Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah ona rahmetiyle muamele etmiştir. İşte bu kesin kurtuluştur.
En’am, 6/16
Allah’a vereceğimiz hesaptan sonra O’nun azabından kurtulmak isteği, insanın en büyük isteği olsa gerektir. Çünkü Allah’ın azabı çetindir. Peygamberimiz (s.a.v), ateşin azabından korunma duası yapmış ve bunu biz ümmetine öğretmiştir. Dünyada çekilen sıkıntılar o azabın yanında solda sıfır kalır, değersiz kalır. Dünyada bizim en büyük maksadımız Allah’ın azabından korunmak ve O’nun cennetine nail olmaktır. Bunlar nasıl olacaktır? Elbette ki Allah’ı hoşnut ederek… Önemli olan bizim bu hayatta ki niyetlerimiz ve yaptıklarımızdır. Buna etki eden en önemli faktör de inançlarımız… Sevgilerimiz…
Niyetimiz nedir? Biz nasıl bir insan olarak hayatımızı geçirmek istiyoruz? Neler yapıyoruz? Ölene kadar ne yapmak emelindeyiz? Eğer tek arzumuz Allah’ı hoşnut edecek davranışlarsa, Allah da bizden razı ise, işte o zaman onun sonsuz rahmetinin sonsuz tecelli yerinde, o sonsuz rahmetin yansımalarına mazhar olabiliriz.
Yani bizim Cehennem azabından kurtulmamız onun lütfu ile mümkündür. Cennete gitmemiz de öyle… Bu da başta inancımızın kuvvetli olmasına, tahkiki olmasına bağlı… Sonra da yaptıklarımız ve tabii ki niyetlerimiz… Yaptıklarımızın çokluğundan daha fazla niteliği önemli. İbadetlerimizi niçin ve nasıl yaptığımız önemli. Allah’a kulluk bilincimiz önemli..
Allah için yaşayıp yaşamadığımız önemli… Bu yolda giderken, hele de ahirzamanda yaşıyorsanız, tıpkı şimdi olduğu gibi, cazibedar fitne ve günah ateşleri bizleri kendisine çekmeye çalışacak… Bizi kendine cezbedecek… En büyük cihadımızı nefsimizin ve kötü insanların, nefse hoş gelen davetleriyle mücadele ederek yapacağız… Allah’ı hoşnut etme, onu razı etme en büyük emelimiz… En büyük niyetimiz… İhlasımızdır O’nu hoşnut edecek olan… Yaptıklarımızın niteliğidir… Bencilce yaşamaktan uzaklaşıp imanımızı kurtarmaya çalıştığımız gibi başkalarının da imanına çalışma niyet ve azmimizdir önemli olan...
Yanıbaşımızdaki bir arkadaşımızın, bir komşumuzun, bir iş arkadaşımızın da imanını düşünecek kadar şefkat sahibi olmak, diğergam olmaktır önemli olan… Yani sadece kendimiz için değil, başkaları için de yaşamak, bu cihad niyeti içinde olmak, bu niyetle ölmeyi arzulamak… İşte O’nu hoşnut edecek, bizi O’na sevdirecek, O’nun sonsuz rahmet ve şefkatini celbedecek, hasbelkader yaptığımız hataları affetmesine sebeb olacak da budur...
Peygamberimiz (s.a.v) “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, hiçbir kimse kendi ameliyle cennete giremez buyurdu. “Sen de mi ya Resulallah” diye sorulunca, “Evet, ben de…” diye cevap verdiler.
Evet, Allah’ın rahmeti, fazlı, ihsanı ve keremi olmasa, hiçbir insan kendi ameliyle cehennemden kurtulamaz ve cennete de giremez… Allah her bir iyiliğe yüzlerce sevap vererek insanı lütuflarına mazhar ediyor. İbadetler, yaptığımız şükürler, Allah’ın ahirette vereceği nimetleri kazanmak için değil, dünyada verdiği nimetlere hamd etmek içindir… Cennete girmek ve cehennemden uzak kalmak, tamamen O’nun sonsuz şefkati, fazlı ve ihsanı sayesindedir.
Ya Rabbi, sen bizi amellerimizle baş başa bırakma. Sen bize lütfunla, rahmetinle muamele et. Amin.
www.muhabbetmedya.com