ٱلرَّحْمـٰنِ ٱلرَّحِيمِ
O Allah ki Rahman ve Rahimdir.(Fatiha,1/3)
Bu iki isim bir önceki ayette “Rabbi’l-alemin” ifadesinde zikredilen, Rab isminin yansıması olan terbiyeye işaret ediyor. Buna göre terbiyenin iki yönü vardır. Bunlardan birincisi menfaatli, faydalı olan şeyleri almaktır ve sağlamaktır.. Diğeri de zararlı olan şeyleri defetmektir, gidermek, ortadan kaldırmaktır. Buna göre Rahman ismi terbiyenin birinci yönü olan menfaatli, faydalı olan şeyleri alıp sağlamaya işaret ediyor. Rahim de zararlı olan şeyleri ortadan kaldırmayı ifade ediyor. Allah bu vesile ile biz insanlara terbiyenin nasıl olması gerektiğini de öğretmiş oluyor.
Peki Yüce Allah’ın varlıkları terbiyesi Rahman ve Rahim isimleri çerçevesinde nasıl gerçekleşiyor?
Rahman isminin en geniş anlamı “Rezzak”tır. Buna göre Allah yaratmış olduğu varlıklara bütün ihtiyaç duydukları rızıkları çeşitli sebeplerle göndermekle, o varlıklar için en faydalı olanı temin etmiş oluyor. Bu ismi Fatiha suresinde zikretmesiyle insanlığa şu mesajı veriyor: Allah Rahmandır, Rezzaktır. O, Rezzakiyet ve Rahmaniyetiyle yarattığı varlıkları seviyor. Sevgisini rızık göndermekle tezahür ettiriyor. Sevgisinin soyut bir kavram olmadığını ifade ediyor. Üstelik bu rızıkları gönderirken inançlı-inançsız ayrımı da yapmıyor. Çünkü bütün varlıklar Allah’ın mahluku, insan da Allah’ın hem mahluku hem de kuludur. Tapmakta olduğunuz her türlü putlar Rezzak değildir. Onların size herhangi bir menfaat vermesi mümkün değildir. Putlar sadece sizin onlara verdiğiniz isimlerden ibarettir. Hiçbir gerçeklikleri yoktur. Cansız, tahtadan, topraktan yapılmış bir putun kime ne faydası dokunabilir? Hele rızık gibi insanın en önemli bir ihtiyacını nasıl karşılayabilir? Allah’a ortak koştuğunuz putların, ya da herhangi bir varlığın örneğin nefsinizin, patronunuzun, reisinizin rezzak olabilmesi için, dünyayı hem güneş etrafında, hem de kendi etrafında döndürecek bir güce sahip olması gerekir. Çünkü gece ve gündüzün, mevsimlerin değişmesi bu sebeplere bağlanmıştır. Gece ve gündüzün, mevsimlerin değişmesi, insana ve diğer mahlukata lüzumlu olan nimetlerin olgunlaşmasına vesile olmaktadır. Peki dünyayı döndürecek, güneşi belli bir mesafede tutacak güç, sizin ilah diye taptığınız o çeşitli varlıklar da var mı?
Allah insana Rezzâk olduğunu nasıl hatırlatır?
Rezzak olduğunu iddia eden bir varlığın sadece dünyayı döndürmesi yetmez, yağmuru da yağdırması, bulutları ihtiyaç duyulan yerlere sevk etmesi gerekir. Kuraklık olduğu zaman değil cansız putlar, akıllı geçinen insan bile bir şey yapamıyor, herkesi elleri kolları bağlı bekliyor. O halde Rahman olan, her şeye gücü yeten, mahlukatın ihtiyaçlarını bilen bir zat bunları yapabilir ki, O da Allah’tır. O halde Allah kendisinin gerçek rızık verici olduğunu bazen kuraklıkla, bazen başka şekillerde hatırlatıyor. Yağmurun yağmasını, güneş doğması gibi bir kurala bağlamamış olması insanların sahte ilahlardan uzaklaşıp kendisine yönelmesini sağlama amacını güdüyor. Çünkü insan nankördür, bu nankörlük insanın birinci derecede gerçek Rezzak’ın Allah olduğunu unutmasıyla ilişkilidir.
Toprak rezzak olabilir mi?
Bir çiftçi Rezzak’ın Allah olduğunu unutarak, “Bu yıl toprak bol mahsul verdi” derse, toprağı putlaştırmış demek olur. Toprak Rezzak olamaz. Ancak Allah’ın rızık vermesine bir araç, bir sebep olabilir. Çünkü toprakta hiçbir bitkiye tat, koku, renk, şekil verecek bir özellik, bir güç, bir bilim, bir teknoloji yoktur. Aynı zamanda insanın ihtiyacını bilip onun ihtiyacına göre üretim yapacak bir fabrika, bir laboratuvar da yoktur. Toprak buğdayla arpayı, limonla portakalı, fıstıkla fındığı, domatesle patlıcanı ayırt edecek bir bilince, şuura da sahip değildir. O halde toprak, hava, su ve ısı bir sebeptir. Kudretin perdeleridir. Bu sebebleri bir araya getirip , şuurlu birer varlık gibi çalıştıran, Rahman ve Rezzak olan Allah'tır. Ağaç, inek, tavuk, koyun, keçi, arı gibi hiçbir canlı da rezzak değildir. Ama hepsi Rezzak olan Allah’ın emrini tutan itaatkar birer memurdur.
Aynı şekilde çalıştığımız dairenin müdürü, ya da patronu da rezzak değildir. Bunlar Allah’ın kendilerine vermiş olduğu dağıtmakla yükümlüdür. Hepsi de birer sebeptir. Asıl rızkı veren Rahman olan Allah'tır. O halde putlar rezzak olmadığı gibi, sonradan yaratılan hiçbir varlık da Rahman olamaz. Rezzak, Rahman olan Allah rızkı bazen zehirli bir böceğin ağzıyla, bazen ipek böceği gibi elsiz bir böceğin eliyle bizlere ikram ve ihsan ediyor. Süt gibi en gıdalı bir besini, kan ve pislik ortasından getirip insana veren de akılsız bir inek, ya da uysal bir koyun değil, Rahman ve Rezzak olan Allah’tır.
Rahim ismi nasıl tecelli ediyor?
Allah’ın Rahim ismi de terbiyenin ikinci kısmı olan zararları def etmeyi, ortadan kaldırmayı ifade ediyor. Bu ismin yansımalarından anlıyoruz ki, hiçbir put, hiçbir sebep insana gelecek zararları engelleyecek, ya da zararları faydaları, zahmetleri rahmetlere çevirecek güce sahip değildir. Her şeyde Allah’ın Rahim’in isminin tecellisi olan şefkat ve rahmetinin izlerini görmek mümkündür. Yüce Allah yarattığı mahlukatına sonsuz şefkat ve rahmetiyle tecelli eder. İnsan çoğu zaman zahire bakan, ardında çok büyük rahmetler olan şeyleri, zahmet olarak telakkî ediyor. Sonsuz şefkat, şefkat edilen varlıkların, canlıların, insanların korunmasını gerekli kılar. Dünyadaki canlı varlıklar da mükemmel bir şekilde korunuyor. Dünyayı insana bir beşik yapan Allah, sonsuz rahmet ve şefkatiyle insanın başına gökten göktaşları yağmasın diye onun etrafını atmosfer gibi bir zırhla kapatmıştır. Atmosferin kendi kendine olduğunu söylemek, ya da dünyanın düşünerek bir atmosfer yaptığını söylemek ne kadar mantıklı olabilir? Diğer taraftan gözümüzü gökyüzünden insana çevirdiğimizde insan vücudunu zararlı mikroplara karşı savunacak akyuvarlarla donatmak acaba kendisini yapacak gücü olan vücudumuza mı, ya da aklımıza mı ait? Hangi birbirinizin vücudumuzu zararlı mikroplardan koruma gücüne sahibiz?
Rahim isminin en büyük tecellisi insanda nasıl ortaya çıkar?
Sonsuz rahmetin ve şefkatin bir de manevi boyutu var. Rahim ismi “Gaffâr, Gafûr” anlamlarına da geliyor. Yani bu isim, Cenab-ı Hakkın çok affedici olduğunu gösteriyor. Yani Allah bu ismiyle insanların dünya ve ahiret hayatları için zararlı olan günahları ortadan kaldırmak istiyor. Günah işleme kabiliyetine sahip olan insanların imdatlarına Rahim ismiyle koşuyor. O insanları affetmek istiyor. Allah’ın Rahim isminin en büyük tecellisi ancak insan vasıtasıyla ortaya çıkabilir, gözükebilir. Çünkü insan günah işleme yeteneğinde yaratılmıştır ki, Cenab-ı Hak’ka yönelsin, O’ndan af dilesin. Bu yüzden günah işleyen insanlar, hatanın kendisiyle meşgul olacak yerde, istiğfarla meşgul olmalıdır. Çünkü Allah insanların kendisinden af dilemesini talep ediyor. Affetmek Cenab-ı Hakk’ın sevgisinin sınırsız tezahürlerinden birisidir. İnsan bu açıdan çok şanslıdır. Çünkü Allah'ın affedici ismi meleklerin, hayvanların ya da bitkilerin üzerinde değil, insanın üzerinde yansıyabilir. Çünkü insan günah işleyebilmekte ve ona ondan af dileme imkanı verilmektedir.
Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak nasıl gerçekleşir?
İnsan Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerini anlamaya çalışırken, aynı zamanda bilinçli olarak da Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı kendisine bir hedef seçerek, Rahman ve Rahim isimlerini bilinçli fiil ve davranışlarda yansıtmaya çalışmalı, Allah bu isimleriyle muttasıf olduğu ahlaki özelliklere sahip olmaya gayret göstermelidir. Rahman isminin tecellisine mazhar olan bir insan, insanlara iyilik yaparken asla inançlı-inançsız ayrımı yapmamalıdır. Allah’ın yarattığı her şeye iyilik yapmayı kendisine bir şiar edinmelidir. Diğer taraftan Rahim ismini yansıtmak isteyen bir kimse de, insanlara karşı şefkatli olmalı, onları maddi ve manevi tehlikelerden korumak için elinden geleni yapmalıdır. Aynı zamanda da affedici olmayı bir huy haline getirmelidir. İşte o zaman Allah’ın bu iki ismini ahlakımıza yansıtmış oluruz.