da, “Allah’a şirk koşmayıp ona ibadet edenlere Allah azap etmez.” buyurdular. (İbn-i Kesir, II, s.604.)
İkincisi: Anneye babaya iyilikle muamele etmek. Bir çok ayet-i kerimede Cenab-ı Hak bu iyiliği emrediyor. Çünkü anne-baba o kişinin dünyaya gelmesine sebep olmuş ve o kişi için şefkat ve sevgi gösterip büyük fedakârlıklar yapmıştır. Bu yüzden bir evladın anne-babasına karşı gelmeye hakkı yoktur. Hep onlara iyilik yapmakla mükelleftir. Anne-baba başka dinden olsa bile onlara iyilik yapmaktan vazgeçilmeyecektir.
Üçüncüsü: Akrabalara iyilik etmektir. Kur’an iyilik yapmaya gücü yeten insanların öncelikle yakın akrabalardan başlaması gerektiğini bildiriyor. Peygamberimize gelen ilk vahiylerde de “Aşiret ve akrabalarını ikaz et” mesajları vardır. O halde maddi ve manevi iyiliklerde akrabalar birinci önceliğe sahiptir.
Dördüncüsü: Yetimlere iyilik yapmak.. Çünkü yetimler koruyucusuz kalmışlardır. Etrafımızdaki yetimler bu ayette dördüncü sırada yer almaktadır. Yetim çocuklara sahip çıkmak toplumun görevidir. Bunu da toplum içindeki fertler yapacaktır.
Beşincisi: Yoksullara iyilik yapmak. İmkanımız ölçüsünde yoksullara görüp gözetmek sadece İslam’ın emri değil, insanlığın da gereğidir. Birisi açlıktan kıvranırken, sizin her gün lüks hayat yaşamanız hesabı zor verilecek bir durumdur.
Altıncısı: Yakın komşuya iyilik etmek. Bu da evi yakın olan veya akrabadan olan komşudur. Hadis-i şerifler, Allah katında en hayırlı komşunun, komşusuna karşı iyilik yapan kimse olduğuna dikkat çekilir.
Yedincisi: Uzak komşuya iyilik. Yani evi uzak olan veya akrabadan olmayan komşuya iyilik yapmak. Bir hadis-i şerifte buyrulmuştur ki: Komşu üç kısma ayrılır. Birisinin üç hakkı vardır: komşuluk hakkı, yakınlık hakkı ve İslamiyet hakkı. İkincisinin iki hakkı vardır: Komşuluk hakkı ve İslamiyet hakkı. Üçüncüsünün de bir hakkı vardır: Komşuluk hakkı. Bu da ehl-i kitap ya da Allah’a şirk koşan komşudur.”
Sekizincisi: Yanındaki arkadaşa iyilik. Bu evdeki eşi ya da okulda, işyerinde yolda arkadaşı kapsar. Bunlara da iyilik yapmak gerekir.
Dokuzuncusu: Yolculuktan gelen misafire veyahut herhangi bir misafire iyilik.
Onuncusu: Elinizin altındaki köle ve cariyelere iyilik. Buna bugün için biz, evde ev işlerine yardımcı olan hizmetçiye iyilik de diyebiliriz. İnsanın yanında çalıştırdığı kimselere iyilik yapması, onun hakkını gasp etmemesi de bunun içine girer.
Ayetin sonunda, “Allah böbürlenen ve öğünenleri sevmez” buyruluyor. Yani bu sayılan on hususa riayet etmeyen insan, böbürlenen ve Allah’ın verdiği nimetleri kendisinden bilerek övünen kimsedir. Ki Allah böyle insanları sevmez. Bunlardan nefret eder. O halde iyilik yapmayı bir prensip haline getirelim.
www.muhabbetmedya.com