Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Yüce Allah insanlara verdiği nimetlerin tamamlanmasıyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:
“Sakın zalimlerden korkmayın, benden korkun ki size olan nimetimi tamamlayayım. Umulur ki doğru yolu bulursunuz.” (Bakara:2/150)
Müminlerin zalimlerin zulümlerine maruz kalma ihtimalleri vardır. Öyle zalimler vardır ki, sizin Allah’tan, Hz. Muhammed’den uzaklaşmanızı isterler. Dini bırakmanızı, ehl-i dünya olmanızı arzu ederler. Ve sizi belki tehdit de ederler. Eğer bizim çizgimize gelmezsen, seni işten atarız, seni sileriz, seni aramızdan uzaklaştırırız, seni yalnızlığa mahkum ederiz, seni batırırız, seni iflas ettiririz derler. Korkutmaya çalışırlar. Allah’ın azabından çekinmeyen bir kimse, bu tür zalimlerin tehditlerinden korkar ve kendisinden istenilen dini rüşvetleri verir. Namazı bırakır, içki içmeye başlar. Bunları yapmaya başladıkça da zalim guruh onun dünyevi olarak makamını yükseltmeye başlarlar. Sonra eşine baskı yapar, onu tesettürden uzaklaştırır. Eğlencelere, eşiyle birlikte gitmeye başlar. Yavaş yavaş haya perdesi yırtılır. Bu tür baskılar zaman zaman yaşanmaktadır.
Allah Kur’an’da bu tür zalimlerinin tuzaklarına düşmememizi, onlardan korkmamamızı istiyor. İnsan Allah’ın emirlerini, dinini, Kur’anını tercih ettiği takdirde geçici olarak dünyevi bir sıkıntı çekmiş olsa bile, ebedi mutluluk onu bekliyor. Diğer taraftan, rızkı kendisine bir patronun, bir kurumun değil Allah’ın gönderdiğinin, O’nun Rezzak olduğunun şuuruna varan bir insan zalimlerin tehditlerine hiç önem vermez. Allah bir kapıyı kapatıp yüzlerce kapıyı açacağını düşünür. Rızkını başka bir yerde arar. Bu duruş dik bir duruştur. Kimseye kötülük yapmadan, şahsımıza yapılan haksızlıkları meşru çerçeve içinde düzeltemediğimiz takdirde Allah’a havale etmemiz gerekir.
İşte Müslüman inançları, davası, idealleri konusunda değişken olmayan bir insandır. Mümin bir kimse tehditlere aldırmadan istikametle yoluna devam ettiği takdirde, Allah nimetini o kişi üzerinde tamamlayacağını vadediyor. Allah bu tür insanların dünyevi olarak da önlerini açtığı gibi onları ebedi hayatta da ebedi saadetlere nail ederek nimetin en mükemmellerine kavuşturacaktır. Çünkü en büyük nimet, cennete ve Cemalullah’a kavuşmaktır. Hz. Muhammed (s.a.v) , “Temamünni’meti, duhulülcenneti” buyurmaktadır. Yani, nimetin tamam olması cennete girmektir. O halde Allah rızasını esas maksat yapan insana Cenab-ı Hak bu nimetleleri lütfedeceğini vadediyor. Hz. Ali efendimiz, “temamün ni’me, el mevtü alelislam.” Yani nimetin tamamlanması islam üzere ölmektir buyurmuştur. Zaten İslam üzere ölmek de ebedi nimetlere kavuşmanın başlangıcıdır.
Nimetin tamamlanması ifadesi, bu dünyadaki sağlık, sıhhat gibi Allah tarafından hibe edilen, salih amel, güzel ahlak gibi insanın iradesiyle çalışarak elde ettiği nimetlerin eksik olduğunu gösteriyor. Bu nimetlerin tamamlanması iman üzere ölüp Cennette Allah’ın lütuflarına mazhar olmakla olacaktır.
Allahım; Sen bizleri zalimlerden değil, senin azabından korkan ve senin rahmetine koşan insanlardan eyle. Sen bizlere iman üzere ölmeyi nasip ederek ve ebedi cenneti vererek nimetini tamamladığın insanlardan eyle. Amin.
www.muhabbetmedya.com